‘ABD, Türk savunma sanayisini de elden geldiğince baltalamaya çalışıyor ama Türkiye o işi çözdü’
Prof. Dr. Emin Gürses'e göre hegemonyasını yitiren ABD, yeni düzeni kabul etmek yerine Avrupa'ya silah satışını artırarak ve Çin'e baskı uygulayarak kaçınılmaz olanı geciktirmeye çalışıyor. Türkiye'nin de silah sanayisine yönelik baltalama çabalarına dikkat çeken Gürses, bu problemin üretimin yayılarak aşıldığını vurguladı.
Sitede okuCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın'ın da yer aldığı görüşmelerde Pakistan ile Afganistan arasında diyalog sağlandı.
Güvenlik kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Türkiye ve Katar'ın desteğiyle Katar'ın başkenti Doha'da, Pakistan ile Afganistan arasında yaşanan çatışmalara ilişkin görüşmeler gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatıyla MİT Başkanı Kalın'ın da katıldığı görüşmelerde Pakistan ile Afganistan arasında diyalog sağlandı.
Afganistan ve Pakistan'da üst düzey yetkililerin davet edildiği ateşkes görüşmelerinde her iki ülkenin istihbarat servisleri başkanları ile savunma bakanları toplantıda hazır bulundu. Ateşkes için yapılan görüşmelerin ana gündemini "mevcut ateşkesin uzatılması ve son dönemde yaşanan sınır çatışmalarının çözüme kavuşturulması" oluşturdu. Geç saatlere kadar süren müzakereler boyunca Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere ülke liderleri, gelişmelerden anlık bilgilendirildi.
Ateşkesin sürdürülebilir ve doğrulanabilir bir şekilde devam etmesini teminen gelecek günlerde takip toplantıları yapılacak. 14 saat süren müzakerelerin ardından ateşkesin detaylarını çalışacak teknik komitenin ilk toplantısının İstanbul'da yapılması kararlaştırıldı. Toplantıda, iki ülke arasındaki terör, göç ve sınır güvenliği gibi sorunların kalıcı çözümü için uzun vadeli adımlar üzerinde durulacak. 11 Ekim'de de ayrıca Türkiye, Pakistan ve Katar'ın istihbarat servisleri başkanları arasında İstanbul'da üçlü bir görüşme gerçekleştirmiş, yapılan görüşmeye eş zamanlı olarak Afganistan ile de temas kurulmuştu.
Pakistan ve Afganistan, Katar'ın başkenti Doha'da yapılan üst düzey müzakerelerdeki arabuluculuğu için Türkiye'ye teşekkür etti. Pakistan Savunma Bakanı Khavaja Muhammed Asıf, ABD merkezli X şirketinin sosyal medya platformundaki hesabından, Afganistan ile Doha'da yapılan ve 14 saat süren müzakerelere ilişkin açıklama yaptı. Afganistan'dan Pakistan topraklarına yönelik saldırıların sona ereceğini vurgulayan Asıf, iki ülke arasında ateşkes anlaşması yapıldığını duyurdu. Asıf, 25 Ekim'de heyetlerin İstanbul'da tekrar bir araya gelerek konuları ayrıntılı olarak görüşeceklerini belirterek, ateşkesin sağlanmasında aktif rol oynayan Türkiye'ye ve Katar'a teşekkür etti.
