Orta Vadeli Program’da 2025 için öngörülen yüzde 17,5 enflasyon hedefi daha şimdiden yüzde 28,5’e revize edildi. Bu da yılın yüzde 30’lara yakın bir enflasyonla kapanacağını gösteriyor. Böyle bir tabloda ocak ayında SSK ve Bağ-Kur’lu olanlar yüzde 10,14, memur ve memur emeklileri yüzde 16,44 enflasyon farkı alacak. En düşük emekli aylığı ise 16 bin 881 liradan 18 bin 592 liraya çıkacak. Ancak bu bir zam değil, kanundan doğan enflasyon farkı hakkıdır. Taban aylık uygulamasını şu anda kaldırmaları mümkün değil çünkü emeklilerin büyük çoğunluğu bu rakamı alıyor. Orta Vadeli Plan’da 2026–2028 dönemi için ‘mali sürdürülebilirlik’ vurgusu var. Bu kavram, vatandaş için daha çok kemer sıkmak ve emeklinin beklediği artışların ötelenmesi anlamına geliyor. Yani önümüzdeki yıllar daha da zorlu olacak.
TES doğru düzenlenirse vatandaşın lehine olabilir ama işçiden ve işverenden yüzde 3 kesinti yapılması gerçekçi değil. İlk etapta sıfır buçuk ya da yüzde 1 oranlarıyla başlanabilir, aksi halde işveren de işçi de bu yükü taşıyamaz. En önemlisi, kıdem tazminatı bu sistemin içine çekilmemeli. Kıdem tazminatı işçinin kırmızı çizgisidir ve yılların birikimidir. Ayrıca fonların siyasi amaçlarla kullanılması, işsizlik fonunda olduğu gibi farklı alanlara aktarılması vatandaşın güvenini tamamen sarsar. Eğer TES, Merkez Bankası ve banka sandıkları gibi doğru fon yönetimiyle işletilirse emeklilikte ek bir gelir sağlayabilir ama aksi halde büyük mağduriyet yaratır.