‘Batı parçalı yapıda, bir anlaşma olsa da ömrü kısa’
“Ortada karışık bir durum var. Trump'ın olduğu söylenen 28 maddelik barış planı ile alakalı olarak her kafadan ayrı bir ses çıkıyor. Bu barış planı özetle toprak meselesini ele alıyor. İkinci olarak Ukrayna'nın NATO'ya üyeliği meselesinde bir şerh düşüyor ve bunun olmayacağını ilan ediyor. Onun dışında Rusya'nın Avrupa'da yer alan dondurulmuş varlıkları ve yaptırımlar meselesi yine ele alınıyor. Ukrayna ordusunun sınırlandırılmasına yönelik maddeler var. Fakat bu resmi bir anlaşma mı, bir anlaşma taslağı mı, değil mi üzerindeki tartışmalar sürüyor. Özel askeri operasyon 24 Şubat 2022'de başladı ve hala devam ediyor. Rusya tarafı bu sürecin başından itibaren görüşmelere her zaman açık bir tavır sergiledi. Hala bu tavrı devam ediyor. Hatırlayalım, İstanbul'da görüşmeler olmuştu. ABD ve Rusya arasında Trump'ın gelişi sonrası direkt görüşmeler olduğu ve hala sürdüğü söyleniyor. Abu Dhabi’de görüşmeler olduğuna dair pek çok haberler var. Fakat bütün bu manzarada baktığınız zaman çok tarafın olduğu bir masadan bahsediyoruz. Yani bir tarafta ABD var, bir tarafta Rusya var. ABD’nin içinde farklı kanatlar var; Rusya ile savaşı devam ettirmek isteyenler var, Rusya ile anlaşmak isteyenler var. Trump yönetiminin içinde de bu konuda ayrımlar olduğu söyleniyor. Avrupa'ya baktığınız zaman orada da darmadağın bir görüntü var. Bir kısım Rusya ile Ukrayna üzerinden çatışmayı sürdürmek istiyor. Bir kısım anlaşma taraftarı. Zelenskiy yönetimine bakıyorsunuz, onun içinde çatlaklar var. Son olarak bu yolsuzluk meselesi ortaya çıktı. Ne olacağı belli değil, geleceği belli değil. Bütün bu kakafoniden açıkçası bir anlaşma çıksa bile ben bunun uzun vadeli olabileceğini zannetmiyorum.
Peskov'un bir açıklaması vardı, ‘Megafon diplomasisi yapmayacağız. Basın üzerinden veya sızdırılan belgeler üzerinden vs. bu işi yapmayacağız. Resmi biçimde eğer bir masa kurulmak isteniyorsa biz buna oturmaya hazırız’ mesajı veriyor Moskova. Basına sızdırma anladığım kadarıyla bilinçli bir tercih. Burada Rusya'yı bir şekilde manipüle etmeye çalışıyorlar ve yönlendirmeye çalışıyorlar aslında bununla beraber. Amerikan tarafı ortaya 28 maddelik bir taslak atıyor. Bunu tartıştırarak Rus tarafını masaya oturmadan önce açıktan tavizler vermeye doğru itiliyorlar. Yine Avrupa'nın buradan tabii farklı sesler çıkartması beklenen bir gelişmeydi ki zaten onu yaptılar; Avrupalılar kendi taslaklarını sundular vs. Aslında biraz da bunun altında şu anda sahada kazanan taraf olan Rusya'yı bu tür manipülasyonlarla yorma çabası yatıyor. Ruslar da kartları açık oynuyorlar ve ıslarla, ’Masa kurmak istiyorsanız biz buradayız. Bunu basına sızdırma ile yapmayın. Bunu resmi olarak oturalım, görüşelim’ fikri var. Onun altını çizeyim ben; bu mevcut koşullarda Avrupa'nın durumuna baktığınızda, Trump yönetimine, Trump yönetimi içindeki çatışmalara vs. baktığınızda yarın bir gün Kiev ve Moskova arasında bir anlaşma olsa dahi, yani bu aynı zamanda Batı ve Rusya arasında bir anlaşma anlamına da gelecek; ben bunun uzun vadeli olabileceğini zannetmiyorum. Yani iki taraf da, Batı tarafı da, keza Rusya da bunun farkında, buna yönelik pek çok açıklamaları oldu geçmiş dönemde. Nihai bir çatışma olacağı aşikâr. Çünkü iki taraf arasında uzlaşmaz çelişkiler var. Batı'nın, küreselleşmeci denilen ekibin diyelim en azından ve Rusya'nın arasında uzlaşmaz çelişkiler var. Belki bu nihai çatışma erteleniyor. Bu tür anlaşmalarla belki ertelenecek. Fakat mevcut koşullarda Batı eğer çok kutupluluğu kabul etmezse, Rusya'yı mevcut şekliyle kabul etmezse bu çatışma çok uzun değil, birkaç sene içinde öyle gözüküyor ki yaşanacak.”
