‘İşgal hazırlığı görünmüyor ama ABD, Venezüella’yı vurabilir’
Gazeteci Çağlar Tekin'e göre ABD'nin Venezüella'yı sıkıştırmasının temel sebebi jeopolitik. Venezüella petrolünün ve nikel kaynaklarının önemli bir rol oynadığını belirten Tekin, diğer yandan ABD'nin Latin Amerika'da hegemonya kurma amacının da bu gerilimde önemli bir etmen olduğunu vurguladı.
Sitede okuABD Başkanı Donald Trump, Venezüella'dan ayrılan uyuşturucu yükü olduğunu iddia ettiği bir bottaki 3 kişiyi uluslararası sularda öldürdüklerini duyurdu.
Trump, ABD merkezli Truth Social hesabından yaptığı, ABD güçlerinin Venezüella'dan yola çıkan bir botu vurmasına ilişkin paylaşımda şu bilgileri verdi:
"Bu sabah, emrim üzerine ABD Askeri Kuvvetleri, SOUTHCOM (ABD Güney Komutanlığı) sorumluluk alanında, olağanüstü şiddet yanlısı olduğu tespit edilmiş uyuşturucu kaçakçılığı kartelleri ve narko-teröristlere karşı ikinci bir kinetik vuruş gerçekleştirdi."
Venezüella'dan gelen "narko-teröristlerin" uluslararası sularda uyuşturucu taşırken ABD'ye doğru ilerlediği sırada "3 erkek teröristin" öldürüldüğünü iddia eden Trump, uyuşturucu kaçakçılığı kartellerinin ABD ulusal güvenliği, dış politikası ve hayati önem taşıyan ABD çıkarları için tehdit oluşturduğunun altını çizerek, "Uyarı: Amerikalıları öldürebilecek uyuşturucu taşırsanız, sizi avlarız." ifadesine yer verdi.
ABD Başkanı Donald Trump, daha önce imzaladığı kararnameyle Latin Amerika kökenli uyuşturucu kartelleriyle yerinde mücadele iddiasıyla ordunun daha fazla ve etkin kullanılması talimatını vermişti.
ABD hükümeti, 8 Ağustos'ta Venezüella Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun tutuklanması veya mahkum edilmesine ilişkin bilgi sağlanması karşılığında daha önce 25 milyon dolar olan ödülü 50 milyon dolara yükselttiğini duyurmuştu.
Maduro’nun 10 yılı aşkın süredir ABD’ye uyuşturucu kaçakçılığından sorumlu "Cartel de los Soles"in liderliğini yaptığı öne sürülürken, ABD Hazine Bakanlığı, 25 Temmuz’da "Cartel de los Soles"i "Özel Olarak Belirlenmiş Küresel Terörist" şeklinde tanımlamıştı.
Trump'ın talimatıyla Karayipler bölgesine, Venezüella açıklarına gönderilen bir denizaltı ile 7 savaş gemisinden oluşan deniz grubunun yola çıktığı bildirilmiş, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth de, ABD ordusunun Venezüella'da rejim değişikliği operasyonuna hazır olduğunu söylemişti.
Ancak Venezüella hükümetinin kartellerle bağı olduğuna dair hiçbir delil olmadığı biliniyor. Meksika ve Kolombiya hükümetleri, ABD'nin iddialarını yalanlarken, Venezüella yönetimi de batırılan teknelerin balıkçılara ait olduğunu söyledi.
ABD'nin Karayipler'e askeri yığınağını, saldırılarını ve Trump'ın Venezüella tehditlerini, gazeteci Çağlar Tekin'le konuştuk.
‘İşgal hazırlığı görünmüyor ama ABD, Venezüella’yı vurabilir’
Çağlar Tekin’e göre ABD’nin Karayipler’e yaptığı askeri yığınak bir işgali işaret edecek kadar büyük değil ancak Venezüella devletine ait yapıların havadan ve denizden vurulması riski mevcut:
“Konu işgal meselesi ile işgal çok söz konusu olabilecekmiş gibi durmuyor. ABD ordusunun bu yönde bir hazırlığı görünmüyor. ABD’nin Karayipler’e gönderdiği deniz gücünde çok sınırlı sayıda asker var. İki bin-iki bin beş yüz civarında deniz piyadesi var. Bir ülkenin işgali için böyle rakamlar gerçekçi değil. Fakat ABD, kimi noktalara hava saldırıları düzenleyerek, Venezüella içerisinde hoşnutsuzluk yaratmaya çalışabilir. ABD’nin böyle bir hava gücü var. Venezüella içinde zaten hali hazırda Maduro’ya karşı çıkan, sırtını ABD’ye yaslamış bir muhalif öbek var. Bunların harekete geçmesi için çalışabilirler. Ama bütün bir işgal için hazırlık olduğunu söyleyemeyiz.”
