- Sputnik Türkiye, 1920
EKSEN
Ceyda Karan’ın hazırladığı Eksen’de her gün dünyanın farklı bölgelerine dair gelişmeler masaya yatırılıyor.

‘Trump, Ukrayna meselesinde topu Avrupa’ya attı’

© SputnikCeyda Karan'la Eksen
Ceyda Karan'la Eksen - Sputnik Türkiye, 1920, 26.09.2025
Abone ol
Prof. Dr. Hasan Köni'ye göre Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iç siyasetteki konumunu güçlendirdi. ABD-Türkiye nükleer işbirliği anlaşmasına da değinen Köni, ABD'nin Türkiye'nin nükleer silah geliştirme ihtimalinin önüne geçtiğini belirtti.
ABD Başkanı Trump, Beyaz Saray'da ağırladığı Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinden önce Oval Ofis'te basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Erdoğan ile uzun zamandır dost olduğunu söyleyen Trump, "(Erdoğan) Çok saygın biri, kendi ülkesinde, tüm Avrupa'da ve tüm dünyada çok saygı görüyor." ifadesini kullandı.
Trump, Türkiye'nin "muazzam bir ordu kurduğunu" kaydederek, "Kendisini Beyaz Saray'da ağırlamak bizim için bir onurdur." dedi. Oval Ofis'teki görüşmeden sonra birlikte öğle yemeği yiyeceklerini ve burada da görüşmelerine devam edeceklerini kaydeden ABD Başkanı, "Bugün önemli görüşmeler yapacağız. Türkiye ile yüksek oranda ticaret yapıyoruz ve buna devam edeceğiz, hatta ilave ticari işler de yapacağız. Türkiye, F-16, F-35 ve başka şeyler satın almak istiyor; bununla ilgili onlarla görüşeceğiz." diye konuştu.
Türk-Amerikan ilişkilerindeki ana başlıkları ele alacaklarını ifade eden Trump, Erdoğan için, "O zor ve inatçı bir adam. Genelde inatçı insanları sevmem ama onu her zaman sevmişimdir. O zor bir adam ve ülkesinde harika işler çıkarıyor. Hem savaş hem de ticaret konusunda muazzam bir ilişkimiz var ve bugün her iki konuyu da konuşacağız." değerlendirmesini yaptı. Türkiye ile çok iş yaptıklarını belirten Trump, "Türkiye harika ürünler üretiyor. Onlardan çok şey satın alıyoruz, onlar da bizden çok şey satın alıyor." diye konuştu.
Öte yandan Trump, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu marjında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve diğer liderlerle Gazze konusunda çok iyi bir görüşme yaptıklarını kaydederek, "Sanırım bir tür anlaşmaya varmak üzereyiz." değerlendirmesinde bulundu.
Trump, Gazze'deki krizin sona ermesini ve tüm esirlerin serbest bırakılmasını istediğini vurgulayarak, "Orta Doğu bölgesinin liderleriyle Gazze konusunda harika bir toplantı yaptık. Tüm rehineleri geri almak istiyoruz. Bence bir anlaşmaya varmaya çok yaklaştık." bilgisini verdi. Türkiye'nin yanı sıra Suudi Arabistan, Katar ve bazı diğer bölge ülkeleriyle önemli temaslarda bulunduklarını dile getiren Trump, akabinde İsrail ile görüşerek Gazze konusunda somut bir sonuca ulaşmayı umduğunu belirtti.
Suriye'ye yaptırımları Erdoğan'ın isteği üzerine kaldırdığını ifade eden Trump, "Suriye'deki zaferin sorumlusu Erdoğan'dı. Bu, Türkiye için bir zaferdi." yorumunu yaptı. Trump, "Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'de eski lideri devirme mücadelesindeki başarıdan sorumlu olan kişidir." diye vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan-Amerikan Başkanı Trump zirvesini, Erdoğan’ın ABD ziyaretini, BM Genel Kurulu’nda öne çıkanları ve Trump’ın Avrupa-Ukrayna açıklamasını, Prof. Dr. Hasan Köni ile konuştuk.

