Tarım ve Orman Bakanlığı’nın düzenli olarak yayınladığı bir tağşiş ve hileli ürün listesi var. Bakanlığın internet sitesine girip hangi firmanın hangi üründe ne tür bir hile yaptığını, boya mı eklediğini, katkı mı kattığını görebiliyorsunuz. Son listede özellikle bir çay markasında gıda boyası tespit edildi. Türkiye’de son dönemlerde gıda sektöründe sık sık karşımıza çıkan bu hileli üretimler doğrudan halk sağlığını tehdit ediyor. Çaydan bala, sütten ete kadar geniş bir yelpazede sağlığa zararlı katkı maddeleri ve ucuz ikame malzemeler kullanıldığı ortaya çıkıyor.
Enflasyonist ortam, kontrolsüz rekabet ve ucuz ürün talebi bu tabloyu besliyor. Denetimler yapılıyor ama yeterli değil. Süre, kapsam ve sıklık açısından denetimler hala yetersiz. Üstelik para cezaları düşük, sert yaptırımlar sınırlı olduğu için şirketler cezayı ödeyip aynı üretime devam ediyor. Vatandaş olarak biz de ucuz ürünlere yöneliyoruz. Etiket okumuyoruz, üreticiyi araştırmıyoruz. Ama güvenilir sandığımız markalar bile bazen bu tağşiş listesine giriyor.
Çayda kullanılan gıda boyası karaciğeri yoruyor, alerjik reaksiyonlara ve kanser riskine yol açıyor. Balda glukoz şurubu var, diyabet riskini artırıyor. Süt ve peynirde bitkisel yağ kullanımı çocuklarda gelişim bozukluğu yaratıyor. Et ürünlerinde de farklı hayvan etlerinin karıştırıldığını görüyoruz. Bunların hepsi halk sağlığı için ciddi tehdit.
Denetim sayısı ve kapsamı artmalı, laboratuvar kapasitesi genişletilmeli. Sonuçlar şeffaf biçimde açıklanmalı. Ürünlere QR kod sistemi getirilmeli, vatandaş ürünün nerede üretildiğini ve kim tarafından denetlendiğini görebilmeli. Okullarda ve kamu spotlarında gıda okuryazarlığı eğitimi verilmeli. Çünkü gıda konusu, ucuz olduğu için göz ardı edemeyeceğimiz kadar önemli. ‘Ucuzsa mutlaka sorgula’ anlayışı hepimizin zihnine kazınmalı.