ANKARA FARKI

Jeoloji Mühendisi Perinçek ‘289 yılı geçti’ diyerek riskli yerleri sıraladı: Buralarda her an büyük deprem olabilir

Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Doğan Perinçek, Simav-Sındırgı depremlerinin magma sokulumu kaynaklı olduğunu, bunun da yıkı deprem yaratmayacağını belirtti. Prof. Perinçek, deprem açısından en riskli alanları sıralayarak, “En tehlikeli gördüğüm yer Gemlik-Mudanya-Erdek-Bandırma-Biga-Çan-Bayramiç hattı. İkinci sıraya Batı Marmara’yı koyuyorum” dedi.
Sitede oku
Marmara ve Ege hattında son aylarda artan sismik hareketlilik, bölgedeki deprem dinamiklerine ilişkin yeni tartışmaları yeniden gündeme taşıdı. Özellikle Simav–Sındırgı bölgesinde kısa sürede kaydedilen çok sayıda sarsıntı, fay hatlarının mı yoksa yer kabuğunun derinlerindeki farklı jeolojik süreçlerin mi devrede olduğu sorusunu beraberinde getirdi. Uzmanlar, depremlerin dağılım biçiminden bölgenin jeolojik geçmişine kadar geniş bir çerçevede süreci değerlendirirken, önümüzdeki aylarda hareketliliğin devam edebileceğine dikkat çekiyor.
Radyo Sputnik’te yayınlanan İsmet Özçelik'le Ankara Farkı programının konuğu Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Doğan Perinçek oldu. Simav, Sındırgı deprem fırtınasını değerlendiren Prof. Dr. Perinçek, şunları söyledi:

‘Batı Marmara’da 7'den büyük deprem riski yüksek’

“Çok yakından takip ediyorum. Tekirdağ ile Marmara Adası dolayında geçen sene çok yoğun depremler yaşanıyordu ve ben büyük depremin geleceğini düşünmeye başladım. Sonra, Silivri açıklarında deprem yaşadık, o da 23 Nisan’da oldu. O depremden sonra depremler Batı’ya geçmez oldu, sakinleşti. Fakat son 3-4 gündür Marmara Adası ile Tekirdağ Adası arasında depremler görmeye başladık. Bu depremlerin artacağını ve 1766 depreminin olduğu yerde, Tekirdağ’ın güneyinde bir deprem beklentimiz var. Zamanı veremiyoruz. Ama o deprem Batı Marmara’da olursa 7’den büyük bir deprem yaşanacak. Fakat benim en tehlikeli gördüğüm yer Gemlik-Mudanya-Erdek-Bandırma-Biga-Çan-Bayramiç hattı. Bu hat uzun yıllardır suskun. Bu faylar üzerinde büyük deprem olmayalı 289 yılı geçti. Halbuki bu faylar üzerinde Paleon, Kizikos gibi antik kentler var. Bu antik kentler 3 kez yıkılmış ve tekrar yapılmış. O nedenle ben burayı birinci sıraya koyuyorum. İkinci sıraya Batı Marmara’yı koyuyorum. Üçüncü sıraya Balıkesir’i koymuştuk ve Sındırgı depremi o zaman oldu.”

‘Sındırgı’da 3 ayda 15 binden fazla deprem yaşandı’

“Durum şu an için biraz sakinleşti. Fakat ruh halleri çok bozuk. Bunun bozulmasında bizim bazı meslektaşların da rolü var. Bu depremler Simav fayına sıçrayacak dedikleri için insanlar endişeli fakat biz defalarca orada her karşılaştığım kişiye devamlı söyledim; bu fayla ilgili bir deprem değil. 2014 Gökçeada depremi tümüyle fay ile ilgiliydi. Deprem odakları bir hat boyunca diziliyorlar. Ancak bunda depremler dairesel alanda kümeleşiyorlar. Altta bir magma yükselimi var. O magma yukarı doğru hareket ettikçe çok sayıda deprem yaratıyor. Bugüne kadar 15 binden fazla deprem yaşadık, bu kadar yüksek olmasının nedeni magma sokulumu. 10 Ağustostan bu yana yaşanan deprem sayısı 15 bini geçti. Eğer bu Simav fayı ile ilgili olsaydı hem 7’den büyük deprem yaratırdı hem de bir hat boyunca çizilirdi ve sayı bu kadar yüksek olmazdı. Buradaki sayının yüksek olması ve Simav fayının güneyinde kalması. Simav fayı bir çöküntü alanında yer alıyor. Bu depremler onun güneyinde, yüksek ve dairesel alanda oluyor. Simav’da 23 Nisan’da başlamıştı, orada da deprem sayısı 6 bini geçti. Tabi Sındırgı oraya göre daha büyük bir olay. İki yerde de magma sokulumu var ama Sındırgı’daki magma sokulumu çok daha ciddi ve bu, yarattığı artçılar sayesinde belli.”