Pakistan Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Muhammed İshak Dar da ABD merkezli X şirketinin sosyal medya platformundan yaptığı paylaşımda, Doha'da sonuçlandırılan anlaşmayı memnuniyetle karşıladığını belirterek, "Bu, doğru yönde atılmış ilk adımdır." ifadesini kullandı. İstanbul'da düzenlenmesi planlanan toplantıya ilişkin temennilerini aktaran Dar, müzakerelerde Türkiye ve Katar'ın oynadığı yapıcı rolü "derinden takdir ettiğini" belirtti. Afganistan geçici hükümeti sözcüsü Zabihullah Mücahid, Afganistan ve Pakistan temsilcileri arasında Katar'da yapılan görüşmelerde ikili bir anlaşmanın imzalandığını doğruladı. İki ülkenin birbirine karşı düşmanca bir eylemde bulunmayacağı konusunda karşılıklı olarak anlaştığını aktaran Mücahid, Afganistan'ın Pakistan'a saldırı düzenleyen grupları desteklemeyeceğine işaret etti. Mücahid, arabulucu ülkelerin de gayretiyle karşılıklı talepleri incelemek ve bu anlaşmanın etkin bir şekilde uygulanmasını sağlamak için bir mekanizma kurulacağını aktararak Türkiye ve Katar'a teşekkür etti. Türkiye ve Katar'ın desteğiyle Katar'ın başkenti Doha'da, Pakistan ile Afganistan arasında yaşanan çatışmalara ilişkin görüşmeler yapılmıştı. Afganistan ve Pakistan'da üst düzey yetkililerin davet edildiği ateşkes görüşmelerinde, her iki ülkenin istihbarat servisleri başkanlarıyla savunma bakanları toplantıda hazır bulunmuştu.
Gazze ateşkesini, Avrupa’nın yeniden silahlanma programını, Türkiye’nin bölgede üstleneceği rolü, Pakistan-Afganistan çatışmasını ve KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimlerini, Prof. Dr. Emin Gürses ile konuştuk.
‘Netanyahu toplumda büyük bir süke yaptı. İsrail’deki yürüyüşlerin önünü geçti’
Gazze ateşkesinin İsrail’e nefes aldırdığını belirten Prof. Dr. Emin Gürses, ateşkesin bozulmasının şaşırtıcı olmadığını, emperyalizmin bu taktiği uzun süredir kullandığını söyledi:
“Öncelikle ateşkes İsrail’e nefes aldırdı. Çünkü İsrail toplumunda büyük bir tepki vardı. 20 rehinenin de öleceğini düşünüyorlardı. O rehineleri geri aldılar. Netanyahu toplumda büyük bir süke yaptı. İsrail’deki yürüyüşlerin önünü geçti. İsrail’de savaşa karşı yürüyüş yapmak çok zor: Oradaki tüm nümayişler, ‘rehineleri kurtaralım’ adı altında yapılıyordu. O gerekçe gösterilebiliyordu. Fakat rehineler alındıktan sonra ‘savaşa karşıyız’ diye zor yürürler. İngiltere’den eski komünist arkadaşlarla konuştum. ‘Avrupa’da büyük yürüyüşler geliyor’ dediler. Örgütlenmeleri yapan arkadaşlar var, ‘Büyük yürüyüşler geliyordu ve bunun önü kesildi’ dediler. Burada aslında İsrail’e nefes alma fırsatı verdiler. Değilse Gazze bitmiş zaten; oturacak yer yok, su yok, hiçbir şey yok. Doğru dürüst bir alan kalmamış. Şimdi Gazzelilere söyleyecekler ama bunu Türkiye üzerinden söyleyecekler. Çünkü Türkiye’nin Hamas yönetiminde büyük bir etkisi var. İsrail’in Katar’ı bombalaması, Türkiye’ye de bir mesajdı. İsrail istese o Hamas heyetini öldürürdü ama öldürmedi. Bir mesajdı bu. Amerika’nın en yakın müttefiki Katar’ı bombalayıp, ‘Sen de Hamas’ı koruyorsun, sana da bomba düşer’ dediler.
