Bir emlak sitesinde yayımlanan “emekliye kiralık değildir” ibareli konut ilanı, sosyal medyanın en çok konuşulan konularından biri haline geldi. İlanda, toplu ulaşıma yakın 2+1 dairenin, yalnızca emekli olmayan kişilere kiralanabileceği belirtilirken, “emekliler aramasın” ifadesi dikkat çekti. Ev sahibinin, bu talebe gerekçe olarak “emekli maaşlarına haciz konulamaması” durumunu göstermesi, tartışmaları daha da alevlendirdi. Kısa sürede büyük tepki çeken ilan, yaş ve gelir durumuna dayalı ayrımcılık yapıldığı gerekçesiyle eleştirildi. Tepkilerin ardından Ticaret Bakanlığı, söz konusu ilanla ilgili inceleme başlattı. Bakanlık, konut ilanını yayımlayan kişi ve platforma idari para cezası uygulanmasına karar verdi. Ancak bu olay, yalnızca bir konut ilanının ötesine geçerek; emeklilerin ekonomik durumu ve maaşlarına haciz uygulanması meselesini yeniden gündeme taşıdı.
Konuya ilişkin Sputnik'e değerlendirmede bulunan DİSK Emekli-Sen Genel Başkanı Cengiz Yavuz, yaşananların emeklilerin giderek derinleşen yoksulluğunu gözler önüne serdiğini söyledi. Yavuz, "Emeklilerin gelmiş olduğu bu durumun mümessili iktidardır. Böyle bir ilanın verilmiş olması emeklilerin yaşamış oldukları yoksulluğun, sefaletin ve ayrımcılığın en bariz örneklerinden biri" dedi.
'Emeklilerin ücretlerine haciz konabileceği yönünde bir çalışma var'
Yıllardır, emeklilerin ücretlerine haciz konamadığına dikkat çeken Yavuz, "Bundan sonraki süreçte emeklilerin de ücretlerine haciz konabileceği yönünde bir çalışma var. Bir kere bu da kabul edilemez" ifadelerini kullandı. Emekli-Sen Genel Başkanı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Takdir edersiniz ki ortalama 17 bin lira emekli aylığı alan bir arkadaşımızın ne kirasını ödemesi mümkün ne de yaşamını idame ettirmesi mümkün. Kaldı ki birçok emekli, hatırlarsanız; özellikle korona döneminde ve hemen sonrasında Sayın Cumhurbaşkanı’nın bir açıklaması vardı: ‘Geçinemeyen emekliler, ikinci bir işte çalışıp işten çıkan emekliler bankalardan kredi çekerek hayatlarını sürdürsünler’ dedi. O günden bugüne birçok arkadaşımız bankalardan kredi çekmek zorunda kaldı. Bu yeni çıkan yasayla birlikte birçok emekli vatandaşın maaşlarına haciz konmasının yolu açıldı. Bir kere biz bunu da kabul etmiyoruz."
'Emeklilerin insanca yaşayabileceği koşulların oluşturulması gerekiyor'
Tartışma yaratan ilanla ilgili Emekli-Sen Genel Başkanı, şunları kaydetti:
"Bir ev sahibinin ‘emekliler aramasın zira maaşlarına haciz koyamadığımız için ödeme zorluğu çekerlerse bizim bunu karşılama şansımız yok’ Bu da şunu gösteriyor; Türkiye’de bir emekli yoksulluğu var emekli açlığı var. Bu emekliler nerede konaklayacak nerede yaşamlarını idame ettirecek gerçekten çok bilinmeyen bir denklem. Dolasıyla öncelikle emeklilerin insanca yaşayabileceği koşulların oluşturulması ve bu ayrımcılığın bir an önce ortadan kalkması gerekiyor. Bir tarafta kirasını ödeyemeyecek durumda olan emekliler var. Bir tarafta da kiraya vermeye çalışan ev sahibinin ‘ben emekliden ücret alamam kiramı karşılayamaz’ diyerek emeklilere kiraya ev vermemek gibi bir talebi var. Bu sadece bir kişinin yapmış olduğu davranış, talep değil. Aslında, Türkiye'deki 17 milyon emeklinin içinde bulduğu açlığın, yoksulluğun hangi boyuta geldiğinin en açık göstergesi."
Yargıtay kararı gündemde: Emekli maaşına haciz mümkün mü?
Konuya ilişkin Sputnik'e değerlendirmede bulunan Avukat Umutcan Koca da emekli maaşına haciz uygulanmasının yasal dayanaklarını ve Yargıtay’ın son kararını detaylı biçimde anlattı.