‘Güneşler Karteli meselesinde Meksika devleti, bu kartele ilişkin ellerinde çok fazla veri olduğunu ancak bu verilerin hiçbirinin Maduro’ya veya Venezüella yönetimine dayanmadığını söylüyor’
Dünyadaki 1.2 trilyon dolarlık uyuşturucu ticaretinde ABD’nin en büyük pazar, Kolombiya’nın en büyük üretici ve Meksika’nın en büyük transit merkez olduğunu dile getiren Çağlar Tekin, Venezüella hükümetinin ve hükümet yetkililerinin karteller ile iltisaklı olduğuna dair hiçbir delil bulunmadığının altını çizdi:
“Venezüella devletine ‘kartel’ yakıştırması yapılması, ABD’nin Venezüella’ya diş bilemesine ilişkin bir gerekçe. Verilere bakabiliriz. Uyuşturucu gündeme geliyor. Dünyada uyuşturucunun ana üretim merkezi, en azından Latin Amerika’da, Kolombiya. ABD’nin iddialarına bakarsak, Venezüella’ya ilişkin en keskin verilerde bu ülkede 20 milyar dolarlık bir uyuşturucu ticareti gerçekleştiği söyleniyor. Toplam uyuşturucu ticareti meblağı 1.2 trilyon olarak düşünülüyor. Bu gerçekçi rakamlarla elde edilen veri. 1.2 trilyon doların yanında 20 milyar dolar devede kulak gibi. Çünkü dünyada uyuşturucunun ana üretim merkezi Kolombiya. Neredeyse tamamı Kolombiya’da üretiliyor. Uyuşturucu çetelerinin en büyük kârı sağladığı ikinci ülke Meksika. Uyuşturucu sevkiyatıyla bu parayı kazanıyorlar. Ana pazarları ABD. Bu 1.2 trilyon dolarlık uyuşturucunun en çok satıldığı ülke ABD. Avrupa ve Asya’ya transfer olsa da ana nokta ABD. Bu ticareti ağırlıklı olarak yapanlar Meksika kartelleri. Meksika ve Kolombiya devlet başkanlarının açıklamalarına bakabiliriz. Güneşler Karteli meselesinde Meksika devleti, bu kartele ilişkin ellerinde çok fazla veri olduğunu ancak bu verilerin hiçbirinin Maduro’ya veya Venezüella yönetimine dayanmadığını söylüyorlar. Yani Venezüella yönetimiyle kartel arasında ilişki olduğuna dair delil olmadığını Meksika ve Kolombiya devlet başkanları söylüyor. Uyuşturucu üretim tarihine bakarsak ana sürükleyici güç ABD. ABD tabii ki bunun üretimini doğrudan yapmıyor. Ama NATO’nun, ABD’nin kontrol ettiği kontrgerilla çetelerinin ve orduların finansmanı için uyuşturucu kullanıldı, kullanılıyor. Ana pazarın ABD olması da bu açıdan önemli. Şu anda Meksika kartellerinin sıkıntıya girdiği doğru. Niye sıkıntıya girmiş durumdalar? Trump’ın seçimlerdeki ana vaatlerinden birisi ABD-Meksika sınırını kapatıp hem göçmen akışını hem uyuşturucu ticaretini durdurmaktı. 2026 yılında ara seçimler olacak. Trump’ın burada kendi seçmen tabanına bir işaret vermesi çok anlaşılır.”