Türkiye devreye girdi, Hamas da Türkiye’yi dinleyip masaya oturdu. Katar’ı değil. Tayyip Bey de şimdi Katar’a gitti. Acil para lazım. Siparişler verilmiş, Amerika’ya ödeme yapılması lazım. Az para değil bunlar. Ama Gazze’de plan 1948’den beri işliyor: İsrail, o tarihten beri ‘Bölgede Batı Şeria ve Gazze olmaz. İsrail bir bütün olacak, etrafında güvenlik alanlarında tehdit edecek bir ülke olmayacak’ diyorlar. Gazze’de tekrar yapılanma olsa ne olacak? Bizimkiler ‘1967 sınırlarına dönülsün’ diyorlar. Şaka yapıyorlar resmen. O yıldan bu yıla kaç sene geçmiş? Birçok toprak gitmiş. Nasıl dönülecek buna? Geçen bir yorumcu gördüm, ‘Lozan ve Sevr aynı şey’ diyor. Bu insanlar yorumcu oluyor. Önüne gelen uzman oluyor. Yakında bana ‘Bir ameliyat nasıl yapılabilir?’ diye sorabilirler. İşler oraya gidiyor. Amerika’nın içinde de şöyle bir tartışma var: New York’ta 8 tane komünist var, başka kalmadı. Pentagon ‘Nasıl olsa verdiğimiz silahların parasını Avrupa ödüyor. Biz para vermiyoruz’ diyorlar. Avrupa da dün tekrardan Rusya’nın Avrupa’da dondurulmuş 140 milyar avrosunu kullanacağını söyledi. Fransa’da biliyorsunuz eski maliyeciler çıkıp ‘Gaspa girer bu’ dediler. Emperyalizm zaten hırsızlıktır. Emperyalizmde hırsızlık yapmak ayıp değildir. Tabii onlar bürokrat gözüyle bakıyor. Paranın usule göre yatırıldığını söylüyorlar. Ama önemsenmiyor. Mesela Mondros Ateşkesi imzalanıyor, İngilizler ateşkes olduğu halde ilerleyip Musul’u alıyor. Emperyalizm için fark etmiyor. Bunlar diyorlar ki ‘Biz ne kadar kaparsak kendi toplumlarımıza o kadar aktarım yaparız. Ne kadar aktarırsak radikalleşmeyi o kadar engelleriz. Eğer fakir ülkelerden kaynak aktaramazsak devrim olur’ diyorlar. Çünkü bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde kargaşa olur, oralarda devrim olur.”
‘Pakistan sınırında dini bir grubu silahlandırıp Pakistan’a saldırtıyorlar’
Trump’ın Afganistan-Pakistan geriliminde araya girip Bagram Üssü’nü istemeyi arzuladığıın fakat Türkiye’nin daha hızlı davranıp ateşkesi sağladığını vurgulayan Prof. Dr. Gürses, şu ifadeleri kullandı:
“Şimdi Kissinger ölmeden önce Çin’e gitti, çok değerli bir karşılama yaptılar. Dedi ki ‘Çin artık bir gerçektir. Amerika’nın gerçekliği de artık dünya hegemonyasını tek başına götüremeyeceğidir. Çin’le işbirliği yapmak gerekir’ dedi. Çin’le işbirliği yapmıyor. Rusya’nın üzerine Ukrayna’yı sürüyor. Avrupa’nın birikmiş parasını bitiriyor. ABD, Avrupa ekonomilerini Ukrayna ile sıfırladı. Trump dün akşam açıklama yapıyor, ‘Çin’e yüzde 100 gümrük vergisi koydum ama kasım ayında yüzde 150 olacak’ diyor. Buna kimse inanmıyor. Çin’e bu kadar yüksek vergi koyarsan, Amerika’da bazı şeylerin fiyatları artar. ABD çoğu şeyi Çin’de üretiyor. Kendi içinde öyle üretmesi mümkün değil. Ha ama araç, teknoloji vb. konularında Çin’e engel koyarlar. Ama kalem defter gibi vatandaşın tükettiği şeylerde bu olmaz. Amerika’da üretse bir kalem 10 dolar olur. Çin’de yarım dolar. Kavga ederek olacak iş değil ama Çin’e gözdağı vermeye çalışıyor. Hindistan’a da ‘Rusya’dan petrol almayı bırak’ diye baskı yapıyor. Kimden alacak? Rusya’dan almasın, İran’dan almasın. Yakında ‘Amerika’dan kaya gazı al’ diyecek. Pakistan ve Afganistan konusunda Türkiye araya girdi. ABD, Bagram Üssü’nü Afganistan’dan geri istedi. Afganistan da ‘Çin’le aram iyi, vermiyorum’ dedi. Çünkü Afganistan şu anda Çin’e bağlı. Tüm altyapısını Çin yapıyor. Çin’e uzanan koridordan hat kurulmuş. Çin’in hem Pakistan’a hem Afganistan’a hattı var. Pakistan sınırında dini bir grubu silahlandırıp Pakistan’a saldırtıyorlar. Pakistan da buna cevap veriyor. Afganistan’daki yönetim bunları kontrol edemiyor, çok fazla dini grup var. Afganistan’ı sıkıştırdıktan sonra Trump ‘Araya girdim, şu üssü bana verin’ diyecek. Ama ondan önce Türkiye araya girdi.”