‘Türkiye’nin nükleer enerji sistematiği ABD’nin denetimine geçmiş oldu. Başka devletlerin yardımıyla Türkiye artık nükleer silah üretemez’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump arasında 25 Eylül’de Beyaz Saray’da gerçekleşen görüşmeyi değerlendiren Prof. Dr. Hasan Köni, basında çokça tartışılan nükleer enerji anlaşması hakkında ‘Türkiye’nin nükleer silah üretme niyetinin önünü kesme’ yorumunda bulundu:

“Türkiye, Birleşmiş Milletler toplantısı için çok hazırlandı. Gazze üzerinde durmak istiyordu. Fakat gitmeden evvel başka hazırlıklar olduğunu gördük. Bizi ilk şaşırtan olaylardan birisi, ABD’den gelen mallara önemli gümrük indirimleri yapılması oldu. Hatta arkadaşlarla ‘Artık Amerikan viskisi içeriz, yüzde 40 indirim var’ diye şakalaştık. Trump bu gümrük konularına meraklı biliyorsunuz. Peşinden Avrupa’ya bir imaj çizildi. Litvanya’ya AWACS (Erken uyarı) uçağı gönderildi. Bizde 4 tane, Avrupa’da 100 tane var ama biz gönderdik. ‘NATO’nun, Batı’nın içindeyiz’ diye bir mesaj bu herhalde. Bunun yanında galiba alt görüşmeler oluyordu ki bir devlet adamımız, Çin ve Rusya ile stratejik ilişkiler kurulmasını önerdi. Sayın Cumhurbaşkanımız ‘Ben duymadım’ dedi. Bunun yanında Fox News’a Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı. Orada ‘Trump barış yapacağını söyledi ama yapamadı’ demiş. İletişim Başkanlığı düzeltme yayınladı ama Fox da ‘Çevirimiz tamamen doğru’ dedi. Bunun yanında haber sızıntıları geldi. ‘Boeing alınacak’ dendi. Buna ‘Hayır, nereden duymuşlar’ diye cevap verildi. Ama hakikaten gidip 200 tane Boeing almışlar. Trump da açıkça söylemiş Boeing alınmasının iyi olacağını. Peşinden klasik olarak Trump, ‘Enerjiyi bizden alın, Rusya’dan almayın’ dedi. Daha önce BM’de de ‘Rusya’dan petrol almaya devam edip savaşı besliyorsunuz’ dedi. Sonra iklim konusunda da uzun boyutlarda konuştu. Sonra iklim toplantılarına da uzun boyutlarla girdi. Halbuki 1982’de o iklim toplantıları olduğunda doçent olarak katılmıştım. Amerikalılar iklim konusunu gündeme getirdi.

Biz ne zaman yağmur yağacağını zor bilen, iklim konusundan pek haberi olmayan bir ülkeydik. Trump, Amerikalıların yarattığı tüm tezlerin ve sistemlerin yanlış olduğunu söyledi. Göç konusunun üzerinde çok durdu. Aslında 1997’de bir Amerikan raporu var. ‘İklim değişikliği sebebiyle kuzeye doğru göç olacak. Ortadoğu’da rejim değişikliği yaptığımız için Asya’dan ve Ortadoğu’dan Batı’ya göç artacak’ şeklinde CIA raporu vardı. Şimdi Trump ‘Göçmenleri aldınız sizi çökertiyor’ dedi Avrupa’ya. Bu bizi de kapsıyor mu bilmiyoruz. F-16 ve F-35 de konuşuldu ama ona ‘çözeriz’ dedi. F-16 konusunda daha açıktı. ‘Bizim uçak üreten şirket zor durumda, F-16’ları verip şirketi kurtaralım’ dedi Trump. Burada kazan-kazan formülü uyguluyor gibi görünüyor ama arka planda ‘ben kazanayım’ formülü. Doğalgaz ise LNG şeklinde gelecek. Bunun yanında Cumhurbaşkanı’nı methetti. Anlaşma yapacağı ülkelerin liderlerini methediyor. Türkiye içindeki bir siyasi yapı için kazançtır fakat biz Türkiye açısından ileride birtakım yansımalar olacağını hesaplıyoruz. Mesela Küresel Güney ile ilişkiler ne olabilir? Peki, Türkiye’nin NATO’nun silah üretim sistemlerine girmesi durumunda ne olacak? ABD, bu sistemlere karışmıyordu.

