Serhat Ayan, Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu’na ‘denizi içme suyuna çevirmek’ konusundaki görüşlerini ve su krizi hakkındaki değerlendirmelerini sordu.
Bunun çok maliyetli olacağını belirten Kadıoğlu, şöyle cevap verdi:
“Biz böyle kısa ve gösterişli çözünmeleri çok seviyoruz. Bildiğiniz gibi biz suyun yüzde 75'ini tarımda kullanıyoruz. Tarımda yüzde 10 tasarruf yapabilirsek bütün kentlerin suyunu karşılamış olacağız. Deniz suyunu içme suyuna çeviren birkaç zengin küçük nüfuslu ülke var. Katar, İsrail gibi ama bunlar çok küçük nüfuslara sahip ve enerji dertleri yok. Birinin nükleer santrali var, ötekinin de petrol kuyusu yan tarafta. Bu çok maliyetli bir şey. Yani bir metreküp su için 4 kilowatt elektrik gerekiyor. Çünkü deniz suyunu arıttığınız zaman içinde mineral olmuyor. Yani o suyu pat diye içemiyorsun. Suyu bu şekilde nasıl denizden karşılayacaksın? Bunun için dev kompleksler kurmak gerekiyor.”
‘Melen’den su getirip yol yıkıyoruz, suyu da bakkaldan alıyoruz’
“Biz 200 kilometre Melen'den su getiriyoruz ama onu içmiyoruz bile. Araba ve yol yıkıyoruz, içme suyunu da bakkaldan marketten alıyoruz. Yani o kadar masraf yapsak, deniz suyunu arıtsak yine onu içmeyeceğiz. Yine onu kullanma suyu olarak kullanacağız. Orada çıkan bir tuzlu su var. Tuzu arıtıyorsun, o tuzu ne yapacaksın, nereye dökeceksin? Bu tamamen kimyasal bir yük.”
‘Enerji fakiri bir ülkeyiz’
“Biz elimizdeki suyu doğru kullanmayı niye denemiyoruz? Niye suyu böyle vahşi sulamayla harcıyoruz? Yağmur yağmazken neden yolları yıkıyor belediyeler? Yağmur suyunu niye kanalizasyona veriyoruz? Yani böyle dünyanın suyla ilgili yaptığı akılcı şeyleri bir kenara atıyoruz. Dünyada uygulanmayan ya da çok böyle tek tük, özel durumu olan yerlerdeki uygulamaları kurtarıcı diye alıyoruz. Denizlerdeki suyu nasıl arıtacaksın, o enerjiyi nereden bulacaksın? Bütün şebekelerde kaçaklar var onu engellemiyorsun, 1 lira harcamak yerine 100 lira harcamaya kalkıyorsun. Biz enerji fakiri bir ülkeyiz. Türkiye'nin açığının büyük kısmı da bu enerjiden kaynaklanıyor.”
‘Türkiye için plan yapılmalı’
“İstanbul kaç milyon insan taşır? Bunun yolları, havası, suyu ne kadar kadar kaldırır? Sonsuza kadar büyütmeye çalışıyoruz şehirleri. Ondan sonra da ne yol yetiyor, ne hava temiz kalmıyor, sular bitiyor. Ama biz hala onları taşımayla, bir yerlerde taşıma suyla şehir döndürmeye çalışıyoruz. Sıcaklıkla beraber su kayıpları da artacak. Buna göre Türkiye için plan yapmamız lazım.”