‘Türkiye’nin nükleer enerji sistematiği ABD’nin denetimine geçmiş oldu. Başka devletlerin yardımıyla Türkiye artık nükleer silah üretemez’
“Türkiye, Birleşmiş Milletler toplantısı için çok hazırlandı. Gazze üzerinde durmak istiyordu. Fakat gitmeden evvel başka hazırlıklar olduğunu gördük. Bizi ilk şaşırtan olaylardan birisi, ABD’den gelen mallara önemli gümrük indirimleri yapılması oldu. Hatta arkadaşlarla ‘Artık Amerikan viskisi içeriz, yüzde 40 indirim var’ diye şakalaştık. Trump bu gümrük konularına meraklı biliyorsunuz. Peşinden Avrupa’ya bir imaj çizildi. Litvanya’ya AWACS (Erken uyarı) uçağı gönderildi. Bizde 4 tane, Avrupa’da 100 tane var ama biz gönderdik. ‘NATO’nun, Batı’nın içindeyiz’ diye bir mesaj bu herhalde. Bunun yanında galiba alt görüşmeler oluyordu ki bir devlet adamımız, Çin ve Rusya ile stratejik ilişkiler kurulmasını önerdi. Sayın Cumhurbaşkanımız ‘Ben duymadım’ dedi. Bunun yanında Fox News’a Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı. Orada ‘Trump barış yapacağını söyledi ama yapamadı’ demiş. İletişim Başkanlığı düzeltme yayınladı ama Fox da ‘Çevirimiz tamamen doğru’ dedi. Bunun yanında haber sızıntıları geldi. ‘Boeing alınacak’ dendi. Buna ‘Hayır, nereden duymuşlar’ diye cevap verildi. Ama hakikaten gidip 200 tane Boeing almışlar. Trump da açıkça söylemiş Boeing alınmasının iyi olacağını. Peşinden klasik olarak Trump, ‘Enerjiyi bizden alın, Rusya’dan almayın’ dedi. Daha önce BM’de de ‘Rusya’dan petrol almaya devam edip savaşı besliyorsunuz’ dedi. Sonra iklim konusunda da uzun boyutlarda konuştu. Sonra iklim toplantılarına da uzun boyutlarla girdi. Halbuki 1982’de o iklim toplantıları olduğunda doçent olarak katılmıştım. Amerikalılar iklim konusunu gündeme getirdi.
Biz ne zaman yağmur yağacağını zor bilen, iklim konusundan pek haberi olmayan bir ülkeydik. Trump, Amerikalıların yarattığı tüm tezlerin ve sistemlerin yanlış olduğunu söyledi. Göç konusunun üzerinde çok durdu. Aslında 1997’de bir Amerikan raporu var. ‘İklim değişikliği sebebiyle kuzeye doğru göç olacak. Ortadoğu’da rejim değişikliği yaptığımız için Asya’dan ve Ortadoğu’dan Batı’ya göç artacak’ şeklinde CIA raporu vardı. Şimdi Trump ‘Göçmenleri aldınız sizi çökertiyor’ dedi Avrupa’ya. Bu bizi de kapsıyor mu bilmiyoruz. F-16 ve F-35 de konuşuldu ama ona ‘çözeriz’ dedi. F-16 konusunda daha açıktı. ‘Bizim uçak üreten şirket zor durumda, F-16’ları verip şirketi kurtaralım’ dedi Trump. Burada kazan-kazan formülü uyguluyor gibi görünüyor ama arka planda ‘ben kazanayım’ formülü. Doğalgaz ise LNG şeklinde gelecek. Bunun yanında Cumhurbaşkanı’nı methetti. Anlaşma yapacağı ülkelerin liderlerini methediyor. Türkiye içindeki bir siyasi yapı için kazançtır fakat biz Türkiye açısından ileride birtakım yansımalar olacağını hesaplıyoruz. Mesela Küresel Güney ile ilişkiler ne olabilir? Peki, Türkiye’nin NATO’nun silah üretim sistemlerine girmesi durumunda ne olacak? ABD, bu sistemlere karışmıyordu.
Peki Avrupa Birliği silah üretip ABD’den almazsa ne olacak? Trump herhalde ‘Silahı benden alacaksınız’ dedi diye düşünüyoruz. Tüm bu denklemde Türkiye, tamamen Batı’ya doğru çekilmeye başlamış gibi gözüküyor. Nükleer enerji anlaşması da oldu. Türkiye’nin ileride İran gibi güvenlik sebepleriyle nükleer silah üretebileceği konusunda endişeleri var. Devamlı Türkiye aleyhinde yazan Michael Rubin ‘Türkiye’yi vurun, nükleer silah üretemesinler’ demişliği var. Türkiye’nin nükleer enerji sistematiği ABD’nin denetimine geçmiş oldu. Başka devletlerin yardımıyla Türkiye artık nükleer silah üretemez. İsrail için öyle bir korku da olmaz. Zaten F-35’lerin verilmesine Yunanistan karşı. ‘Onu çözeriz ama Türkiye’nin yapması gereken şeyler var’ dedi. Ne yapıldığını, ne yapılması gerektiğini biz değil devletimiz, hükümetimiz biliyor. Türkiye, göç, ekonomi, siyasal partiler vs. ile zor durumda. Dünyada ‘aşırı sağ’ deniliyor ama ben bunu ekonomi ve göç sebebiyle reaksiyon gösteren halk olarak görüyorum. Türkiye’nin Batı yapısının içine alınması ve Küresel Güney ile iletişim kuramaması durumunda burada ilerleyemeyeceğini düşünüyorum. Küresel Güney’de ilişkimiz var ve bu zora düşebilir. Kuşak ve Yol projesine Sayın Cumhurbaşkanımız Çin’e gittiğinde ‘işbirliği yaparız’ dedi. Fakat bu projenin Zengezur Koridoru’ndan geçemeyeceği anlaşıldı. Farklı bir güzergahtan geçen bir yol olabilir. Ancak iç siyasal açıdan yönetimin durumunu sağlamlaştırdığını söyleyebiliriz bu ziyaretin.”