‘Trump’ın Netanyahu üstünde kurduğu bu baskıyı da sürdürmesi önemli’
‘Trump planının görünmeyen yüzü, Gazzelilerin sürgün edilmesini içeriyor’
“Aslında Trump’ın yaptığı zirveye bakarsak Ortadoğu’ya bakış açısını gördük. Ortadoğu’yu kategorize ediyor. Türkiye’ye ‘Güçlü bir devlet, bölgesel güç’ olarak bakıyor. Araplara, özellikle de Körfez ülkelerine ‘para’ olarak bakıyor. İki cümlesinden birisi ‘Sizde sonsuz para var’ şeklindeydi. Üçüncü kategori, Mısır gibi ülkeler ve onlara ‘Siz fakirsiniz ama yanınızda durursam güçlenirsiz’ dedi. Trump’ın Ortadoğu’ya bakış açısı bu. Körfez ülkelerinden bazılarının liderleri gelmedi. Mesela Suudi Arabistan’dan Muhammed bin Selman katılmadı. BAE lideri de katılmayıp temsilci gönderdi. Yani Arap dünyasında da güç rekabeti olduğunu tekrar gördük. Bu rekabeti Filistin meselesine de yansıttılar. Zaten Gazze meselesi Trump’ın iddia ettiği gibi 3 bin senelik değil. 1948’den bu yana Arap-İsrail Savaşı’ndan beri devam eden bir süreç var. Bölgede bir İsrail sorunu var. Trump’ın yaptığı açıklamalar pazarlamaya yönelikti. Mesela anlaşmanın adına kendi adını vermek istedi. Ancak Trump’ın açıklamalarına bakarsak iki devletli çözüm gündeme getirilmedi. İsrail’in istediği de buydu. Bu anlaşmayla birlikte iki devletli çözüm askıya alındı. Trump ayrıca ‘Yeni Ortadoğu’ dedi. Ben bu süreç içerisinde Mısır’ı el üstünde tutmaya çalıştıklarını düşünüyorum. Bizde ‘Kurban iyi beslenir’ diye bir atasözü var. Mısır, kurban olabilir Arap dünyası içinde. Zirve, Şarm el-Şeyh’te yapıldı. Trump, İsrail’e gidip ardından Mısır’a geçti. Dünya ve İslam liderleri Mısır’da toplandı. Bu, ‘Barış planı’ adı altında uygulanan kamufle edilmiş bir plandır. Bunun arkasında, Trump’ın yıllardır dile getirdiği bir şey var: Gazzelilerin Gazze’yi terk etmesi planı.
Her şey maddelerde yer almıyor fakat Gazzeliler şimdi kendi topraklarına döndüklerinde görecekler ki evleri yerle bir olmuş. Bu insanlar yıkılan evlere gidip oturamaz. Tamamen evi yıkılan Gazzeliler için Trump’ın planı onları Mısır’a göndermek. Sina Çölü’e Gazzelileri ‘geçici’ olarak konteyner kente almak istiyor. ‘Biz inşa ettikten sonra siz geri gelirsiniz’ derler. Ama bugüne kadar Filistinliler topraklarını terk ettiği andan itibaren geri dönmeleri mümkün olmamıştır. Ben bu planı ‘oyun içinde oyun’ olarak değerlendiriyorum. Gazze meselesini ilk önce Mısır, Katar ve Türkiye ile yürüttü Trump. Ama bu barış planının imzalanması için genişletti. Gazze planını uluslararası hale getirmeye çalıştı. ‘Bakın, plan uluslararası oldu artık imzalanması ciddidir’ şeklinde yorumlar var. Fakat bence Trump, dünyaya güç gösterisi yapmak için de o kadar lideri toplamıştır muhtemelen. Bu kanaatteyim. ‘Herkese imza attırdım, sıra Hamas’ta’ diyor. Hatta ‘Radikal terör örgütlerine artık yer yok’ dedi. Trump ayrıca radikal örgütlere çok para aktarıldığını ama artık yapılmayacağını söylüyor. Peki bunun içinde Türkiye’nin dikkate aldığı YPG/SDG/PKK var mı? Veya sadece Hamas’ı mı kastetti? Çok muamma bir durum. Filistinliler kendi toprağını savunduğu zaman ‘terörist’ olmamalı. Maalesef İslam ve Arap dünyasındaki liderler bunu yeterince dile getiremedi. Hamas yarın silah bırakır fakat İsrailli askerler birinin evine girdiğinde, oradaki Filistinliler direndiğinde, niye ‘terörist’ olarak lanse ediliyor? Filistinliler bunu Hamas, Filistin Kurtuluş Örgütü vs. adı altında yapmış olabilir ama hepsi İsrail işgaline direnmek içindi. Kendi toprağını savunan bir halk, ‘radikal grup’ olarak adlandırılıyor. Dünyada örneği yok. Ben bu sürecin temkinli iyimserlik içinde takip edilmesi gerektiğini düşünüyorum.”