‘Rusya sahada üstün; Avrupa’nın siyaseti çatışmayı büyütüyor’
“Sahadaki gerçekliğe baktığınız zaman, Rusya askeri hedeflerinin önemli bir kısmını başardı, yerine getirdi. Öyle bir gerçeklik var. Ukrayna tarafının orduda zafiyetleri olduğu, siyasi anlamda yolsuzluk krizi ve istikrarsızlık yaşanan bir ülke. Geleceği belirsiz, toprakların çok önemli bir kısmını kaybetti. Ekonomik anlamda tamamen Batı’dan gelen yardımlara bağlı olarak yaşıyor. Ortada bir mağlubiyet var, bu mağlubiyetin bedelini de biri ödeyecek. Trump bu mağlubiyetin bedelini biraz Avrupalılara ödetmenin derdinde. Bunu yaparken de Rusya ile ilişkilerini tekrardan normalleştirme gibi bir strateji izliyor. Fakat bundan bir sonuç çıkartmamak lazım; Trump burada Rusya dostu veya çok kutupluluğu kabul eden bir strateji istemiyor. Trump tersine bölgeye yönelik ve küresel anlamda gerilemekte olan Amerikan stratejisini reforme etmeye çalışan bir anlayışı var. ‘Mevcut izlediğimiz siyaset yanlış, yürümüyor, kayıplara neden oluyor, bunu reforme edelim’ diyor. Aslında Amerika’nın içinde süren kavga bu. Bir tarafta küreselleşmeciler ve diğer tarafta ‘kendi içimizde izole olalım’dan çok; Trump biraz öyle gösteriliyor. Ben tam tersine Trump'ın bu emperyal politikalara devam etmek istediği kanaatindeyim. Fakat burada farklı bir metot uygulamak istiyor. Bu tartışma var. Bu sorular vs. Trump'a yönelik eleştiriler de eski stratejiye sadık ekibin veya sermaye gruplarının yönlendirdiği bir muhalefet. Bu tabi Avrupa için de özellikle, Almanya, İngiltere, Fransa'da Macron hükümeti aynı şekilde. Avrupa içinde hala bu yapı kuvvetini sürdürüyor.
Burada iki taraftan biri diğer tarafın bileğini masaya vurmadan bu sorunun nihayet olarak çözülmesi mümkün gözükmüyor. Daha da net biçimde ifade edersem, Avrupa'da, bu saydığım ülkelerde, Fransa'da, İngiltere'de, Almanya'da manzaraya bakalım; mevcut iktidarlar Rusya ile çatışmanın devamı yönünde siyasetler yapıyor. Fakat bu saydığım ülkelerdeki ikinci partilere veya artık ana muhalefet haline gelen partilere bakın. Bunların hepsi, Fransa'da Le Pen'den tutun, Almanya'da AfD'ye vs. İngiltere'de bunun örnekleri var. Bunların hepsi temel olarak Rusya siyaseti konusunda mevcut iktidar partilerinden ayrışıyorlar. Önümüzdeki süreçte eğer Avrupa'da iktidar değişiklikleri yaşanırsa, ki böyle bir ihtimal var, mevcut sosyal, ekonomik, kültürel durum Avrupa'yı buraya götürüyor. O zaman belki açık bir çatışma olmadan Rusya ve Avrupa ilişkileri düzelebilir. Ki bunun ABD ile olan ilişkilere de etkisi olur… Fakat buraya doğru gitmezse açık bir çatışma riski var. Rusya tarafı da şunun farkında; ortada bir tehdit var ve uzun zamandan beri bu tehdit var. Ukrayna'da bu kuvvetler artık açıktan Rusya'ya karşı mücadele ediyor. Rus yazarlardan tutun şairlere, sanatçılara yasaklar getirdiler. Bu çok ağır bir durum ve ‘Ukrayna üzerinden 28 maddeyle anlaştık. Evet, tamam, şimdi yarın Rusya ve Avrupa ilişkileri düzelecek veya Rusya ve Amerika ilişkileri düzelecek’ bunu beklemek açıkçası biraz hayalperestlik. Bu ancak Avrupa ve Amerika'nın, Atlantik kuvvetleri diyelim, bunların çok kutupluluğu kabul etmesiyle olabilir.”
