EKSEN

‘Mamdani’nin yükselişi Demokrat Parti’de ezber bozdu’

Siyasi Analist Şanlı Bahadır Koç’a göre Zohran Mamdani’nin zaferi, ABD’de yalnızca yerel bir başarı değil; Demokrat Parti içinde yıllardır süren kuşak çatışmasının da görünür hale gelmesi. Koç, genç ve sosyal demokrat kanadın bu çıkışının “partinin geleceğini kim belirleyecek?” sorusunu gündeme taşıdığını vurguladı.
Sitede oku
Amerikan siyasetinde Belediye Başkanlığı seçimleri, sadece sandık sonuçlarıyla değil, küresel güç dengelerine yansıyan etkileriyle de konuşuluyor. Cumhuriyetçilerin beklenen ivmeyi yakalayamaması, Demokrat Parti’nin ise iç tartışmalarla sarsılması, Washington’un siyasi sisteminde süregelen yorgunluğu yeniden gündeme taşıdı.
Dünyanın diğer ucunda ise, Çin’in ekonomik ve diplomatik hamleleri sessiz ama kalıcı bir dönüşüm yaratıyor. Nadir elementlerden çip üretimine, yapay zekâdan ticaret ağlarına kadar her alanda işleyen bir sistem inşa eden Pekin, ABD’nin yarım asırdır sahip olduğu küresel öncelik rolünü adım adım devralıyor.
Trump döneminde açılan ticaret savaşları, Biden yönetiminde de sürdürülen Çin karşıtı politikalar ve iç ekonomik tıkanıklıklar, artık Amerikan üstünlüğünü tartışmaya açmış durumda. Washington, bütçe krizleri ve ABD’de Federal Hükümet’in kapanması tehdidiyle uğraşırken, Pekin onlarca ülkede yeni ticaret ve yatırım anlaşmalarıyla etkisini genişletiyor.
Bu tablo, sadece iki ülke arasındaki rekabeti değil, küresel düzenin hangi değerler etrafında yeniden kurulacağını da belirleyecek bir dönüm noktasına işaret ediyor.
ABD’de Federal Hükümet’in kapanması, Trump fırtınasının bir yıl sonra sönüp sönmediği tartışmaları, güvenlik ve anketlerde MAGA hareketinin yaşadığı sıkıntılar ile Zohran Mamdani’nin zaferinin anlamını, Siyasi Analist Şanlı Bahadır Koç ile konuştuk.

‘Cumhuriyetçilerin yenilgisi geçici, tablo yanıltıcı olabilir’

Siyasi Analist Şanlı Bahadır Koç, ara seçim sonuçlarının Cumhuriyetçiler için moral bozucu olduğunu ancak bunun kalıcı bir güç kaybı anlamına gelmediğini söyledi. Koç’a göre, düşük katılım ve yerel dinamikler bu sonucu belirledi, genel seçimlerde tablo tamamen değişebilir:

“Bu seçimde Cumhuriyetçiler başarısız oldu. Yani onların tutunabilecekleri, ‘Şu da oldu, şurada şunu aldık’ diyebilecekleri pek bir şey yok. Ama buradan da çok büyük trendler, büyük teoriler kurmak da doğru olmayabilir. Çünkü bu özellikle büyük, daha ses getiren seçimler genelde zaten demokratların üstün olduğu yerler. Ama orada da şu var; mesela daha önce 6 puan kazandığı yeri adam 13 puan kazanmış falan. Yani bir problem var. Ama şimdi bu ara seçimlerde zaten Cumhuriyetçi Parti'nin seçmeni o kadar sandığa gitmiyor. İlk önce bunu koyalım. Ondan sonra bu ara seçimler, bundan bir sene sonra yapılacak kongre seçimleri için ille de bir ön işaret olmayabiliyor. Ama tabi seçim yapıldı. Yani bunlara hiç olmamış gibi yapmak da doğru değil ama bir sene sonra yine farklı sonuçlar çıkabilir. Kaldı ki başkanlık seçiminden iki sene sonra yapılan, bir sene sonraki seçimde genelde zaten muhalefetteki parti yani Beyaz Saray’da olmayan parti kazanıyor. Bu seçimde de kazanabilir yani bu şaşırtıcı olmaz. Bunu da bir kenara koyalım.

