İsrail’e ait bir İHA’nın, Lübnan’ın güneyindeki Kefr Kila yakınlarında UNIFIL devriyesine bomba attığı, kısa süre sonra bir tankın da barış gücü askerlerine ateş açtığı bildirildi.
İsrail'e ait bir insansız hava aracının (İHA), Lübnan'ın güneyindeki Nebatiye iline bağlı Kefr Kila kasabası yakınlarında Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü (UNIFIL) devriyesine yaklaşarak bomba attığı ve kısa süre sonra bir tankın da barış gücü askerlerine ateş açtığı bildirildi. UNIFIL'den, İsrail saldırısına ilişkin yazılı açıklama yapıldı.
Açıklamada, yerel saatle 17.45 sularında, Kefr Kila yakınlarında görev yapan UNIFIL devriyesine İsrail'e ait İHA'nın yaklaşarak bomba attığı ve kısa süre sonra İsrail tankının barış gücü askerlerinin bulunduğu yöne ateş açtığı belirtildi.
Saldırının can kaybına veya maddi hasara yol açmadığı kaydedilen açıklamada, aynı noktada daha önce de benzer bir olayın yaşandığı ifade edildi.
Barış gücü askerlerinin, İHA'yı etkisiz hale getirmek amacıyla gerekli savunma önlemlerini aldığı aktarıldı.
İsrail ordusunun UNIFIL askerlerinin güvenliğini hiçe saydığı vurgulanan açıklamada, "İsrail ordusunun bu eylemleri, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 1701 sayılı kararının ve Lübnan'ın egemenliğinin ihlali anlamına gelmektedir." ifadeleri kullanıldı.
Öte yandan İsrail ordusunun, Lübnan'ın güneyindeki Nebatiye kentinde bir araca insansız hava aracıyla düzenlediği saldırıda 1 kişinin yaşamını yitirdiği, 1 kişinin yaralandığı bildirildi.
Lübnan resmi haber ajansı NNA'ya göre, Nebatiye'deki Haruf beldesinde bir araç, İsrail'e ait İHA tarafından hedef alındı. Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamaya göre saldırıda 1 kişi hayatını kaybetti, 1 kişi yaralandı.
İsrail’in artan Lübnan saldırılarını, Gazze ateşkesini ve ABD-İsrail ilişkilerini, gazeteci Nalan Yazgan ile konuştuk.
‘İsrail, Gazze ateşkesinin hemen ardından Lübnan’daki saldırılarını artırdı’
Gazze’deki ateşkesin savaşın geçici olarak dondurulması şeklinde değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Nalan Yazgan, İsrail’in Lübnan’da artan saldırılarına dikkat çekti:
“Bu ateşkesin sadece geçici bir dondurma; bir mola olduğunu düşünüyorum. İki yıldır orada büyük bir soykırım vardı. En azından soykırımın ardından ilan edilen ateşkes, tam uyulmasa da Filistinlilere nefes aldırdı. İnsani yardım girebildi. Temiz su, yiyecek ve tıbbi malzeme ulaştı. Ateşkes yapıldığında Lübnan’daki ateşkesi örnek vermiştim: Kara harekatı durmuştu fakat nokta atışı hava operasyonları devam etmişti. Hala devam ediyor hatta. Ateşkes ihlali Lübnan’da beş bine yaklaşmıştır bir yıldan kısa bir sürede. Gazze’de de bunlar devam edebilir demiştim ve aynısı da oldu. Geçen İslami Cihad militanını bahane ederek İsrail yine Gazze’yi vurdu. Hamas unsurlarını bahane ederek vurmaya devam ediyor. Bence bunlar devam edecek. Kısa vadede bu saldırıların duracağını sanmıyorum. Ama büyük, yani tam teşekkülü bir savaşı da yakın zamanda beklemiyorum. En azından bu senenin sonuna kadar olmaz. İsrail de zaten Gazze’deki ateşkesin hemen ertesi günü Lübnan’daki saldırıların dozunu artırmaya başladı. Güney Lübnan’ı ve Beyrut’u bazen günde 10 kere vuruyor. Son bir haftada Lübnan’da 100’e yakın kişi öldü. Elbette soykırım durduğu için bir sevinç vardı Lübnan’da ama şimdi bir kaygı var. İsrail’in gözünü İran’a çevireceğini düşünmüştüm ama ne yazık ki Lübnan’la da yakından ilgileniyorlar. Arab Center DC Düşünce Kuruluşu bir analiz yayınlamış. İsrail’in Gazze ateşkesi sonrası Lübnan’da yönelen saldırılarının daha derin bir stratejinin parçası olduğunu söylemişler. İsrail aslında orada sadece Hizbullah’ı hedef almıyor. Lübnan’ın güneyinde bir tampon bölge oluşturmak istiyorlar. BM Barış Gücü UNIFIL de 2026’nın Aralık ayında oradan ayrılmak zorunda. İsrail böyle istiyor. İşte Lübnan’ın güneyindeki planı da tampon bölge oluşturmak. Aynı tampon bölgeyi Gazze ateşkesinde de mavi hat, sarı hat, kırmızı hat