Şlıkov, İstanbul’da düzenlenen Valday Uluslararası Tartışma Kulübü’nün 16. Asya Konferansı kapsamında Sputnik’e verdiği demeçte, Türkiye’nin Rusya-Ukrayna arasındaki müzakere sürecindeki rolünü değerlendirerek Ankara’nın Suriye, Filistin-İsrail çatışması gibi pek çok güncel uluslararası meselede kayda değer etkisi bulunduğunu vurguladı.
Şlıkov, Türkiye’nin müzakere sürecini kendi üzerinde toplama konusunda kesin bir isteğe sahip olduğunu, yalnızca ev sahipliği yapmakla kalmayıp süreçte aktif rol üstlenmeyi hedeflediğini belirtti. Uzman, Türkiye’nin son 15 yılda dış politikadaki hareket tarzının, uluslararası siyasal öznesini güçlendirmeye yönelik net bir çizgide ilerlediğini, bu sürecin kısmen Rusya ile ilişkiler sayesinde ivme kazandığını ifade etti. 2022 baharındaki müzakere girişimi ve Tahıl Koridoru Anlaşması gibi örneklerin, Türkiye’nin sadece bölgesel gündeme odaklanan bir ülke olmadığını, küresel siyaset sahnesinde somut adımlar atmaya istekli ve buna hazır bir aktör olduğunu gösterdiğini söyledi.
Şlıkov ayrıca Türkiye’nin bu bağlamda yalnızca Ukrayna dosyasında değil; Suriye, Libya ve Filistin meselelerinde de kendisini farklı düzeyde bir aktör olarak konumlandırdığını kaydetti.
Türkiye’nin uluslararası siyasette kritik konuların çözümünde rol almaya hazır olduğunu defalarca kanıtladığını belirten Şlıkov, Türkiye’nin uzun süredir ‘bölgesel güç’ olarak anılmasına rağmen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu nitelemenin ötesine işaret ederek ülkesinin küresel bir dış politika ajandasına sahip olduğunu savunduğunu aktardı. 2005’te dönemin İspanya Başbakanı Rodriguez Zapatero ile yürütülen ‘Medeniyetler İttifakı’ girişimi ve 2010’da Brezilya ile İran nükleer meselesine dair yapılan arabuluculuk girişiminin bu yaklaşımın erken örnekleri olduğuna dikkat çeken uzman, Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliği döneminde bölgesel ve küresel sorunlara çözüm üretmeye yönelik yoğun fikir ortaya koyduğunu hatırlattı.
Şlıkov, Türkiye’nin, ABD’nin ve Donald Trump gibi aktörlerin dahi çözemediği sorunlarda inisiyatif almaya yönelik iradesinin, beklentileri ve politik riskleri artırdığını, Tahıl Anlaşması’nın sağladığı ciddi kazanımların ise bu yaklaşımın semeresini gösterdiğini dile getirdi. Uzman, müzakerelerin somut sonuç vermemesi durumunda bile Türkiye’nin uluslararası arenadaki görünürlüğünü ve etki kapasitesini artırdığını, dolayısıyla Ankara açısından sürecin kayıpla sonuçlanmadığını ifade ederek bu durumu Türkiye’nin dış politikadaki artan özgüveni ve aktif pozisyonunun göstergesi olarak niteledi.
İstanbul’da, Ankara Enstitüsü ortaklığında düzenlenen Valday Tartışma Kulübü’nün 16. Asya Konferansı, dünyanın hızlı ve yönü değişken dönüşümler geçirdiği bir dönemde Avrasya’nın rolünün ve gelişim perspektiflerinin analiz edilmesini amaçladı. Valday Kulübü, günümüz küresel sahnesinde büyük güçlerin baskısı olmaksızın sağlıklı rekabet ve adil işbirliği koşullarında hareket etmeyi hedefleyen yeni güç merkezlerinin ortaya çıktığını kaydetti.