New York’un Amerika için ne kadar önemli bir eyalet olduğu ortada. Ama Amerika'nın geneline benzediğini söylemek kolay değil. Yani New York'un ayrı bir dinamiği var. Tabi bütün medya, finans, her şey orada olduğu için, üç yüz milletten insan olduğu için daha göz önünde. Ama Amerika'daki trendleri New York'a bakarak anlamak o kadar kolay değil. Bir de şunu söyleyeyim; NewYork'tan özellikle hani belki daha önce tek tük vardı ama ulusal düzeyde başarılı başkan falan olan yani Trump'ı ayrı koyuyorum. Trump NewYork'lu ama NewYork'lu gibi değil birçok açıdan. Pek çıkmıyor. Yani mesela başkan adaylığı denemesi yapan bir Giuliani var, Bloomberg var. İkisi de varlık gösterememişti. ‘Mamdani çıkacak Obama gibi bir sonraki seçimde Demokrat Parti'nin başına geçecek’ denemez. Yani o tür büyük teoriler kurmak için bence erken veya yanlış olabilir. Bunu bir kenara koyalım. Bir de şöyle bir durum var; Trump'a karşı Demokrat Parti'de bir tepki var ve bu seçimde o taban mobilize olmuş. Ama Trump’çı taban o kadar mobilize olmuyor bu tür seçimlerde. Onu da bir kenara koyalım. Ve Trump'ın kendisi sandıkta yok. Mesela şimdi Trump bir şekilde bu seçimde olsaydı kendi tabanını da Trump'la ‘Trump reis’ diye belki sandığa taşıyıp belki hiç tanımadığı Cumhuriyetçi Parti'nin valisine de oy verdirebilirdi. Yani Cumhuriyetçilerin başarılı olduklarını söylemek için hiçbir neden yok.”

‘Trump vadettiklerini gerçekleştiremedi’

Trump’ın başkanlık döneminde ekonomi ve toplumsal refah konularında somut başarılar elde edemediğini belirten Koç’a göre Trump, İsrail politikalarında sınırlı bir denge kurabilmiş olsa da, Amerikan halkının beklentilerini karşılayamadı. Koç, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir ormanda bir tane kuş kanat çırpsa, onu egosuna yönelik bir işareti olarak alıyor. Tabi NewYorklu olduğu için bütün kariyeri orada geçti. Orayla ekstra bir ilgisi var. Mamdani de kampanyada anladığım kadarıyla Trump'a pek ilişmemişti. Ama konuşmasında hemen Trump'a laf attı. ‘Biliyorum izliyorsun. sesi aç’ falan dedi. Ama bir de şu var, ulusal çapta şunu söyleyebiliriz; Trump vadettiklerini gerçekleştiremedi şu anda. Bazı olumlu görülecek şeyler olabilir. İsrail'e kısmen, o da tabi belki 100 bin insan öldükten sonra, belki tamamı Trump'ın döneminde değil ama, İsrail’i en sonunda zor da olsa, sınırlı da olsa, kırılgan da olsa bir ölçüde tuttu. Bazı başarıları var ama, ekonomik anlamda insanların hayatına değen bir başarısı yok. Enflasyon, hayat pahalılığı, bunlar için gelmişti.”

‘Demokrat Parti’de kuşak çatışması büyüyor’

