‘Çin Ukrayna’da garantör olurs Trump Nobel Barış Ödülü alamaz’
‘Trump koridoru, CIA taşeronu bir şirkete kiralanacak ve oraya paralı askerlerle özel birlikler gelecek’
“Tabii işin bir de Çin cephesi var. Çin’in bu gelişmelere yönelik tavrı ne olacak? Çin, diğer ülkelere benzemez. Algısı, dünya görüşü, kendine bakışı bambaşka. Çin zaman zaman sessiz kalır ama o sessizlik de bir eylemdir. Onun çok farkı yansımalarını görüyoruz. Çin, kendisini de bir dünya olarak adlandırır. Bu dünyanın merkezinde merkezi devlet yapısı var. Kendisini ayrı bir dünya içinde konumlandırır. Bu dünya ‘Çin dünyasıdır’ ve öncelik oraya verilir. Şu anda Şi Çinping ve onun Çin’i zaten Putin’le ve Rusya’yla stratejik ortak. Bu ortaklığın adı ‘Büyük Avrasya Ortalığı’. Trump için bugün Pasifik stratejisi ikincil öneme düştü. Çin’le nispeten uzlaşmaya doğru gidiyor. Eskisi kadar Çin’e yüklenmiyor. Başka bir gündemi var: Trump, Avrasya coğrafyasına girmek istiyor. Azerbaycan-Ermenistan barış bildirisi bunu sağladı. Zengezur’a ‘Trump Koridoru’ adı verildi. Bu tamamen Ermenistan’ın kurgusu hatta kumpasıdır. Ermenistan öyle bir hamle yaptı ki... Zengezur’un kontrolünü Türkiye ve Azerbaycan’a bırakmamak için burayı ABD’ye verdi. ABD’yi de bu bölgeye getirerek Rusya’nın gelecekteki baskısını öteleyebileceğini düşündü. En uyanık, en kazançlı çıkan Paşinyan oldu. Paşinyan bu ticari koridoru ‘Bana yar olmuyorsa Türkiye ve Azerbaycan’a da yar olmasın’ diyerek ABD’ye bıraktı. Orayı 99 yılığına CIA taşeronu bir şirkete kiralarlar. Güvenliğini de Blackwater gibi CIA iltisaklı paralı asker firmaları sağlar. Ermenistan burada kazanan taraftır.
Burada bir barış yok. Gelecek şirket CIA. Onlar buraya özel birlikler de getirecek. O koridorda özgürce ticaret yapabileceğini düşünen yanılıyor. Hemen yanı başında Orta Koridor var. Bu barışı Amerika kontrol ediyor. Dün Rusya’nın kontrolüne kızanlar vardı şimdi ‘barış’ diyorlar. Ama şimdi de ABD’nin kontrolüne geçti. Altı ay önce olsa Aliyev böyle bir anlaşma imzalar mıydı? Rusya ile son dönemde bir gerginlik var. Bunun da etkisi olduğunu düşünüyorum. Rusya ile ilişkileri çok sıkıydı. Aliyev’in Putin’le şahsi dostluğu vardı. ABD’nin gelmesine izin vermezlerdi. Ermenistan Türkiye ve Azerbaycan’ı çok fena tuzağa düşürdü. Koridoru doğruca ABD’ye verdi. Amerika’yı bu işe razı eden Ermeni diasporası ve lobisidir. Dolaylı olarak Ermenilerin kontrolünde olacak. Yarın bu birliklerin, şirketlerin Karabağ sorununu alevlendirmeyeceğinin garantisi var mı? Veya Ermenistan’a avantaj sağlamak için adımlar atarlar mı? Bir başka krizde Azerbaycan’ın Ermenistan’a müdahale etmesini engellemek için ABD neler yapar?”