‘Avrupa iktidarları için Ukrayna krizi bir varlık-yokluk meselesi’
“Avrupa’nın birincil motivasyonları, tıpkı Zelenski gibi aslında. Avrupa'da ona destek veren iktidarların varlıkları da biraz bu savaşın sürmesine, bu anlaşmazlığın sürmesine bağlı. Şu çok çarpıcı bir örnek: Fransa'da Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda, orada artık gelenek haline gelmiş, ikinci tur gerçekleştirmeden evvel iki aday televizyona çıkıyorlar ve tartışıyorlar. Macron ve Le Pen, Fransa Devlet Televizyonu'na çıktılar. Macron'un konuşmasına başladığı mesele, Le Pen'in Rusya'yla olan ilişkileriydi. Le Pen zamanında Rus Bankası'ndan bir kredi almış, seçim kampanyası yaparken. Düşünün Fransa'da seçimler olacak, artık ikinci tur, iki aday televizyona çıkmış. İlk konuştukları mevzu, bir adayın Rusya'yla olan ilişkileri. Rusya'ya bakış meselesi temel belirleyici bir faktör. Avrupa'daki mevcut iktidarların ve bunların arkasındaki sermaye gruplarının devamlılıklarını sağlamaları için, bu çatışmanın, meselenin sürmesi gerekiyor. Bu varlık-yokluk meselesi. Zelenskiy için de öyle. Yarın bir gün Rusya ve Ukrayna anlaşırsa, Zelenskiy Kiev’de varlığını sürdürebilecek mi? Ben zannetmiyorum. Bu yolsuzluk skandallarıyla, kendi ülkesine verdiği zararla. Dolayısıyla bunlar bu çatışmanın sürmesinden yana.
Amerika üzerinde ne kadar kuvvetleri var? Bu soru aslında şunun cevabını da aramayı gerektiriyor. Trump Amerika'ya ne kadar hakim? Trump kendi yönetimine ne kadar hakim? Amerikan kurumlarına ne kadar hakim? Çünkü anladığımız kadarıyla Trump'ın kendi hükümetinin içinde dahi çok parçalı bir yapı var. Ve Rusya'yla anlaşma konusunda örneğin, Dışişleri Bakanı işte Rubio'nun daha farklı bir tavrı olduğu söyleniyor. Öyle bir masa ki bu, masada Ruslar var, Ukrayna var, Avrupalılar var, Amerikalılar var. Fakat bu saydığımız Rusya'nın karşıdaki kuvvetler de kendi içinde parçalı. Ortada ortak bir blok yok. Ruslar hangileriyle, kimle masaya oturacaklar? Biriyle anlaşmaya kalkışsa diğeri sorun çıkartıyor. Ki süreci sabote edebilirler mi sorusunu sordunuz; ettiler. İstanbul görüşmelerinin her seferinde öncesinde ve sonrasında büyük Crocus saldırısı gerçekleşti, Rusya'nın içinde terör saldırısı gerçekleşti, uzun menzilli füze verme kararı aldılar… Her seferinde sabote ettiler. Rusya'ya büyük, ekstrem saldırıları kronolojik olarak koyun, İstanbul görüşmelerini veya Rusya-Amerika arasındaki görüşmelerin takvimini koyun, öncesinde ve sonrasında saldırı olduğunu göreceksiniz. Bunu deniyorlar zaten. Bu kuvvetler bunu deniyorlar. Devam ettirebilirler mi? Dediğim gibi Trump Amerika içinde ne kadar kuvvetli? Biraz o soruya bağlı.”