‘Türkiye hâlâ net bir yön belirlemiş değil’
“Denge politikasının faydası olduğu zamanlar da olur, zararı olduğu zamanlar da olur. Bunu iyi tartmak lazım. Fakat Türkiye Batılı ülkeler ile ilişkisini yoğunlaştırmış vaziyette. Ama Asya ile de ilişkilerini geliştirmek istediğini belirtiyor. Yeterli seviyede gelişmiş mi? Hayır. Yeterli seviyede gelişmediği takdirde KKTC konusunda olsun, diğer konularda olsun böyle sonuçlar beklemek mümkün değil. Dolayısıyla Batı ile olan bağımlılık coğrafyanızda size farklı sonuçlar çıkarıyor. Tabii Türkiye’nin şu ana kadar izlemiş olduğu politikalar da net bir adım atmadığını, halen denge politikasına devam ettiğini gösteriyor. Peki, Sayın Bahçeli’nin dediği olabilir miydi? Olsaydı belki de Türk Cumhuriyeti devletleri bu birlikteliği gördükten sonra bu adımları atmayabilirlerdi. Ama şu anda onunla ilgili net bir adım yok. Sadece bir teklif olarak kaldı. Şanghay İşbirliği Örgütü’ne üye olma girişimleri var, BRICS’e başvurular var ama bunlar şu ana kadar ekonomik birlik olarak gözükse de sonuç itibariyle her ekonomik birlik siyasi birliğe doğru evriliyor. Bunun içerisinde zamanında yer almak lazım. Tek bir yörüngede kaldığınız zaman dayatmacı politikaları da uygulamak zorunda kalabiliyorsunuz. Denge siyasetinin böyle yürütülmesi gerektiğini düşünüyorum; yani birçok yerde olup, karşı tarafın dayatmalarına karşı siz de diğer taraftaki işbirliğiniz ile cevap vermeniz gerekiyor.
Şu anda Suriye’de Trump ile ilişkiler iyi gidiyor ama Biden ile gitmiyordu. Bir başka gün başka kişi gelir, iyi gitmeyebilir. Bununla ilgili olarak da Türkiye’nin bazı farklı politikalara adım atması ve net olması gerekiyor diye düşünüyorum.”
‘ABD çıkarları için Suriye’de’
‘ABD’nin bölge politikalarının kökeni BOP Projesi’
“ABD’nin bugünkü ve gelecekteki politikasını Condoleezza Rice’ın yazmış olduğu makalede aramak lazım. Çok uzak değil, 2002 yılı. Bölgede sınırlar değişecek’ diyor. Bu sınırlar değişirken, İsrail’e tehdit olabilecek ülkeler sıralanırken mesela neden Suudi Arabistan, BAE, Katar, Kuveyt sınırları değişmiyor da İsrail’e tehdit olabilen Arap milliyetçiliğinin yoğun olduğu ülkelerin sınırları değiştirilmek isteniyor? Bir kere bunu sormak lazım. Dolayısıyla bunlar içerisinde Netanyahu tehdit olarak haritada 3 ülke gösterdi. Türkiye’ye belki cesaret edemedi ama Türkiye’nin de tehdit olduğunu biliyor. Böyle bir durumda biz bu uzun vadeli politikanın Türkiye’ye alıştıra alıştıra yaptırılmasını mı göreceğiz? Hakan Fidan ve hükümet bunun tedirginliğini yaşıyor olabilir. Çünkü Tom Barrack önce ‘Tek Suriye’ dedi, sonra ‘Federasyona benzer’ dedi. Buna herkes ‘U dönüşü’ dedi. Hayır, bu U dönüşü değil. Alıştıra alıştıra yapmaya çalışıyor. Bu sadece ‘L dönüşü. Sola ya da sağa dönüş, adına ne derseniz. Bu, SDG konusunda entegrasyon deniyor ama entegrasyonun muhteviyatı ne olacak? Nasıl olacak? Entegrasyon konusunda o kadar çok senaryo konuşulabilir ki. Buradaki askeri yapının ne kadarı SDG’de olacak, ne kadarı Suriye hükümetinde, ne kadarı Türk, ne kadarı Arap olacak… Bunun yüzde oranı ne olacak? Atamalar nasıl olacak? Şu anda bunu bilmiyoruz. Sadece entegre olacak mı, olmayacak mı?"