Yeni bir genetik analiz, bu bölgedeki ayıların ısı stresi, yaşlanma ve metabolizma ile ilişkili genlerinin, daha kuzeyde yaşayan kutup ayılarından farklı şekilde çalıştığını gösteriyor.
Uzmanlara göre kutup ayıları, yaşamlarını büyük ölçüde deniz buzuna bağlı olarak sürdürdükleri için iklim değişikliğine karşı en kırılgan türlerden biri.
Ancak Grönland’ın güneydoğusunda yaşayan küçük bir alt popülasyonun, yaklaşık 200 yıldır daha sıcak koşullara maruz kalması nedeniyle hayatta kalmaya yönelik bazı genetik avantajlar geliştirmiş olabileceği düşünülüyor.
500 bin yıllık uyum, şimdi risk altında
Araştırmacılar, yaklaşık 500 bin yıl önce boz ayılardan ayrılan kutup ayılarının, buzul çağında Arktik koşullara uyum sağlamasının avantajlı olduğunu ancak bugün durumun tersine döndüğünü vurguluyor.
Dünya genelinde kutup bölgeleri, albedo etkisi nedeniyle diğer bölgelere kıyasla yaklaşık dört kat daha hızlı ısınıyor.
Bu da deniz buzunun hızla erimesine ve kutup ayılarının avlanma alanlarının yok olmasına yol açıyor.
‘Zıplayan genler’ devrede
Mobile DNA dergisinde yayımlanan ve İngiltere’deki East Anglia Üniversitesi’nden bilim insanlarının imza attığı çalışmada, Grönland’ın güneydoğusu ile kuzeydoğusundaki kutup ayılarından alınan kan örnekleri karşılaştırıldı. Daha sıcak bölgede yaşayan ayıların, özellikle ısı stresi, yaşlanma ve metabolizma ile ilişkili genlerinde farklı davranışlar gözlemlendi.
Araştırmanın ortak yazarlarından Alice Godden, bu değişimlerin transpozonlar yoluyla gerçekleştiğini belirtti. Transpozonlar, literatürde sıklıkla ‘zıplayan genler’ olarak anılıyor.
Godden’a göre kutup ayısı genomunun yüzde 38,1’i bu hareketli genetik yapılardan oluşuyor. Normal koşullarda piRNA’lar (piwi ile etkileşen RNA’lar) bu genleri baskılayabiliyor. Ancak yoğun çevresel stres altında, bu koruyucu mekanizma yetersiz kalabiliyor.
Daha az et, daha farklı beslenme
Godden, The Conversation için kaleme aldığı yazıda şu ifadeleri kullandı:
Yağ metabolizmasıyla ilişkili gen bölgelerinde aktif transpozonlar tespit ettik. Bu, besinin kıt olduğu dönemlerde hayati öneme sahip. Güneydoğu Grönland’daki kutup ayılarının, daha sıcak bölgelerde bulunan ve daha çok bitki temelli olan sert beslenme koşullarına yavaş yavaş uyum sağlıyor olabileceğini gösteriyor.
Araştırma, kuzeydoğu Grönland’daki düz ve buzla kaplı Arktik tundra ile güneydoğudaki orman-tundra geçiş ekosistemi arasında büyük farklar olduğunu da ortaya koyuyor. Güneydeki bu bölge, iğne yapraklı ormanlarla tundra arasındaki geçiş kuşağı olarak tanımlanıyor.
Türün geleceği için genetik ‘yol haritası’
Bilim insanlarına göre, bu popülasyonun yaklaşık iki yüzyıl önce, sanayi faaliyetleri ve petrol aramalarından çok önce ayrılmış olması, onları bugün diğer kutup ayıları için adeta bir genetik yol haritası haline getiriyor.
Godden, konuya ilişkin değerlendirmesinde şu uyarıyı yapıyor:
Bu ayılar, kutup ayılarının iklim değişikliğine nasıl daha hızlı uyum sağlayabileceğine dair önemli ipuçları sunuyor. Ancak bu, yok olma riskinin ortadan kalktığı anlamına gelmiyor. Küresel karbon salımlarını azaltmak ve sıcaklık artışını yavaşlatmak için hâlâ her şeyi yapmak zorundayız.