Zohran Mamdani’nin yükselişinin, Demokrat Parti içindeki genç ve sosyal demokrat kuşağın geleneksel liderlerle hesaplaşmasının habercisi olduğunu dile getiren Koç, Mamdani’nin enerjisi ve halkla kurduğu bağın parti içinde yeni bir dönemi tetikleyebileceğini kaydetti:
“Avrupa standardında sosyal demokrat aslında. Amerika için radikal gibi geliyor yani. Avrupa'da, İskandinav ülkelerinde falan birçok yerde yapılan şeylerden bahsediyor. Ama Mamdani de görüntü olarak başarılı, tarz olarak başarılı. Sürekli gülümsüyor, insanlarla ilişkisi iyi. 33 yaşında. Diyelim ki 3 dönem başkanlık yapsa, görevi bıraktığında Obama'nın başkan seçildiğinden daha genç olacak, 12 sene sonra. Şu anda Cumhuriyetçi Parti'nin tepesindeki adamların hepsi 75-80 yaşında. Birçok şeyin yanında ona da tepki. Pelosi’yi zar zor ikna ettiler, 80 yaşına geldi. Demokrat Parti’nin tepesindeki birçok kişi bu çocuğu desteklemedi. Yani Temsilciler Meclisi çoğunluk lideri son hafta, o da ucundan ve isteksizce. Schumer desteklemedi. Yani senin partinden birisi kazanacak belli. Yani sol kanatla daha genç, daha radikal, hani sosyalist demeyelim ama kendilerini öyle tanımlıyorlar. Daha sosyal demokrat diyelim. Alışılmış Demokrat Parti'nin ‘kodamanları’ arasında şu anda ‘Partinin geleceğini kim belirleyecek?’ çekişmesi olacak.”

‘Mamdani’nin başarısı Demokrat Parti’yi yeniden şekillendirebilir’

Trump zaferi sonrası dönemde Demokrat Parti’de ciddi bir moral çöküş yaşandığını, ancak Mamdani’nin başarısının genç ve ‘ilerici’ kadrolara ilham verebileceğini ifade eden Koç, şunları söyledi:

“Onun fikirleri başarılı olursa bulaşabilir. ‘Bu çocuk yaptı, biz de yapalım’ veya ‘Ben de burada deneyeceğim’ diye Minnesota'da vs. yeni figürler çıkabilir. Şu anda bu seçimden önce Demokrat Parti'de ciddi bir umutsuzluk vardı. Trump'tan tokadı yediler, bütün her şeyi kaybettiler, Kongre’yi… zaten yüksek mahkemede de yoklar. Böyle bir kimlik bunalımı, ‘Biz neyiz, ne için varız, nerede olmalıyız, neyi savunmalıyız, tarzımız ne olmalı, kime hitap etmeliyiz? Tabanımızı kaybediyoruz. Çalışan sınıfı, Hispanikleri Trump elimizden alıyor’ diyorlar. Hatta siyah Amerikalı genç çocukları bile. Başkanlık seçiminde oylarını arttırdı. Böyle bir tartışma vardı. Şimdi bu ne kadar hak edilmiş bir başarı, ne kadar Trump'ın başarısızlıkları ya da seçimin özel karakteri nedeniyle kazanıldı. O da meçhul. Belki ileride analizlerle ortaya çıkar. Yani şu anda şöyle bir benzetme yapayım; Mesela Ortadoğu'da Kaddafi çıktı, Saddam çıktı. Birçok İsrailli yorumcu; ‘Bunlar radikal, iyidir. Bunlar Arapları böler’ diyordu. Aynı şekilde belki Hamas için bile düşünülebilir. Şimdi Trump için de bir açıdan radikal bir çocuk çıktı. Bunlar şimdi birbirlerine girecek. Demokrat Partisi’nin istediği gibi mi olacak, bizim istediğimiz gibi mi? ‘İyidir’ diye düşünebilir ama Trump hemen olaya müdahil olmak istiyor. Ama burada bir risk de var. Çocuk başarılı olursa veya başarılı olduğu imajı olursa veya orada işte Wall Street'e, zenginlere, emlakçılara falan hepsini yola getiriyor görüntüsü oluşursa; elinde bir ‘kelle’ sallayıp ‘Bakın, başarılarım’ diyebilirse o zaman hem demokratların ‘kodamanları’ hem de Trump ve Cumhuriyetçi Parti için, alışılmış siyaset için de bir tehdit olabilir. O ihtimal o kadar yüksek değil ama kısa vadede demokratlar biraz birbirine düşecektir bence.