‘Suriye’nin dağıtılmasında Türkiye’nin büyük rolü var’
Avrupa’nın yalnız kaması sebebiyle Türkiye üzerinden askeri ihtiyaçlarını gidermek istediğini vurgulayan Prof. Dr. Emin Gürses, şunları kaydetti:
“Avrupa yalnız kaldı. Almanya şu anda altyapı yatırımlarını sürdürebilmek için halktan borçlanıyor. Eski İngiliz Başbakanı ‘Çeki düzen vermezsek batarız’ dedi. Avrupa’da büyük sıkıntı var. Bu sıkıntıların sebebi, Amerika’nın Avrupa-Rusya ilişkilerini bozma çabasından kaynaklanıyor. Amerika, Kissinger’ın dediği gibi artık tek başına hegemon olamayacak durumda. Uluslararası sistemde ortak bir paydada birleşmeleri lazım. Ama Pentagon ‘Biraz daha devam ettirelim, elimizdeki silahları Ukrayna’ya verelim, parasını da Avrupa versin’ diyor. Avrupa’da para kalmadı ama. Almanya’nın en çok korktuğu şey, Çin’in Avrupa’ya Türkiye üzerinden yatırım yapıp girmesi. O zaman Avrupa’daki tüm araba fabrikaları çöker. Bizim araba fabrikası çöker mi? O zaten çöker. Çin arabaları girerse bizim Togg kalmaz. Togg’u Çinlilerle ortak üretiler. Başka türlü aşamıyorlar Çin’i. Alman devleri bile zor durumda. Çin yeni bir çip yapmış. ABD’nin, Hollanda’da ve Tayvan’da ürettiğinden daha gelişmiş. ABD bu üretimi ABD’de toplayacağını söyledi. Çin daha gelişmişini yapmış. Dünya bambaşka bir yere gidiyor. Türkiye’ye de bazı askeri operasyonlarda görev verebilirler. Türkiye zaten bu işlerin içinde. Suriye’nin dağıtılmasında Türkiye’nin büyük rolü var. Hakan Fidan’la Ahmet Davutoğlu oturdular, Tayyip Erdoğan’a fikirlerini taktılar. 2009 senesinde Barack Obama ‘Biz Esad’dan kurtulmalıyız’ dedi. 2010’da Hakan Fidan teşkilatın başına geldi. Ahmet Davutoğlu’yla bu işi planladılar. Bizi oraya soktular ve başımıza büyük sıkıntılar getirdiler. Enflasyonda 10 milyona yakın göçmenin payı var. Beş üretim yapıyorsun yedi tane alıcı var, tabii ki enflasyon olacak. İşin içinden çıkamaz duruma getirdiler. Şimdi Çin’den Türkiye’ye eleman getirmek konuşturuluyor. Uygurlar gelsin diyorlar. Uygurlar yarın İstanbul’u işgal eder, tanımıyorlar Uygurları. Fakat Avrupa’nın ihtiyacı var. Avrupa’da asker göndermeyi halka anlatmakta zorlanırlar. Amerika’nın talimatıyla asker göndermeyi halka anlatamazlar. Ama Türkiye’de ‘Müslüman ülkeyi kurtarıyoruz’ derseniz millet ‘olur’ der. Millete onu satmasını bilirler. İtalya Başbakanı, Türkiye’ye niye geldi? ‘Libya’dan göçmenler geliyor, orada etkin var. Onları başka yere yönlendir’ demek için geldi.”
