‘Bölgede bir savaş çıkarsa bunun nedeni Japonya olacak’
‘Japonya köprüyü geçene kadar bekliyor’
“Gelinen noktada Japonya'nın yeniden bu bölgede silahlanması, aslında mesele bu. Anayasanın dokuzuncu maddesi ulusal ordunun bulundurmasını yasaklıyor. Öz kuvvetler dedikleri veya işte bir şekilde 280 bin kişiden oluşan, bizim jandarma benzeri, sahil güvenlik benzeri iç ve sınır güvenliğini sağlayan bir gücü var. Bu bir ordu değil. Ama Japonya'nın ciddi manada hava kuvvetleri, deniz kuvvetleri falan bu şekilde yok. Dokuzuncu madde, yani Amerikalıların 1945 sonrası yazıp dayattığı Anayasa buna izin vermiyor. Şimdi bu anayasayı değiştireceğiz diyor. Pentagon istemiyor. Japonya'nın niyetlerinden emin değiller. Çünkü Japonya'da başka bir öfke daha var. Bakın önceki Başbakan Kişida ‘Ben, babaannemin Hiroshima ve Nagasaki'ye atılan atom bombalarının hikayesiyle büyüdük. Onun anlattığı hikayelerle büyüdük. Yani bir kuşak hatta birkaç kuşak böyle büyüdü’ dedi. Onun için Amerika'ya aslında derinden bir öfke, bir kin var. Onun için bir nevi köprüyü geçene kadar bekliyorlar. Şimdi Japonya başka bir şey istiyor. ABD’ye ‘Sen bize nükleer silah verme. Bizim önümüzdeki engeli kaldır. Biz bir hafta içerisinde 2 bin 400 başlık yaparız’ diyorlar. Bunu nükleer uzmanlar söylüyor. Neden? Şu anda Amerika'nın balistik füze teknolojisi yok. Tamamen Japonya üretiyor. Patriotları, İsrail'in demir kubbesini. Hatta uzay mekiklerini uzaya götüren füzeler, bunların kartları, bellekleri, her şeyi Japonya üretiyor. Dolayısıyla hipersonik füzeyi bile birlikte ürettiler. Japonya istiyor ki ‘ben nükleer silahlara döneyim’
1967'lerde, 60'ların sonlarında ‘3 hayır’ var Japonya'da nükleer ile ilgili. Üretmeyeceğim, buldurmayacağım, topraklarıma da sokmayacağım. Şimdi deniyor ki ‘ABD nükleer silahı versin’ Takahichi istiyor. Sonra Takahichi sözü değiştirdi. ‘Tamam, bize nükleer silah ürettiği izin vermiyorsanız o zaman Amerika bizim topraklarımıza nükleer silah getirsin’ Madem nükleer denizaltı yapması için Güney Kore'yle anlaştınız, Avustralya’ya yaptırıyorsunuz. Sırada Japonya var, benim etrafımda bir Çin var, Rusya var, Kuzey Kore var. Çinliler de ‘revizyonist Japonya’ diye çok ağır eleştirilerde bulundular. Özellikle revizyonizme dikkat çekerim. Bizim uluslararası ilişkilerde revizyonist ülkeler II. Dünya Savaşı’nda savaşında Nazi Almanyası, Faşist İtalya ve İmparatorluk Japonyasıydı. Çin bunu da hatırlatırcasına tekrar o dili kullanıyor.”