‘Maduro, ABD’nin isteklerini çok da sıcak karşılamadı’
Venezüella'nın 300 milyar varili aşkın petrol rezerviyle önemli bir stratejik rezerve sahip olduğunun altını çizen Çağlar Tekin, ABD'nin ambargolarının ters teptiğini ve Çin'in ucuz petrol alarak sanayide ABD'yi geçtiğini belirtti. Tekin'e göre ABD, Venezüella'da siyasi kontrolü kazanmaya çalışarak aynı zamanda küresel jeopolitikteki konumunu güçlendirmeyi hedefliyor:
“Venezüella için ikinci bir başlık da petrol. Venezüella, dünyanın en büyük petrol rezervlerinden birisine sahip. 300 milyar varilden fazla petrole sahip oldukları saptanmış durumda. Ayrıca Venezüella’da muazzam bir nikel rezervi var. Nikel, güneş paneli, elektrikli araç vs. için çok önemli bir element. ‘Nikel var, petrol var diye bir ülkeyi ABD işgal eder mi’ diye sorulabilir. Daha çok kısa süre önce Bolivya’da yapılan darbe için Elon Musk’ın açıklamasını hatırlayalım. ‘Bizim Lityum’a ihtiyacımız var. Darbe yapılmazsa solcular bunu bize vermiyor’ demişti Elon Musk. Hatta ‘Darbe ise darbeyi de biz yaparız’ dedi. Elon Musk gerçekten de bunu Twitter’da bu şekilde yazdı. Latin Amerika’da petrol ve nadir elementleri önemsiyorlar. Öte yandan ABD, Venezüella’da petrolün üretimine izin veriyor. Chevron’un lisansını Trump 6 ay daha uzattı. Buna paralel bir biçimde Steve Witkoff, Caracas’ta Maduro ile görüştü. Bu görüşmenin nasıl gerçekleştiğine ilişkin tarafların yaptığı açıklamalar pek net değildi. Bugün anlıyoruz ki görüşme pek iyi geçmedi ve Maduro, ABD’nin isteklerini çok da sıcak karşılamadı. Venezüella’da muhaliflerin seçimi boykot ederek seçimi boşa düşürmeye çalıştığı bir atmosfer yaşadık Witkoff görüşmesi döneminde. Aynı zamanda ABD, Venezüella’nın petrol satışına ilişkin boykot yapma hazırlığına girişti ancak bir yasak koymadı. Fakat Venezüella’dan petrol alan her ülkeye ek %25 gümrük vergisi getirdi. Venezüella petrolü nereye gidiyor? Ağırlıklı olarak Çin’e gidiyor. ABD’nin ambargolar politikası aslında ABD’ye ters tepen bir yere geldi. Gerek Rusya’ya, gerek İran’a, gerek Venezüella’ya uyguladıkları ambargo sonucunda bu ülkeler ambargoya rağmen ithalat yapabilecek ülkelere yöneldiler ve bunun başında Çin geliyor. Çin’e de piyasanın çok altında bir fiyatla petrol satışı yapıyorlar. Dünyanın en büyük petrol tüketicisi olan Çin, maliyetlerini düşürmüş oluyor. Bu, ABD ve AB’deki sanayinin ciddi anlamda darbe yemesine sebep oluyor. Ben bu meseleyi pazarlık masası öncesi Venezüella’yı köşeye sıkıştırma planı olarak görüyorum. Trump gümrük vergilerinde de bunu yaptı, pazarlık kozu haline getirdi. Venezüella da bu pazarlığın bir ucuna yerleştirildi. ABD, Latin Amerika’daki petrolün kontrolü için Venezüella’yı sıkıştıracak. Özellikle Çin, İran, İtalya ve Fransa’ya petrol gidiyor buradan. Bunun durdurulmasını isteyip arka bahçe olarak kontrol etmeye niyetlenecek Venezüella petrolünü.”
‘Venezüella halkı Maduro’yu çok sevmese de ABD’ye karşı birleşecektir’
ABD'nin Venezüella petrolünden ekonomik gelir elde etmekten ziyade Latin Amerika'yı arka bahçesine çevirmek için bu doğal kaynak üzerinde hegemonya kurmak istediğini ifade eden Çağlar Tekin, öte yandan ABD'nin bugüne kadar Venezüella darbe girişimlerinin başarısız olduğunu ve Venezüella halkının yurtsever olduğunu belirtti:
“Venezüella petrolü hakkında bilinenlerden birisi, Venezüella petrolünün ağır olması. Yani rafine edilme süreci daha çetrefilli ve yüksek maliyetli. Haliyle petrol fiyatlarını geriye çekebilmek için Venezüella çok uygun bir ülke midir? Bunu bilmiyorum. Politik açıdan bakarsak, ABD, Latin Amerika’nın tamamına arka bahçe olarak bakıyor. Bu sebeple Venezüella’da darbe, rejim değişikliği vs. arzulayabilir. ABD’nin bu konularda ahlaki normları olmadığını biliyoruz. Doğrudan askeri müdahalenin yani işgalin güçlü bir seçenek olmadığını düşünürsek, ABD orada muhalifleri destekleyebilir. Suriye’de gördüğümüzün benzeri bir durum denenebilir. Fakat bu noktada da şu var: Venezüella sınırlarında Kolombiya, ABD açısından çok kullanışlıydı. Artık öyle bir Kolombiya yok. Şu anda Kolombiya tarihinin ilk solcu devlet başkanı koltukta ve ABD’ye soğuk bakıyor. Brezilya’nın da böyle bir şeye sıcak bakacağını düşünmek için elimizde gerekçe yok.
Venezüella halkı yurtsever bir halktır. Birçok Venezüellalı Maduro’dan rahatsız ancak olası ABD müdahalelerine karşı bilinçliler ve karşılar. İran’da da herkes rejimden memnun değil. Ama İsrail saldırdığında İranlı muhalifler dahi devletin yanında olmak zorunda hissetti. İnsanlar Suriye, Libya örneklerinden ders aldı. O anlamda ben Venezüella halkının dirençsiz bir biçimde bu tür oyunlara düşeceğini pek sanmıyorum. ABD-Venezüella ilişkileri, 1998’de Chavez iktidara geldiğinde bozuldu. İlki 1999’da olmak üzere ABD birçok defa Venezüella’da darbe girişiminde bulundu. 2013’te Chavez öldükten sonra Maduro başa geçti. Maduro beceriksiz bir adam. ABD’nin ablukası ve Maduro’nun beceriksiz politikaları sonucunda korkunç bir iktisadi çöküş yaşandı. Yüzde 3 bin 500 enflasyon oranı görüldü. Şimdi yüzde 200’ün altına düştü. Tüm bunlara baktığımızda Venezüella’da hiçbir darbe girişimini beceremediler. Birçok defa deneyip başarısız oldular. Denemekten vazgeçerler mi? Geçmeyecekler. Bir dönüşüm kısmen yarattılar. Bolivya’da sol hükümeti darbeyle devirdiler. Kıtada birçok ülkede bunu yaptılar. Venezüella’nın petrol gelirinden kaynaklı olarak Chavez döneminde kıtadaki sol iktidarları finansal olarak destekleme misyonu vardı. Bu niteliğini yitirdi ama uluslararası desteği var. ABD, BMGK’da karar çıkartmak istese Rusya ve Çin bunu veto eder.
Buradan bakarsak BM kartı şansı çok yok. Kıta ülkelerinin de sahip çıktığı bir Venezüella var. Meksika ve Kolombiya başkanları, Venezüella devletinin suçlu olmadığını belirttiler. Steve Witkoff mayıs ayında gitti, ilişkiler düzeliyor gibiydi, Caracas’taki görüşme kötü geçince muhalifler seçimi boykot etti. Sonra ABD gemileri Karayipler’e yanaştı, kuşatma altına aldı. Küba’yı da suçluyor ABD uyuşturucu ticaretiyle ilgili. Latin Amerika’da kimseyi Küba’nın uyuşturucu ticareti yaptığına ikna edemezsiniz. Küba, uyuşturucu ve fuhuş merkeziydi. Devrimden sonra bıçak gibi kesildi bunlar. Hepsini ülkeden kovdular. Uyuşturucu tacirleri gitti Miami’ye yerleşti. Uyuşturucu trafiği Miami’de dönmeye başladı. Venezüella’da da uyuşturucu kaçakçıları varsa ya planörlerle Karayip adalarına indirip teknelerle ABD’ye sokacaklar, ya da doğrudan tekneyle ABD’ye gidecekler. ABD burada önce kendi sınır güvenliğini sağlasın, rüşvet ağını durdursun sonra kartellerle hesaplaşmaya başlasın. Kolombiya’da gerçekten tarihte ilk defa solcu başkan var. Meksika’da solcu başkan var. Brezilya’da solcu başkan var. Ama burayı derleyip toparlayacak siyasi önderlik yok. Chavez bunu yapıyordu ama Maduro bu kapasitede birisi değil. Öyle bir çapı yok.”