‘ABD’nin Körfez için güvenlik garantisi İsrail’i kapsamıyor. İktidarları kendi halkına karşı korumayı içeren bir güvenlik garantisi bu’
“İsrail’in Doha’ya yaptığı saldırıyı, diplomasinin 11 Eylül’ü olarak değerlendiriyorum. Diplomasi tarihinde hiç böyle bir şey görmedik. Masadaki taraflardan birisi, müzakere yaptığı tarafı ortadan kaldırmaya yönelik harekete girişiyor. Dünyanın hiçbir yerinde görülmüş bir olay değil. Doha’da 2020 yılında ABD, Taliban ile masaya oturduğunda, karşısındaki adamların başında milyonlarca dolar ödül vardı. Ama ABD tutup da bunu bahane edip masadaki insanları öldürmedi. ABD bile bu noktada diplomasiye riayet ederken İsrail de diplomatik heyeti hedef aldı, arabuluculuk yapan Katar’ı küçük düşürdü ve diplomasiyi katletti. Tom Barrack’ın bir beyanı var. ‘İsrail için Sykes-Picott’un anlamı yok dolayısıyla İsrail her istediği yere gider’ diyor. ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye özel temsilcisi bunu söylerse gerisini siz düşünün. ‘O anlaşmayı biz takmayız’ derlerse o zaman biz de ‘Sykes-Picott topraklarımı hedef alıyor, ben de Misak-ı Milli’yi devreye sokarız’ deriz. Tüm bunlar bölgeyi yatıştırmak yerine bölgedeki aktörleri provoke edici söylemler.
Barrack’ın açıklaması İsrail’i korumaktan da öte başka bir amaca sahip; bölgeyi provoke ederek Sykes-Picott’a karşı kendi haritalarını ortaya koymak istiyorlar. Haritayı yeniden çizmek istiyorlar. Peki bunun jeopolitik yansıması nedir? ABD ile İsrail birlikte hareket ediyor. İsrail kendi hedefleri için uğraşırken ABD’nin hedefi daha büyük. ABD, Rusya ve Çin’i Ortadoğu’dan uzaklaştırmak için yapıyor bunları. Daha düne kadar Çin, Ortadoğu’da yükselişteydi. Suudi Arabistan ile İran’ı bir araya getirdi. Husiler meselesi çözülmek üzereydi. 14 Filistinli örgüt Pekin’e gitti. Yani Çin, Ortadoğu’nun parlayan yıldızıydı. ABD bu olaylarla Ortadoğu’yu şiddet sarmalına soktu ve Çin’i uzakta tutuyor. Bana göre İsrail değil, ABD vuruyor. Körfez için ABD güvenlik şemsiyesi işe yaramıyor mu? Yarıyor. ABD’nin güvenlik şemsiyesi ‘sizi kimse vurmayacak’ anlamına gelmiyor. ‘Her şeye rağmen tahtta ve iktidarda kalacaksınız’ anlamına geliyor. Yani İsrail vursa dahi her zaman tahtlarında oturacaklar.
Trump, Kral Selman’a ne dedi Suudi Arabistan’da? ‘Biz olmasak tahtta oturamazsınız’ dedi. Bu önemli bir şey. Kimilerine göre 5 trilyon dolar parayı neyin karşılığında topladı Trump? Güvenliğin karşılığında. Amerika kime karşı güvenlik sağlıyor? İsrail’e karşı değil. Bu yönetimlerin halklarına karşı güvenlik sağlıyor. Ortadoğu’da Körfez’de halklarla yönetimler arasında Amerika var. ABD olmasın mesela bakın Arap Baharı’nda Mısır’da, Libya’da, Tunus’ta olanları gördük. Aynısı Körfez’de de olur. Bu güvenliği iktidarlar için sağlıyor ABD. İsrail gelip vurur. Bahreyn, BAE protesto ediyormuş. İbrahim Anlaşmaları’ndan çekilin, biz de samimi olduğunuza inanalım. Katar ‘barış görüşmelerini askıya alıyorum’ dedi, doğru yaptı. Ama aynı Katar BM’ye başvurmadı, Güvenlik Konseyi’ni çağırmadı, BM 51. Maddeyi kullanıp meşru müdafaa uygulamadı.
Orada devletler olduğu zannediliyor ancak masa başında harita üzerinde Sykes-Picott ile yaratılmış devletçikler bunlar. ABD ile İngiltere’nin ağzına bakan, onların himayesindeki devletler bunlar. 1. Dünya Savaşı sonrası Ortadoğu’nun nasıl şekillendiğine bakarsak bunu görebiliriz. İsrail bu büyük tezgahı tek başına yapabilecek bir ülke değil. ABD bunu İsrail üzerinden yapıyor. Trump da bunu ifşa etti. Biden rengini belli etmiyordu. Trump açıkça ‘İran hava sahası bizim, Tahran’ı boşaltın’ dedi. Adam sahip çıktı. Sonra Gazze’ye plan getirdi. İsrail’den daha hevesli bir Gazze uygulayıcısı oldu. Netanyahu bu Gazze’nin boşaltılmasıyla ilgili planı Beyaz Saray’da duyduğunda şaşkınlıktan küçük dilini yuttuğu söyleniyor. Çünkü onda öyle bir cesaret yoktu. Batı Şeria için ne dediler? İsrail ilhak ederse egemenliğini tanıyacağını söylediler.”