Trump bütün gündemi işgal ediyor. Gökyüzüne bakıyorsun, her yerde Trump var. Bütün kişiliği, karizması, abuklukları, gezileri, Nobel, yani adamın hakim olmadığı, bulaşmadığı, laf atmadığı hiçbir şey yok. Şimdi bir de, Demokratlar beklediklerinin de ötesinde bir başarısızlık yaşadılar. Orada ‘Ne yapacağız?’ dediler. Bir de şu var; iki görüş vardı kabaca. Bir ‘Hemen sert muhalefet yapalım, sokaklara çıkalım’ bir de, ‘Hayır, biz kenara çekinelim. Bu adam zaten salak, bu hatalar yapacaktır’ diyenler. Yani bu tabii bilinçli bir karardan çok aslında biraz kafa karışıklığı, bölünmüşlük sonucuydu. Bunu tartışıyorlar, kendi aralarında bir yerlerde toplanıyorlardı, yani bir arayış vardı da bir sonuç yoktu. Şimdi bu seçim sonucu onlara biraz moral verecek. Ama bir de standart demokratlarla daha tırnak içinde radikal demokratlar arasında iç tartışmayı körükleyecek.”

‘Trump kendi krizinin mağduru olabilir’

Siyasi Analist Şanlı Bahadır Koç’a göre ABD’de Federal Hükümet’in kapanması olarak adlandırılan ‘Shutdown’ ABD Başkanı Trump’ı zora sokabilir. Koç, Trump’ın kamu çalışanlarını ve düşük gelirli seçmenleri baskı aracı olarak kullanmasının ters tepebileceğini belirtti:
“Şimdi Shutdown’a gelirsek, biliyorsunuz, bütçe konularında bir tıkanıklık oldu. Şu anda adamlar bazı istisnalar dışında para ödeyemiyorlar. Trump da o zaman ‘Bürokraside tüm memurlar vs. sizden. Demokratlara oy veriyorlar, ben onu kapının önünü koyarım’ diyor. Yani ‘Devam ederseniz sizin tabanınız kaybeder’ demek istiyor. İnsanların hiç geliri yok. Gıda fişi alıyor, onunla mercimek, bulgur, konserve alıyor. Bazı yerlerde onlar da kesilecek. Muhtemelen onların da büyük çoğunluğu Demokrat insanlar. Ama kamuoyu yoklamalarında daha çok Trump’ı görüyorlar. Devletin kapanması konusunda hatayı daha çok Trump’a yükleyenler fazla. Türkiye’de de olur ya, ‘Sen iktidardasın. Olumsuz yaşanan şey senin sorumluluğundadır’ gibi… Ama bu sonucu önceden kestirilebilecek bir şey değil. Kendi tabanındaki insanlar da kapının önüne konduğunda, açlık yaşadığında o zaman da kendi liderlerine isyan edebilir. Trump da sağlık bütçesi vs. dondurdu. Çünkü ‘Ben size bu parayı vereceğim. Gideceksiniz, yasa dışı göçmenlere sağlık hizmeti vereceksiniz. Ben bunu kabul etmiyorum’ diyor. Yani kendince de ABD’deki birçok insanın desteklediği bir pozisyon alıyor. Oradan kim karlı çıkar, şu anda tam kestiremiyorum. Şu anda Trump biraz daha puan kaybetmiş gibi görünüyor ama bu seçim sonucunun bunda etkisi olduğunu Trump kabul etmiş. Trump Mamdani’ye de bir dolu laf ediyor ama danışmanları isim vermeden konuşmuş ve iyi konuştuğunu, iyi politika yaptığını söylemiş. Trump’ta böyle bir şey de var; insanlara küfür ediyor, aşağılıyor, sonra da ‘Ben seni beğeniyorum’ diyor. Bir de müzakere edeceği, bir şeyler alacağı, mesela bizim Cumhurbaşkanımız için… Övüyor, sonra da bize Boeing’leri satıyor.”