Avukat Koca, "Ülkemizde emeklilik kapsamında gelire hak kazanan kimselerin borçlarından dolayı, emeklilik aylığına haciz konulmasının mümkün olup olmadığı tartışılmaktadır. 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 83. maddesi, borçlunun maaşının kısmen de olsa hacze konu edilebileceğini düzenlemektedir. Genel kural bu olmakla birlikte, özel kanunlarla çeşitli istisnalar da mevcuttur" dedi.
'Rıza yoksa emekli maaşına haciz konulamaz'
Avukat Koca, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamında emekli maaşına haciz uygulanmasının yalnızca belirli şartlarda mümkün olduğunu belirtti. Koca, “Eğer sigortalı, emeklilik maaşına SGK kapsamında hak kazandıysa yalnızca prim ve nafaka borçları ile icra takibine konu edilen borçlar için, emeklinin rızası alınarak haciz uygulanabilir. Şayet borçlu rıza göstermiyorsa, 5510 sayılı kanunun 93. maddesi gereği emekli maaşına haciz konulamaz" ifadelerini kullandı.
'Yargıtay kararı yeni bir dönemin kapısını araladı'
Avukat Koca, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 21 Mart 2025 tarihli kararıyla emekli maaşlarına yönelik yeni bir değerlendirme yapıldığını aktardı. Koca, “Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 21/03/2025 tarihli, E.2022/2, K.2025/1 sayılı kararı ile yeni bir perspektiften değerlendirme yapılarak içtihat oluşturulmuştur. Bankalarla yapılan tüketici kredisi sözleşmesi kapsamında emekli maaşlarına yine 93. madde ile yasaklanan temlik yolu açılmış görülmektedir. Karar oy birliğiyle verilmemiş, karşı oy şerhi düşülerek oy çokluğuyla alınmıştır" dedi.
'Bankalarla yapılan sözleşmelerde bloke uygulanabiliyor'
Koca, kararın sözleşme serbestisi ilkesi kapsamında ele alındığını belirterek, “Oy çokluğuyla alınan kararda çoğunluğun görüşleri sözleşme serbestisi ilkesi kapsamında açıklanmıştır. Bankayla borçlu arasında tüketici kredisi sözleşmesi imzalanmış ve sözleşmede kredi taksitlerinin emeklilik aylığından mahsup edilerek ödeneceği kararlaştırılmıştır. Bu durumda borç ilişkisinin cebri icra aşamasında olmadığı belirtilerek, uyuşmazlığın sözleşme özgürlüğü kapsamında kaldığı değerlendirilmiştir. Dolayısıyla banka tarafından borçlunun emekli maaşına yönelik bloke uygulanması mümkün görülmüştür" ifadelerini kullandı.
'Karar emeklileri bankalar karşısında korumasız bırakıyor'
Avukat Koca, karardaki muhalif görüşlere dikkat çekerek, “Karara karşı muhalefet şerhi düşen üyelerin görüşleri, 5510 sayılı kanunun 93. maddesinin ilk cümlesi etrafında şekillenmektedir. Bu kanun, sigortalıların gelir, aylık ve ödeneklerinin devir ve temlik edilemeyeceğini açıkça düzenler. Banka tarafından gerçekleştirilen uygulamanın ‘bloke’ olarak değerlendirilmesi kanun hükmünü dolanmak anlamı taşıyabilir. Bu sınır uygulamada genişleyebilir ve emeklilerin ekonomik sıkıntılarını artırabilir" diye konuştu.
'Emredici hüküm açık: Bu tür sözleşmeler geçersiz'
Koca, kanunun açık olduğunu vurgulayarak, “5510 sayılı kanunun 93. maddesi emredici hüküm niteliğine sahiptir. Borçlar Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca, emredici hükümlere aykırı sözleşmeler kesin hükümsüzdür. Hak sahiplerinin SGK nezdindeki alacaklarını devir ve temlik edemeyecekleri gibi, bankayla yaptıkları sözleşmelerle aksi kararlaştırılamaz. Bu nedenle içtihadı birleştirme kararına katılmadığımı belirtmem gerekir" ifadelerini kullandı.
'Uygulamada yeni zorluklar doğabilir'
Koca son olarak, “Tüketici kredileriyle çizilen sınırın gerçekten de uygulamada genişlemesi mümkün görünmektedir. Emekliler, borç ilişkilerinde alacaklılar tarafından cebri icra aşamasına gelinmeden yeni taleplerle karşılaşabilir. Bu durum, emeklilerin gündelik işlemlerinde yeni hukuki ve ekonomik zorluklar yaratabilir" dedi.