‘Trump alındı’
‘ŞİÖ tarihi bir misyon üstlendi’
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Çin ziyareti, sıradan bir habermiş gibi görüldü medyada. Halbuki Tianjin zirvesi çok tarihi bir zirveydi. Alınan kararlar tarihiydi. Şanghay İşbirliği Örgütü ilk defa bölgesel bir örgüt olmanın ötesinde, yeni bir dünyanın kuruluşunda görev alacak misyon sahibi bir yapı olarak önümüze çıktı. Yeni dünya çağrısında bulunuldu. Çok kutupluluk üzerinden yeni bir dünyanın yükseldiğini hep konuşuyorduk. Bu BRICS ile olacak gibi görünüyordu ancak dönüp dolaştı ŞİÖ’ye geldi bu. ŞİÖ, tarihi bir misyon üstlendi. Yeni bir dünya çağrısı yapılıyor. Sonuç bildirisi adeta bir manifesto niteliğinde. Şanghay İşbirliği Örgütü’ne coğrafya tanımı yapıldı. Avrasya ilk defa örgütün bildirisinde yer aldı. Büyük Avraya Ortaklığı adı altında yeni bir ortaklık türü ortaya konuldu. Ukrayna ve Ortadoğu’ya barış çağrısında bulunuldu. Daha önemlisi ise çok kutupluluk esasında adil, eşitlik ve demokratik kurumların güçlendirilmesi çağrısında bulunuldu. Şi Çinping ilk defa Batı’nın anladığı anlamda demokrasinin güçlendirilmesini söyledi. Çinliler normalde kendi demokrasi kavramlarının farklı olduğunu söylerdi fakat Batı kendi demokrasisine sahip çıkmadığı için Çin, bu değere sahip çıkma kararı aldı. Birleşmiş Milletler, ABD’nin çocuğudur. Bu zirvede Çin sahip çıktı. ‘Güçlendirilmiş, reforme edilmiş bir BM’ vurgusu yapıldı. Çin’i 20 yıl BM’ye almadılar.
Çin şimdi intikam almaya çalışmıyor. Mevcut BM’yi güçlendirmek istiyor. Şi Çinping öte yandan küreselliğin temelinde güçlü bir BM, uluslararası hukuk, kurallar ve çok kutupluluk olması gerektiğini söyledi. Küresel meseleleri yönetecek bir mekanizmanın eksikliğine değindi. Çin, BM ortadan kaldırılırsa diplomatik bir anarşinin başlayabileceği uyarısında bulunuyor. Çin, ‘Güvenlik Konseyi devam etsin, daimi üyelikle veto hakkım olsun’ demiyor. ‘Zayıf-güçlü, küçük-büyük her devletin eşit bir şekilde temsil edildiği, egemen eşitlik prensibi’ olsun diyor. Çin’in tarihsel bir bakış açısı vardır. Çin, Vestfalya’yı kabul etmiyor. Bunun yerine Çin, hiyerarşik devletler sistemini kabul ediyordu. Yani ulus devletlerin egemen eşitliği yerine tepede Çin’in olduğu, altında başka devletlerin bulunduğu bir piramiti kabul ediyordu.
Ancak bugün Çin diyor ki her egemen devlet eşittir, BM’de eşit temsil hakkı vardır diyor. Bu anlattıklarımın hepsi, ABD’nin tepesinde oturduğu sistemin altını oyuyor. O yüzden Rusya, Çin ve Küresel Güney önemli. Küresel Güney artık ayağa kalktı. ŞİÖ, hem Kuşak ve Yol’dan, hem yeni dünyadan hem de Küresel Güney’den sorumlu bir yapı. Ben yirmi beş yıldır ŞİÖ’yü takip ediyorum. Uluslararası örgütler olağan olarak toplanırlar, önceki yılın muhasebesini yaparlar, gelecek yılın yol haritasını hazırlarlar. NATO dahil böyledir. Ancak ŞİÖ’nün bu seneki zirvesi böyle olmadı. Bambaşka bir şey yapıldı. ŞİÖ, yeni bir dünyayı kurmak için görevlendirilmiş bir yapı olarak öne çıktı. ŞİÖ’nün yeni bir misyonu var. Gözlemci ve Diyalog ortaklıklarını ortadan kaldırıp birleştirdiler. Adı ŞİÖ Ortaklığı oldu. Kafa karışıklığı oluyordu önceden.”