‘Siyasal ayrışma yaşadığım için aday olmadım’
‘Partide İmamoğlu ağırlığı var’
‘Parti başka aksa kaydı’
“Aslında öncesinde şunu fark ediyordum; parti siyasal anlamda bir başka aksa kayıyor. Bunun da uyarılarını yapmıştım; bunun bize çok daha büyük zararları, büyük yıkımları olacağını ifade etmiştim. Bunu söylerken henüz parti yönetimi belirlenmemişti, partide etkin olan isimler belirlenmemişti. Ama benim bu söylemlerim beni haklı çıkardı. Bu haklı çıkış elbette ki benim açımdan sevindirici bir mesele değildir. Kendi partimi eleştirmiyorum. Türkiye’de artık eleştiri dediğiniz zaman bir tür düşmanlık, husumet üretiliyor; kastım bu değildir. Ben doğuştan beri CHP’liyim. Başka hiçbir siyasal hareketin içerisinde yer almadım. Dolayısıyla partimin hangi alanda, hangi zeminde siyaset yapması gerektiğini biliyorum, bunu hissediyorum. Kendimce doğru olanı söylüyorum, bu çerçevede de bir karşıtlık oluştu.”
‘Benim eleştiri kaynağım partinin liberal çizgide siyaset yapması’
“Parti içerisinde geçmişten günümüze hep farklı kanatlar olmuştur; sol kanatlar olmuştur, daha Cumhuriyetçi kanatlar olmuştur… Ama liberal anlamda ya da liberal demokrat anlamda bir kanat ya da bir egemenlik bugüne kadar olmamıştır. Dolayısıyla bugün parti çizgisinin beni rahatsız eden ya da benim eleştirilerimin kaynağı olan şey partinin bu kendi kanatlarından kopup daha liberal bir çizgide siyaset yapması. Mesele sonuç almaksa ben zamanın gerisinde kaldığını düşünüyorum. Dünyada liberal ya da Neo liberal yaklaşımların kendisine yer bulabileceği bir alan kalmadı. Çünkü onu tükettik. Bu kadar açlığın, yoksulluğun, derin eşitsizliğin olduğu bir yerde bir sol ya da sosyal demokrat parti burada bir yanlışın içine düşüyor, başka bir yaklaşımın içerisinde hareket ediyoruz. Bu da bizim geniş kesimlerle buluşmamızı engelliyor.”
‘Sağdan transferler partinin kimliğini aşındırdı’
“Yıllardan beri, 80 sonrası bir sah hegemonya gelişti, o sağ hegemonya Deniz bey ile, Kemal bey ile, bugün de Özgür bey ile sanki biz sağdan adaylar bulmadığımız zaman, sağdan birtakım transferler yapmadığımız ve bunları parti yönetimine, milletvekilliklerine vs. taşımadığımız zaman herhangi bir biçimde iktidar olma imkanımız ya da şansımız yokmuş gibi bir yaklaşım geliştirildi. Bu doğru değil. Bu, partinin kimliğini aşındırdı. O yüzden benim itirazım sadece Özgür beyin yönetimine dönük bir itiraz değil. 80 sonrası CHP’nin ya da sosyal demokratların bu sağ hegemonyaya teslim olması ile ilgili olarak geliştirdiğim bir eleştiri ve ‘buradan çıkmamız lazım’ diyorum.
Biz kendimiz aday çıkarırsak kazanamayız, sağdan birilerini bulalım, onları çıkaralım, onlarla seçimi kazanalım’ Peki bu gerçekten sizin seçimi kazanmanız anlamına geliyor mu? Gerçekten sizin parti programınızı, 100 yıllık devrimci birikiminizi, Cumhuriyet devrimini, Türk devrimini özümsemiş kadroları iktidara taşıyor mu? Hayır. Peki bu bir zafer anlamına gelir mi? Hayır. Dolayısıyla ben meselenin yapısal olduğunu düşünüyorum. Bizim meselemiz kişiler değil, bunu çok net bir biçimde ortaya koymak gerekiyor. Bizim sorunumuz düzen sorunu.“
‘Restorasyon siyaseti ile sonuç alınamaz’
“Restorasyon üzerine bir siyaset inşa ettiğiniz zaman bundan sonuç almanız mümkün değil. Ben o yüzden bugünün solunun, özellikle CHP’nin mevcut düzeni devam ettirmek yerine o düzene meydan okuyan ve ulusumuzun kurucusu ve kurtarıcısı olan Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerine bağlı olarak, oradan ciddi anlamda ilham alarak, politikada felsefi altyapısını oradan oluşturarak kendisini yeniden tanımlaması gerektiğini düşünüyorum. Bunu yapmadığımız zaman, yani mevcut AK Parti iktidarından mevcut ekonomi politikasını daha iyi yönetiriz dediğimiz zaman o neo liberal politikanın ya da liberal ekonominin içerisinde kalıyoruz. Oysa bu, bugünün dünyasında sadece korkunç ve ağır bir eşitsizlik üretiyor; bunun da telafisi mümkün değil. Yani restorasyon pratikleriyle bu eşitsizliklerin giderilmesi mümkün değil, mesele bunun farkına varmak ve buna göre bir örgütlülük oluşturmak diye düşünüyorum.”