‘Adamlar bordan kalem yapmış havada duruyor’
Çin’in bor kullanarak raylara temas etmeyen çok yüksek hızlı tren geliştirdiğini aktaran Prof. Dr. Gürses, şunları söyledi:
“Bizi istemeyen bir yere nasıl gideriz? Lübnan’ın güneyinde BM bir tampon bölge kurdu, barış gücü gönderildi. Türkiye’den de birkaç yüz asker gönderildi. Bunu yaparsınız, buna İsrail de bir şey demiyor. Amerika’nın kontrolünde çünkü. Şimdi BM’den karar çıkarılsa, Gazze’ye asker gönderilecek denilse, Türkiye de ‘Bizim Arapça bilen Mardinli askerler var, gönderelim’ derse İsrail buna bir şey demez. Ama Türkiye’de öyle bir anlatılıyor ki sanki Türkiye Gazze’nin tamamını koruyacakmış gibi. Türkiye bıraksın o işler, önce kendini korusun. Ama tabii halkın hoşuna gider. Halk ‘Çok önemliyiz’ der. Önemi nasıl oluyor? 250 tane uçak siparişi veriyorsun. Vatandaş da sormuyor. ‘Kardeşim, zaten 10 sene sonra dünyada uçak kullanılmayacak. Çinliler 850 kilometre hızda giden tren yaptılar’ demiyorlar. Bunu da bor kullanarak yaptılar. Raylarda bor kullandılar. Tren havadan gidiyor yani raylara sürtünmüyor. Benim bu bor işinde çalışan bir mühendis arkadaşım bana kalem getirdi, havada duruyor. ‘Bu nasıl havada duruyor?’ dedim. ‘Bordan yaptılar, artı eksi kutup artık nasıl yapıyorlarsa havada duruyor kalem’ dedi. Çin bunu kullanıyor trende. Düşünün Türkiye’nin bir ucundan diğer ucuna bir buçuk saatte gideceksiniz. Uçağa ne gerek kalacak o zaman? O kadar uçak siparişi veriyorsunuz. Bu sipariş değil, rüşvet. Bunu da organize eden SETA. Tayyip Bey’in önüne koyuyorlar. ‘Bunlar namaz kılar oruç tutar’ diyorlar: Zaten Tayyip Bey namazı duyunca ‘Tamam, temiz adamdır’ diyor. Trump namaza başlasa tamamdır; Türkiye’de bile cumhurbaşkanı ilan ederler onu.”
‘ABD, Türk savunma sanayisini de elden geldiğince baltalamaya çalışıyor ama Türkiye o işi çözdü’
ABD’nin Türk savunma sanayisinin gelişimini baltalamaya çalıştığını ifade eden Prof. Dr. Emin Gürses, Türkiye’nin bu sorunu halletmek için üretimi yaydığını belirtti:
“Sistem oturmadığı için kavga devam edecek. Sistem oturursa kavga duracak. Bunun için de oturup, uluslararası sistemin nasıl yeniden yapılandırılacağını anlaşmaları lazım. Kimse oturup anlaşmayı düşnümüyor. Ne kadar silah satacaklarını, kaya gazı çıkartıp satacaklarını düşünüyorlar. Bunlar geçici tedbirlerdir. On sene daha satarsın, sonra takılıp kalırsın. Türkiye savunma sanayisinde öne çıktı. ABD, Avrupa’ya ürettirmiyor. ‘Benden al’ diyor. Belçika’ya acil F-35 satıyor. Türkiye parasını vermiş ama teslim etmiyorlar. Şimdi alanlar bakıyor, ‘Bol bol düşüyor bu uçaklar’ diyor. ABD, Türk savunma sanayisini de elden geldiğince baltalamaya çalışıyor ama Türkiye o işi çözdü. Bin küsür noktada üretim yapılıyor. Kontrol etmekte zorlanıyorlar. Diyelim civata üretilecek. O civatayı tek fabrika üretmiyor, 50 tane fabrika var. Güvenliği böyle sağlamaya çalışıyorlar. Zamanında dev kampüs kuruyorduk. Bir bomba patlasa her şey biterdi.”