Peki Avrupa Birliği silah üretip ABD’den almazsa ne olacak? Trump herhalde ‘Silahı benden alacaksınız’ dedi diye düşünüyoruz. Tüm bu denklemde Türkiye, tamamen Batı’ya doğru çekilmeye başlamış gibi gözüküyor. Nükleer enerji anlaşması da oldu. Türkiye’nin ileride İran gibi güvenlik sebepleriyle nükleer silah üretebileceği konusunda endişeleri var. Devamlı Türkiye aleyhinde yazan Michael Rubin ‘Türkiye’yi vurun, nükleer silah üretemesinler’ demişliği var. Türkiye’nin nükleer enerji sistematiği ABD’nin denetimine geçmiş oldu. Başka devletlerin yardımıyla Türkiye artık nükleer silah üretemez. İsrail için öyle bir korku da olmaz. Zaten F-35’lerin verilmesine Yunanistan karşı. ‘Onu çözeriz ama Türkiye’nin yapması gereken şeyler var’ dedi. Ne yapıldığını, ne yapılması gerektiğini biz değil devletimiz, hükümetimiz biliyor. Türkiye, göç, ekonomi, siyasal partiler vs. ile zor durumda. Dünyada ‘aşırı sağ’ deniliyor ama ben bunu ekonomi ve göç sebebiyle reaksiyon gösteren halk olarak görüyorum. Türkiye’nin Batı yapısının içine alınması ve Küresel Güney ile iletişim kuramaması durumunda burada ilerleyemeyeceğini düşünüyorum. Küresel Güney’de ilişkimiz var ve bu zora düşebilir. Kuşak ve Yol projesine Sayın Cumhurbaşkanımız Çin’e gittiğinde ‘işbirliği yaparız’ dedi. Fakat bu projenin Zengezur Koridoru’ndan geçemeyeceği anlaşıldı. Farklı bir güzergahtan geçen bir yol olabilir. Ancak iç siyasal açıdan yönetimin durumunu sağlamlaştırdığını söyleyebiliriz bu ziyaretin.”

‘Cumhurbaşkanı’na iyi davranıp birçok anlaşma imzaladılar. Kabul boyutu ortaya koydular. Bu ona, iç siyasi yapı ve Avrupa içinde güç kazandırmak içindi’

Görüşmede verilen mesajlar ve beden dili ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iç kamuoyu ve Avrupa nezdinde güçlendirildiğini dile getiren Prof. Dr. Hasan Köni, şu ifadeleri kullandı:
“2. Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan düzeni, eşitler arası işbirliği ve oylamalar yapılan çözümler olarak okuduk şimdiye kadar. Bunun gerçeğini anlamamız biraz uzun sürdü. Bunun, ABD’nin kurduğu, eşitler arasında olmayan fakat sistemi kuran patronun dediklerinin dışına çıkıldığında ambargo veya askeri müdahalelerle cezalandırıldığı bir sistem olduğunu anladık. 1958’den bu yana ilk defa bir Cumhurbaşkanı’na iyi davranıp birçok anlaşma imzaladılar. Kabul boyutu ortaya koydular. Bu ona, iç siyasi yapı ve Avrupa içinde güç kazandırmak içindi. Meşruiyet dedikleri bu. Güç kazandırmak. Bugüne dek ABD’nin hareketlerine karşı çıkan liderlerimiz oldu. Rahmetli İnönü ‘Yeni bir dünya kurulur, Türkiye orada yerini alır’ dedi. Ertesi gün koalisyon ortağı ayrıldı ve İnönü, Washington’da yalnız kaldı. Rahmetli Sülayman Demirel ve Bülent Ecevit, bazı üsleri kapatmıştı. Çeşitli darbelerle hapse girdiler. Hepsi sisteme karşı çıktıklarında bunun bedelini ödedi. Bunun eşitler arası bir sistem olmadığı anlaşıldı. Halbuki Şi Çinping ne diyor? ‘Eşit ve adaletli bir sistemin oluşmasını istiyoruz’ diyor. Bu cümlenin çok önemli olduğu 80 sene sonra olsa da anlaşıldı. Herhalde Türkiye de 2. Dünya Savaşı’ndan sonra para almaya vs. mecburdu. Avrupa’nın sürekli ‘Rusya geliyor’ şeklinde tehditlerle yaptığı askeri harcamalara sebep bulma çabaları var. Rusya’nın sivil havalimanlarına dron göndermeyeceklerini biliyoruz. Kamuoylarında böyle yayınlar var. Bunlar fonlanıyor. Basını yıllık 900 milyon dolar ile fonluyor Amerikalılar. Amerikalı analizciler çekinmeden yazıyor bunları. Hala biraz yazı serbestliği var, biz de buradan görüyoruz.”