‘Partide ideolojik tartışma kaçınılmaz’
“Ben bunu kendi açımdan yaşamsal görüyorum. 25 yıllık bir AK Parti iktidarı var ve bütün pratikleriyle Türkiye siyasetini değiştirdi. Bence kendilerince çok başarılılar. Dolayısıyla bir yeni düzen tarifi yapmadığınız müddetçe, kendinizi karşıtınızdan ayrıştırmadığınız müddetçe, ‘ben ona benziyorum, bunları ondan daha iyi yaparım’ dediğiniz andan itibaren ona benziyorsunuz. Şuradan çıkmak gerekiyor; ben kendisini solcu, Cumhuriyetçi olarak tanımlayan, yurtsever bir sol ve devrimci bir Cumhuriyeti gerekli ve yaşamsal olarak gören biri olarak, özgüven sahibi bir insan olarak şunu söylüyorum; biz bu dönemde solu yeniden tanımlamak zorundayız, partiyi sol bir çizgide yeniden inşa etmek zorundayız. Bizim devrimci kadrolara, o devrimci kadroların da yeni bir ülke inşa etmesine ihtiyacımız var. O yüzden CHP’nin gecikmeden birtakım ideolojik ve politik tartışmaları yapması lazım.”
‘Özgür Özel’in 38. Kurultay’daki konuşmasını birlikte yazmıştık’
“38. Kurultay’da Özgür beyin ilk genel başkan seçildiği Kurultay’da konuşma metnini yazan ekipteydim. O zamanki heyecanımız şuydu; partinin daha sol ve sosyal demokrat bir niteliğe kavuşması gerektiğini söylüyorduk. Hatta Kemal beye temel eleştirimiz de şuydu; Kemal bey sağ partilere 39 milletvekili vermişti, bunu eleştirdik. Genel başkanın konuşmasını açsınlar, baksınlar. Peki yeni yönetim olarak biz ne yaptık? Burada kusuru kendimde de görerek söylüyorum; son Kurultayda Kemal beyin başka partilere verdiği milletvekillerini aldık, parti yönetimine koyduk. Bu, bu kadar kolay olmamalı. O insanların kişiliğinden bağımsız olarak söylüyorum. Çok nitelikli, çok iyi insanlar. Ama politik olarak aynı noktada değiliz.”
‘CHP’de emekçinin adı yok’
“Eskiden hem memur hem işçi sendikalarından temsilci alınırdı. O insanlar ciddi bir biçimde parti politikalarına ağırlığı olurdu. Şimdi maalesef yok, onu bir eksiklik olarak görüyorum. Bunu kucaklayan ya da bunlara alan açan bir yeni siyasetin imkanını yaratmadığınız müddetçe sizi iktidara taşıyacak bir güç ya da bir formasyon elde edemezsiniz. CHP’nin bugün üzerine oturacağı sosyoloji bu sosyolojidir. Bunun da temsilcileri olmak zorunda. Gerçekten emek hareketinin kavramlarını, pratiklerini, duyarlılıklarını bilen insanların partide olmasını canı gönülden isterdim. Ama maalesef artık ne milletvekili olarak ne de parti yönetiminde varlar. Bunun yerine piyasaya güven veren bir yaklaşım benimsendi. Ben bu yaklaşımın CHP’nin bugüne kadar getirdiği ilkelere ya da değerlere uygun olduğunu düşünmüyorum ve bunu söylerken de derin bir üzüntü duyuyorum.”