‘Kıbrıslı Rum bir kadın bana ırkçılık yaptı, öğrenciyken Türk olduğum için ev kiralayamayacağımı söyledi’
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’ni değerlendiren Prof. Dr. Emin Gürses, yeni Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman’ın basında yansıtıldığı gibi birisi olmadığını anlattı:
“Kıbrıs’ta bizimkiler yüzüne gözüne bulaştıra bulaştıra bu hale getirdiler. Kıbrıs’ta büyük bir tepki var. Tufan Erhürman da dedikleri gibi bir adam değil. Hukuk bilen, Türkiye’de okumuş, uluslararası tartışmalara vakıf bir adam. Sıradan bir adam değil. ‘Kıbrıs’ı verelim’ diyen bir adam değil. Bahçeli’nin çıkışında dediği şu: ‘Bu kadar önemli ki bunu söylüyorum’. Bahçeli buranın gerçekten ilimiz olmasını demiyor. Kıbrıs’ın önemini anlatmak için söyledi. Hatay’a gidip sorun: Hatay anavatana katılmasaydı bugün İskenderun Körfezi’nden denize olta atamazdık. Onun için buralar çok önemli. Kıbrıs da çok önemlidir. Yeni Cumhurbaşkanı Erhürman’a başarılar dileyelim. Zaten kendisi diyor, Türkiye’ye danışmadan adım atmayacağını söylüyor. Kendisi dedi 2017’de yapılan son toplantıda Rumların bir adım ilerlemedi. Ben İngiltere’de birçok Yunanlı insanla tanıştım. Bana hep ‘Aman hocam, Kıbrıslı Rumlar Türkleri sevmez’ derdi. Ben tanımazdım Rumları. Okuyorken bir oda kiraladım öğrenci sitesinde. Meğerse oranın sahibi Kıbrıslı Rum bir kadın. Türk olduğumu öğrendi, ‘Türk müsün’ diye sordu. ‘Evet’ dedim. ‘Hemen terk et burayı’ dedi bana. Kaporayı yatırmışım, kirayı veriyorum. ‘Burada Türk kalamaz’ dedi bana. Bunlar sıradan şeyler değil. Böyle bir düşmanlık var işlerinde. Orada AKEL bile konuşamıyor. Çünkü papaz onları afaroz eder. Yunanistan ve Güney Kıbrıs Ortodoks ülkeler. Oralarda papazların dediğinin aksini yapamazlar. Hakiki şeriat var buralarda. İsrail’de Yahudi, Güney Kıbrıs ve Yunanistan’da Ortodoks şeriatı var. Suudi Arabistan’a benzemez. Yunanistan’da bir papaz kan nakli yaptıranın kafir olacağını söyledi, millet yaptırmadı. Kan hastası çocuklara kan nakli gerekiyor. Papaz ‘kafir olursunuz’ dedi. Böyle radikal dincilik felaket bir şey. Yahudisi, Müslümanı, Hristiyanı fark etmiyor. Kıbrıs’ta öyle bir korku olmasın. Kıbrıs’ın içinde insanlar yüzde 80-85 ‘Türkiye garantör olmasa Rumlar bizi boğar’ diyor. Yüzde 15 ‘Avrupa Birliği’ne katılır, Londra’ya gideriz’ diyor. Londra’da daha 20 gün önce 110 bin tane faşist kıyameti kopardı. Bunlar 18-50 yaş arası. ‘Kahrolsun Müslümanlar’ diye bağırıyorlardı. Hiçbiri ‘Kahrolsun Çinliler, Hintliler’ demiyordu. ‘Kahrolsun Müslümanlar’ diyorlardı. Kıbrıs’tan gidip orada rahat edemezler. Size yer olarak Avustralya’yı bulurlar.”