‘Depremler en az 3-4 ay daha sürecek’

“Magma Doğu’ya, Batı’ya hareket ediyor ve kendine yeni yollar açıyor. Şu anda sakinleşti. Fakat bu depremler önümüzdeki 3-4 ay sürecek, belki de daha uzun. Zaman zaman büyüklükleri 4’ün üzerine çıkabilir, bu bizi şaşırtmaz. Simav’da da depremler devam ediyor. Orada da önümüzdeki günlerde büyüklükte tekrar artış olabilir ama bu normaldir. Uzun vadede bu depremler yok olacak ve bunun arkasından büyük bir deprem beklemiyorum.”

‘TOKİ binalarında çatlak bile yok’

”Sındırgı’daki yaşayanlar TOKİ binaları civarındaki evleri kiralasınlar, satın alsınlar. Eğer yeni bina yapacaklarsa TOKİ binalarının doğusuna doğru bir alandaki binalara taşınsınlar. Halkın bir denetimi olacağı için alüvyon, çürük zeminde yapılan binalara kimse yaklaşmayacaktır. Bu binaları yapanlar da tercihlerini sağlam zemine taşıyacaklardır.

Bu sadece Sındırgı için değil. Örneğin; Adapazarı, Bolu, İstanbul’un bazı kesimleri, Düzce, Erzincan, Bingöl… bunlar ovalarda kurulmuş ve ovaların hemen kenarında faylar var. Bu kentlerin faylardan uzak yerlere taşınması lazım ve çürük zemine değil, sağlam zemine taşınması lazım.

Alüvyondan uzaklaşacağız, binalarımızı sağlam zemine yapacağız. TOKİ’lerin çoğu böyle yerlerde ve TOKİ binalarının hiçbirinde çatlak dahi yok. Ama belediye binasında, kaymakamlık binasında çatlaklar var.”

‘Magma hareket ettikçe yeni depremler olacak’

“Muğla-Düzce hattının batısında ve ege bölgesinde çok yoğun depremler yaşadık. Nisan-Mayıs-Haziran ve Ekim’de maksimuma ulaştı. Giderek bunların sayısı azalacak. Bu hattın batısında olağanüstü sayıda depremler oluyor, herhalde son 5-6 ayda 30 bine yaklaştı. Eğer bu depremler faylar ile ilgili olsaydı o zaman ‘enerji boşaldı’ diyecektik ama bu depremler magma sokulumu ile ilgili. Dolayısıyla magma yukarıya çıkmaya çalıştıkça yeni depremleri yaratacak ve herhangi bir şekilde enerji boşalması söz konusu değil. Magma yukarı doğru çıkmasını belki zaman zaman durduracak ama önümüzdeki 100 sene içinde bunu sürdürecek. Magma hareket ettikçe yeni depremler yeniden olacak.

Bazı meslektaşlarımız Sındırgı ve Simav’daki bu depremler doğu-batı uzanan Simav dayını tetikleyebilir dediler. Biz onu düşünmedik, bunlar magma sokulumu ile ilgili. Bunlar tetiklenmez. Simav fayı üç-beş ay sonra, birkaç sene sonra büyük bir deprem yaratırsa bugün yaşadığımız Sındırgı depremleri ile bir ilişkisi yok. Bağımsız olarak yaratacak.”

‘Doğu Akdeniz’de büyük bir deprem beklentim yok’

“Amanos Dağları’ndan gelen bir tektonik hattımız var. Bu hattımız Kıbrıs’ın güneyinden geçiyor, Antalya Körfezi’ne yaklaşıyor, dönüyor, Rodos’un doğusundan Girit’in güneyine uzanıyor. Bu, bir dalma-batma zone’u. Yani burada Akdeniz, Kıbrıs’ın altına, Girit’in altına doğru dalıyor. O dalma nedeniyle bu alanda Japonya’ya benzer büyük depremler oluyor. Türkiye’deki depremlerin çoğu Kuzey Anadolu Fayı, Doğu Anadolu Fayı ve Batı Anadolu’daki çöküntü alanlarını sınırlayan faylarla ilgili. Halbuki Akdeniz’de, Kıbrıs’ın güneyinde yaşadığımız bu depremler arkadaşlarımız tarafından dalma-batma zone’una bağlandı. Ama ben öyle düşünmüyorum. O depremlerin 3’ten büyüklerini aldım. Bunların dizilimi Kuzey-Güney’e veya Kuzeydoğu-Güneybatıya yakın. Bu dizilime baktığımızda bunun sadece dalma-batma zone’u ile değil de kuzeydoğu-güneybatı fayları ile ilgili olacağı görüşünü ileri sürdük. Benim verilere dayalı gözlemim bu. Bu son yaşanan depremler bunu bir bakıma ispatladı. Bu hat Mersin’e, oradan da Ecemiş fayına gidiyor. Özetle; dalma-batma zone’u ile kısmen ilgili ama Kıbrıs’taki depremler bana göre kuzeydoğu-güneybatı doğrultulu faylar ile de ilgili. Yarattıkları büyüklüklere bakarsak öyle çok tehlikeli görmüyorum. Bu eğer dalma-batma zone’u ile ilgili olsaydı biz burada 7.5-8’e varan depremler yaşayacaktık. Halbuki burada 6’ya bile ulaşmayan depremler var.”

Yorum yaz