‘Cumhurbaşkanı. Ani tavırları olan, aniden parlayan, ne zaman ne söyleyeceği belli olmayan, diplomatik sistematiğe pek uymayan bir liderin yanında bunları söylemedi’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD Başkanı Donald Trump’ın öngörülemez imajı ve tavırları sebebiyle Gazze meselesini gündeme getirmemiş olabileceğini kaydeden Prof. Dr. Köni, şunları söyledi:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan-ABD Başkanı Trump görüşmesinden önce Gazze zirvesi oldu. Cumhurbaşkanı, Trump’ın yanındaydı. Harf sırasına göre dizilmişti devletler ama imaj olarak Trump’ın yanında gözüktü. Orada bu Gazze meselesi tartışıldı. Sorun şöyle halledildi: Hamas’a rol verilmeyecek, İsrail Batı Şeria’yı asla ilhak etmeyecek. Ateşkes ilan edilecek. Yeniden yapılandırma için gerekli çabalar gösterilecek. Arap devletleri ile birlikte Türkiye de orada olduğu için kabul edilmiş oldu. Başka analizler de var. Gazze’nin güneyinin Gazzelilere bırakılması, kuzeyinin güvenlik kordonu olarak İsrail’e bırakılması. Batı Şeria’nın işgal edilmemesi. Tüm liderler memnun olduklarını söyledi ama daha detaylı bir boyut gelmedi. Bugün İsrail operasyonları devam ediyor. Sumud Filosu Gazze’ye doğru geliyor. Oradaki tartışmayı Beyaz Saray’a getirmek istememiş olabilir Cumhurbaşkanı. Ani tavırları olan, aniden parlayan, ne zaman ne söyleyeceği belli olmayan, diplomatik sistematiğe pek uymayan bir liderin yanında bunları söylemedi. 2026 yılında biliyorsunuz Kongre kısmi seçimleri var. Trump bundan bayağı çekiliyor. Demokratlar yükleniyor. O yüzden orada Gazze sorununu gündeme getirdiği anda çok değişik bir imaj olabilirdi. O yüzden bu konuya girilmedi.”

‘Trump, Ukrayna meselesinde topu Avrupa’ya attı’

ABD’nin Ukrayna meselesini tamamen Avrupa’ya yıktığını belirten Prof. Dr. Hasan Köni, Trump’ın Avrupa’nın uygulayamayacağı şeyleri talep ederek elini yükselttiğini vurguladı:
“Amerikan istihbaratı her gün Trump’a brifingler veriyor. Bir sürü şey anlatmışlardır. Dikkat ettiyseniz ABD Savunma Bakanı, Dışişleri Bakanı ve Başkan Yardımcısı yani yönetimdeki ana ekip Trump’ın yanındaydı. ABD’nin Avrupa’ya söylemi şu: ‘Madem savaşa devam etmek istiyorsunuz, o vakit Rusya’dan aldığınız petrolü kesin. Kesemezseniz sorumluluk almayız’. Yani topu Avrupa’ya atıyor. Yapamayacaklarını daha önceden hesaplamışlardır. Buradaki Büyükelçilik’te 150 tane adamları çalışıyor. Her şeyi haber alıyorlar. Avrupa’daki istihbarat sistematiği de NATO’nun kurduğu sistematik. Biliyorlar. Türkiye için de ‘NATO üyesi ama Rus gazı alıyor’ diyorlar. Ama Türkiye’nin de durumunu hesaplamışlardır. Hem 200 Boeing alacaksınız, F-16 alacaksınız, Amerikan gazı alacaksınız vs. bu biraz zor bir durum. IMF’nin sistematiği içinde borç alacaksınız. İngiltere’nin de durumu kötü mesela ciddi bir yatırım yapıldı. Göç protestoları da var. Topu Avrupa’ya attılar. Avrupa böyle devam edemez. Hem göç hem enerji konuları var. Teknoloji konusunda hem Amerika’nın hem Çin’in çok daha gerisindeler. O halde kendileri bu olayı bitirecek.”
Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала