Kurultay davası esastan reddedilmesi gereken bir dava olmasına rağmen ertelendi. 24 Ekim’de reddedilme, tekrar erteleme, çağrı heyeti çıkarılması ya da mutlak butlan kararı gibi ihtimaller hâlâ masada. İstanbul İl Kongremize kayyum atanması, polis baskını ve Ankara 3. Asliye Mahkemesi’nin talebi reddetmesi Türkiye’deki hukuk karmaşasının açık göstergesi.
Bu süreç ülkenin hukuk güvenilirliğini ve ekonomisini derinden sarsıyor, rezervler eriyor, dava kararının ardından borsada yüzde 4’lük yükseliş yaşandı. Amaç CHP’yi iç kavgaya sürükleyip suni gündemlerle gerçek sorunları perdelemek.
Halk açlık sınırının altında yaşıyor, emeklilerin, gençlerin durumu ortada, Akbelen’de ağaç kıyımı sürüyor. Anketler halkın yüzde 75’inin bu süreci siyasi gördüğünü ortaya koyuyor. Kararsızlar dağıtıldığında CHP yüzde 40’ın üzerinde birinci parti, olası bir seçimde Ekrem İmamoğlu yüzde 55’in üzerinde oy alıyor. Eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun güvenli liman söylemi kayyum ya da çağrı heyetiyle değil, parti içi mekanizmaların işlemesiyle mümkündür. CHP delegesi özgür iradesiyle gizli oy kullanır, kimsenin hükmü altında değildir. Mahkemenin tüm listeleri istemesi süreci uzatma çabasıdır. Tüm baskılara rağmen CHP bu süreçten güçlenerek çıkacaktır.