‘ABD, Pasifik yerine Orta Asya’ya yönelecek’
‘Trump, Hindistan’ı Rusya ile ilişkileri sebebiyle cezalandırıyor’
“Tüm bunlar yaşanırken Donald Trump, Hindistan’a yüzde 25 gümrük vergisi getirdi. Gerekçe ne? Amerikalı üreticilerin zorlanması gerekçesini beklerken, ‘Ukrayna’da bize değil, Rusya’ya destek verdin. Rusya’dan petrol ve silah alıyorsun’ dediler. Yani Hindistan’a yapılan tüm suçlamalar Rusya ile olan ilişkileri sebebiyle. Hindistan Başbakanı ve Dışişleri Bakanı, parlamentoda saatlerce konuştu ve ateş püskürdü. Hintli Dışişleri Bakanı, ABD’yi çok sert şekilde suçladı. Ondan sonra Çin’le yanaşma süreci başladı. Zaten Modi ile Şi arasında liderler diplomasisi vardı. ABD basını çok sert girdi olaya. ‘Saçma sapan politikalarınız yüzünden dostumuz Hindistan, Çin’e yanaştı’ dediler. Tarifeden para kazanma derdiyle yapmadı bunu. Hindistan’ı, Rusya konusunda cezalandırıyorlar. Bir tarafta ‘Putin değerli dostum’ diyor Alaska’da. Diğer taraftan Rusya’nın altını oymak için Hindistan üzerinde baskı oluşturuyor. Hindistan ile olan olay kan davası. Trump çok kindar bir adam. Hindistan’a kin gütmesinin nedeni şu: QUAD’ın oluşumunda Hindistan başroldeydi. ABD, Japonya’dan gördüğü biatı Hindistan’dan göremedi. Hindistan, ‘Bana Çin açısından bakma, ben bağımsız bir devletim. Çin’e karşı bir aparat olarak beni görme’ dedi ve QUAD ile bağı kesti. Üstüne Modi, 2047’de güçlü bir Hindu devleti, Hindu milliyetçisi bir devlet olacak ve Hint Okyanusu’nu kontrol edecek dedi. Hindu milliyetçiliğinin yükselişiyle desteklenen bu söylem Biden’ı da rahatsız etti.
Biden, ara formül bulunacağını düşündü. Trump bunu kabul etmiyor. Tabii her işte bir hayır vardır. Hindistan ve Çin eski dostur. 1954’te barış içerisinde bir arada yaşamanın beş ilkesi ortaya konuldu. Hindistan ve Çin, Tibet konsunda imzaladıkları anlaşmada buna yer verdiler. Bu ilkeleri iki ülke de benimsedi. Büyük güç politikası bu iki ülkeyi zaman zaman karşı karşıya getirdi. 1962’de küçük bir sınır savaşı yaşadılar. Sovyetler, Hindistan’ı destekledi. Bu, Çin-Sovyet ayrılığının zirvesi oldu ve sonrasında Çin, ABD ile ilişkilerini normalleştirdi. Yani Hindistan ve Çin, doğuştan düşman ülkeler değil. İkisi de emperyalizmle mücadele etmiş, İngiliz emperyalizminden çok çekmiş ülkeler. Hindistan’ın eski liderleri Sovyetler’e daha yakındı. Modi, bunların hepsinin bir toplamı. Mesela Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesi yakında yapılacak ve Modi görüşecek. Mesela pandemiden sonra yüz yüze başlayan zirvelerden birinde, Yeni Delhi zirvesinde, online zirve yaptılar. Çin buna çok sinirlendi. Böyle geçiştirildi. Bugün görüyoruz ki Modi’nin güvendiği dağlara kar yağdı. Şimdi yönünü çevirdi. Tabii Hindistan’ın Rusya ile çok iyi işbirliği var. Füze üretiyorlar birlikte. İlişkiler çok ileride. Amerika ile ilişkileri o kadar ileride değil. Modi diyor ki ‘Çin ile niye kavga edeyim’. Zaten Keşmir hariç çoğu sınır sorunu çözülme aşamasında. Uzlaşı da var. Zaten müzakere ile çözülemeyecek sorun yok. Tibet üzerinde yaptılar bunu 1950’lerde. Gelinen noktada Çin ve Hindistan yeni bir sayfa açıyor.”