ve tampon bölge olarak görmüştük. İsrail tampon bölgeleri seviyor ve kendini daha güvende hissediyor. Burada Hamas’ın silahsızlandırılması konuşuluyor. Yıllardır Hizbullah’ın silahsızlandırılması konuşuluyor. Burada olay ne Hizbullah ne Hamas; İsrail’in istediği insansızlaştırılmış tampon bölgeler. İsrail BM Barış Gücü’ne bile defalarca kez saldırdılar. Daha geçen gün dronla el bombası bırakıp tanklarla atış yaptılar. BM askerleri orada İsrail’i önceden bilgilendiriyor bulunacakları bölge hakkında ama İsrail tam tersi bilerek onları hedef alıyor. Bu yüzden BM’de isyan da var. Ama hukuğun çiğnenmesi, uluslararası yasaların çiğnenmesi pek anlam ifade etmiyor. Senelerdir bu yasalar çiğneniyor ve İsrail buna devam ediyor. Lübnan’ın güneyinde de yeniden yapılanma olamıyor çünkü İsrail, inşaat makinelerini bile vuruyor. Oraya kimsenin geri dönmesini istemiyorlar.”
‘Ancak İsrail, Türkiye’yi Gazze’de görmek istemiyor. Suriye’deki rekabet ve Türkiye’nin bölgedeki etkisinin artması, İsrail için ciddi bir endişe kaynağı’
Gazeteci Nalan Yazgan’a göre İsrail, Gazze’de Türkiye’yi görmek istemiyor:
“Trump ilk başta 20 maddelik bir plan ortaya koymuştu. Bunların ancak birkaçı aşamayla gerçekleşmeye başlıyor ve ben uzun vadede hepsinin gerçekleştirilebileceğini sanmıyorum. Tıkanmalar muhtemel ve oluyor da. Trump başrol olmayı, şov yapmayı seven bir insan. Şarm el-Şeyh’te de öyle yaptı. Şov yaparak kendisini iyi hissetti, övgüleri dinledi. Ama Netanyahu da 40 yıllık bir siyasetçi. O da derinden ve sessizce Trump’ı avcunun içinde oynatıyor gibi görünüyor. Trump buna bozuluyor ama ‘Barışı ben yaptım’ diyor. Zaten Nobel Barış Ödülü’nü kaçırdı bu sene. Muhtemelen seneye almaya çalışacak. Zaten bastırıyor. Ateşkesin bozulmaması için İsrail üstünde baskı oluşturuyor. Damadı Kushner’i gönderdi. Sonra Başkan Yardımcısı J.D. Vance gitti. Dışişleri Bakanı Marco Rubio da gitti. Hepsi İsrail üzerinde baskı kurmaya çalışıyor. Tabii Hamas üstünde de tehditle baskı kurmaya çalışıyorlar. ‘Silahları bırakmazsanız biz gelip şiddetle ve hızla bunu yaparız’ dediler. Aslında Hamas zaten kabul etti. Gazze’yi Filistin yönetiminin yönetmesi halinde silahlarını Filistin yönetimine teslim edeceklerini söylediler. Rehineleri zaten bıraktılar. Hamas’ın elinde iki koz vardı: Rehineler ve silahlar. Rehineler gitti. Silahsızlanma da bir anda olabilecek bir şey değil. Bunun olabilmesi için garantör ülkelerin mevcut olması ve güven inşası lazım. Fakat iki taraf da birbirine güvenmiyor. Burada uluslararası bir gücün olması çok önemli. Garantörler konuşuluyor şimdi. Netanyahu, Türkiye’nin barış gücü içerisinde yer almasına dair ‘Kuvvetli fikirlerim var’ dedi. Yani İsrail, Türkiye’yi Gazze’de görmek istemiyor. Diğer Müslüman ülkeler de garantörlüğe talip. Endonezya, Malezya, Azerbaycan, Katar, Mısır vs. Dolayısıyla Türkiye’nin rolü çok kritik bir parametre. Uluslararası güvenlik gücü için Türkiye en uygun aktörlerden birisi. Askeri kapasitesi yüksek, bölgesel kapasitesi var, Filistin halkıyla ilişkisi var ve Filistin’deki aktörler arasında barışı sağlayabilir. Birçok Filistinli grup var ve birleşmeleri önemli. Ancak İsrail, Türkiye’yi Gazze’de görmek istemiyor. Suriye’deki rekabet ve Türkiye’nin bölgedeki etkisinin artması, İsrail için ciddi bir endişe kaynağı. Bu garantörlüğün belirlenmesi uzun sürebilir. Bir de uluslararası barış gücü kime bağlı olacak? Trump’a mı bağlı olacak? BM çatısı altında mı olacak? Daha ayrıntılı hale gelmesi gereken çok konu var. Masada iş farklı, sahada farklı oluyor. Göz önüne alınması gereken çok durum var. Şu anda İngiltere’den ve ABD’den birkaç yüz asker ve görevli var Gazze’de. Tabii Filistinlilerin de burada söz söyleme hakkı olmalı. Eğer İsrail garantör devletleri veto edebiliyorsa, Filistin halkının da söz hakkı olmalı. Filistinlilerin bir diğer talebi de uluslararası güçle Filistin’in sömürge haline gelmemesi, bu gücün kısa vadeli olması ve yönetimin Filistinlilere devredilmesi.”