‘Ticari bilek güreşinin kazananı Çin’

Siyasi Analist Koç, Çin’in ekonomik ve teknolojik stratejilerini uzun vadeli devlet planlamasıyla yürüttüğünü, buna karşın ABD’nin ‘plansız’ hamlelerle hareket ettiğini kaydetti. Koç’a göre Pekin, nadir elementlerden çip üretimine kadar her alanda bağımsızlığını güçlendirerek ‘ABD’siz de işleyen’ bir küresel düzen inşa etmeye hazırlanıyor:

“Tabii içinin nasıl işlediğini tam bilemiyoruz. İkinci, üçüncü elden ancak okuyabiliyoruz ama benim uzaktan ve iddialı olmadan izlenimim; Çin çok ciddi bir devlet. Yani öyle lafla, ‘Sen büyüksün’ ile falan ağzından lokmayı alabileceğin bir ülke değil. Ve dolu kartları da var. Giderek de gelişiyor kartları. Sen adama ‘çip’ diyorsun. Adam tam senin yaptığının değilse bile onun bir iki tık altını kendi yapıyor. ‘Yapay zekada biz ilerideyiz’ diyorsun. Adam senden çok daha az maliyetle senin yaptığına neredeyse aynı şeyi yapabiliyor. Nadir elementler konusunda da 20-30 yıldır buna çalışmışlar. Yatırımını yapmış, uzmanlığını yapmış, adamını yetiştirmiş. Türkiye'de şöyle bir şey vardı, hepimiz duymuşuzdur; ‘Amerika yüzyıl ötesini planlıyor’ diye. Tam öyle değil. Yani bunun önemli bir konu olduğu ortada olmasına rağmen Amerikan devleti buraya el atıp planlama yapmamış mesela. Çin'de bu kozu olduğunun farkında ve kullanıyor. Son ticari bilek güreşini Çin kazandı. Bu görüşü paylaşan başkaları da var. Çin domine etmedi ama hani karşısındaki dolu tehditler savurdu. Sonunda geldi, yine makul bir şekilde anlaştılar. Artık o eski dünya geride kaldı. Ekonomisini giderek Amerika’sız hala getirmeye çalışıyor. Yani Amerika ambargo da koysa hala yoluna devam edebileceği şekilde hazırlanıyor. Stokları biriktiriyor, ham maddeleri. Ticaretini çeşitlendiriyor. Ondan sonra diplomasisini birçok ülkeye cazip gelecek hale getiriyor. Tabii şu anda Amerika'nın birçok ülkede üssü var, ortaklığı var. Çin o düzeyde değil. Öyle bir önceliği de yok. Ama Trump döneminde özellikle Amerika'nın boşalttığı hani sistem operatörü lafını demek biraz iddialı olur ama sistemi sahiplenen aktör diyelim. O rolü giderek Çin dolduruyor. Yanılmıyorsam dünyadaki 120 ülkenin birinci ticaret ortağı Çin. Tırnak içerisinde herkesle Amerika'dan daha fazla mal alıyor, mal satıyor, yatırım yapıyor, fabrika kuruyor. Belki şimdi bugün değil. Amerika'nın 70-80 yıla dayanan tarihi gücü, aurası var, hala yerinde duruyor ama yıpranıyor. Yani belki 10 sene mi olur, 20 sene mi olur veya belki daha kısa. Gözümüzü açıp kapatacağız, bir bakacağız. ‘Çin bana şunu veriyor, bunu veriyor, bende daha düzgün pazarlık yapıyor’ diyecek birçok ülke. Yani bu illa olur demiyorum ama trend oraya doğru.

Şimdi mesela ticaret savaşı açıyorsun, planlamamışsın. Yani karşıdaki taraf ne yapabilir, hangi yetenekleri var, senin nereden canını yakabilir? Adam bu kadar büyük bir işe girmiş ve yol kervanda düzülüyor. Yani analiz etmemiş. Ben eminim Amerika-Çin müzakereleri konusunda Çin 200 sayfa metin okuyup müzakereye giriyordur; Trump 2 sayfayla giriyordur. Adama sabah 1,5-2 sayfa ülkenin istihbarat raporunu veriyorlar. ‘Bu uzun. Bana daha kısa getirin’ diyor. Düşünün, 100 milyar dolarlık Amerikan istihbaratı ne istesen sana önüne getirebilir değil mi? Yani her konuyu bilebilir. Herkesin yatak odasına da gidiyor, telefonuna da gidiyor. Yani ara bir çuvallasa da her analizi de yapabilir. Adam onunla ilgilenmiyor.”

Yorum yaz