‘Trump’ın gözü hala Gazze’de’
ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasındaki tartışmalara ilişkin haberlerin aslında bir danışıklı dövüş olduğunu kaydeden Nalan Yazgan, Trump için “gözü hala Gazze’de” dedi:
“Netanyahu 30 senelik kurt bir politikacı. Olayları ve liderleri manipüle ederek istediğini elde etme konusunda usta. Normalde Netanyahu hem yolsuzluktan yargılanacak hem 7 Ekim 2023’ü önleyemediği için soruşturma geçirecekti. Bir de savaş suçları var tabii. Ama bir şekilde elini iyi oynuyor ve hala devam ediyor. Amerika’da da ‘İsrail bizi yönetiyor’ diyorlar. Amerikalılar, ‘Seçtiğimiz Trump, yöneten Netanyahu’ diyor. İsrail’deki insanlar da Amerika’nın onları yönettiğini düşünüyor. Arada anlaşmazlık varmış gibi haberler çıksa da ben Turmp ve Netanyahu’nun arasının çok iyi olduğunu, danışıklı dövüş yaptıklarını düşünüyorum. Kesinlikle araları çok iyi ve birbirlerini kolluyorlar. Birbirlerine yardımcı oluyorlar ve beraber ilerliyorlar. O yüzden aralarının bozulduğunu düşünmüyorum. Mesela Batı Şeria’da sessizce yerleşim faaliyetleri ilerlemeye devam ediyor. İbrahim Anlaşmaları’nın en önemli maddelerinden birisi, Batı Şeria’daki yerleşimcilerin genişlemesinin durdurulmasıydı. Normalleşme böyle başlayacaktı. Fakat İsrail, fiili toprak genişlemesini yürütmeye devam ediyor. Orada siyasi suikastlar, gözaltılar, Filistinlilere saldırılar, mülklere el koymalar yaşanıyor. İsrailliler yaptıkları saldırı sebebiyle ceza almıyor. Batı Şeria’nın durumu Arap ülkelerini rahatsız ediyor. Tabii Gazze de rahatsız ediyordu ama bir şey yapmadılar bu konuda. Katar ve Mısır biraz uğraştı ama Türkiye gelmeden bir anlaşma sağlanamamıştı. Şimdi Suudi prens Muhammed bin Selman’ın bir ABD ziyareti olacak. Orada Suudilere İbrahim Anlaşmaları’nı imzalaması için çabalayacaklar. Lübnan ve Suriyenin de İbrahim Anlaşmaları’na dahil olması bekleniyor. Suudi Arabistan imzalarsa Lübnan ve Suriye’nin ‘hayır’ diyebilecek durumu olmayacak. Onlar da imza atmaya hazır zaten. Genel olarak bakarsak ben bu Gazze ateşkesinin bir mola olduğunu düşünüyorum. Zaten Gazze ateşkesinin hemen ardından Lübnan saldırıları yoğunlaştı. İsrail, stratejik olarak düşünüyor. Gazze planının başarıya ulaşması, barış gücünün etkinliği, Hamas’ın silahsızlanması, garantörlerin süreci desteklemesi, bölge aktörlerinin aktif rolüyle güvenliğin korunması vs. oldukça zor. Tüm bu faktörler sağlanabilirse Gazze’nin yeniden inşası, Filistinlilerin kendini yönetmesi ve bölgesel istikrar konuşulabilir. Bu çok uzun vadeli bir plan. Trump’ın gözü hala Gazze’de: Filistinlilere de İsrail’e de bırakmak istemiyor. Emlak potansiyeli iştahını kabartıyor. Ama en azından şimdilik Filistinlilerin tehcirini konuşmuyoruz. Ölümü gösterip sıtmaya razı ettiler gibi bir durum oluştu.”