‘Amerika’nın baskı siyaseti etkili oldu’
‘Lübnan ordusu, sokakta elinde tüfekle dolaşan küçük bir grubun dahi silahını elinden alamaz. Bırakın Hizbullah’ı’
‘Lübnan ordusu, altı ay içerisinde Hizbullah’ın silahlarına el koyamaz’
“Lübnan ordusu kağıt üzerinde büyük. Bir iş yapabilecek gibi gözüküyor ama iki konuya dikkat çekmek lazım: Lübnan ordusu mezheplerden oluşuyor. Mesela Lübnan güneyindeki bir Şii generali görevden aldılar geçen hafta. Ordu harekete geçtiğinde içerideki birtakım mezhepsel gruplar buna tepki gösterirse 1975 gibi olur. Altı ay içinde ordu dağılır. Şii komutanlar ve askerler ayrılır. Lübnan’daki siyasi ve ekonomik krizin orduya yansıması da oldu. Lübnan ordusundaki askerlerin maaşları oldukça düştü.
Neredeyse Suriye’deki gibi 50-100 dolara kadar düştü. Askerler bu parayla geçinemedikleri için birkaç yıl öncesine kadar ek iş olarak taksi şoförlüğü yapıyordu. Bu krizi tam atlatamadılar ama şu anda maaşlarını Katar ödüyor. Suriye’de olduğu gibi. Yani kendisini finanse edemeyen bir ordu var. Lübnan ordusunun kağıt üzerinde şişirilmiş bir personel sayısı var. Kağıt üstünde 70 bin personel var. Ama bu personel ordu bütçesinin yüzde 70’ini götürüyor. Dolayısıyla yapısal bozukluk var. Dışarıdan yapılan yardımlar, ordunun faal bir ordu haline gelmesini kolaylıkla sağlayamayabilir. UNIFIL konusunda Fransa, bir sene uzatılsın ve sonra tamamen çekilsin diyor. Ben yıllardır çalışıyorum bu konulara ama UNIFIL ne işe yarar bilmiyorum. İsrail UNIFIL’in yanından geçip Lübnan’ı işgal ediyor. Hizbullah yanından geçip roket atıyor. Bence gereksiz, ülkelere maliyeti de var. Kaldırılabilir. Ama Lübnan hükümeti de ilginç bir şekilde UNIFIL’in kalmasını istiyor. Artık Lübnan ordusuna mı güvenmiyorlar, UNIFIL bir rol mü oynayacak bilinmiyor. UNIFIL’in içindeki bazı birliklerin İsrail ile doğrudan ilişkisi var. Tamamen İrlandalılardan oluşan bir UNIFIL kursanız belki işe yarar.
Geçen seneki ateşkeste, Litani Nehri’nin güneyindeki silahların alınmasından mesele nasıl tüm ülkede Hizbullah’ın silahlarına el konulmasına geldi? Bu da tartışılmalı. Bence altı ay içinde Hizbullah’ın silahlarına el konulamaz. Hizbullah ile masaya oturulup Litani Nehri güneyi ile sınırlı, bazı ağır silahların teslimini içeren bir uzlaşıya varılabilir. Hizbullah bundan 2 sene önce bunu yapmazdı ama geçen seneki ağır darbelerden sonra siyasi alanını da korumak zorunda. Lübnan’da Hizbullah’a düşman olan herkes harekete geçmiş durumda. Samir Caca konuşuyor, ‘Hizbullah’ın silahları alınmalı. Şiilere karşı değiliz ama silahlar ordu yoluyla alınmalı. Gerekirse operasyon da yapılabilir. Ordu çatışmayı göze alsın’ diyor. Hariri’nin eski partisinden olan, eski iç güvenlik komutanı Eşref Rıfi var. O da 2018’den beri Sünni lider olarak pazarlanıyor. Bunlar hareketli. Lübnan kuzeyinde Selefilerin de harekete geçtiğini görüyoruz Suriye’deki gibi.”
‘Lübnan ordusu içeride Hizbullah’ın silahlarını aldıktan sonra İsrail’e karşı ülkeyi savunabilecek mi?’
“Amerika’nın olası bir çatışma konusunu, en azından Tom Barrack’ın bunu çok düşündüğünü sanmıyorum. Geçenlerde Bilad Ül Şam gibi bir kavram kullandı ve ‘Lübnan, Bilad Ül Şam’a geri dönebilir’ dedi. Lübnan asıllı birinin söyleyeceği son şey olmalı bu. Amerika’nın çok umurunda değil çatışma senaryosu. Olası bir çatışma durumunda, yani içeride çatışma patlak verirse, İsrail’in güneydeki işgali genişleyebilir. Gazze’de yaptıkları düşünürsek. Amerika açısından da bu çok kötü bir şey olmaz. Selefi grupların 2011-2014 arasında Suriye iç savaşıyla birlikte nasıl hareketlendiklerini hatırlayalım. Trablusşam’ın fakir mahallelerinde, Filistinli mülteci kamplarında yoksulları silahlandırıp Hizbullah’la çatıştırmışlardı. Yine aynı şeyin olması mümkün. Suriye’deki yeni hükümet bunu doğrudan destekleyebilir mi? Onlar da denge siyaseti izliyor. Kısa sürede doğrudan Lübnan’ın iç işlerine bulaşacaklarını zannetmiyorum. İçeride gerek Alevi, gerek Dürzi bölgelerine yapılan saldırılarda Ahmed eş-Şara ‘Kontrol edemediğimiz gruplar var’ demişti. Aynı şey Lübnan’da da söz konusu olabilir. Geçen bir videoda bir Arap aşiretinin ‘Lübnan’ı 48 saatte işgal ederiz’ dediğini gördüm. Lübnan-Suriye sınırında sadece kontrolsüz gruplar yok.
Uyuşturucu ticareti yapan kaçakçılar var. Bir kısmı Hizbullah’la da bağlantılı. Karmaşık bir yapı var. Lübnan’ın kuzey bölgesindeki sınırdan da bir çatışma patlak verebilir. Bu, içeride patlak verecek bir çatışma da olabilir sınırda da olabilir ve içeriyi tetikleyebilir. Hizbullah’la çatışacak olan Lübnan ordusu değil. Belki Lübnan ordusu başlar fakat Selefi ve Suriye kaynaklı gruplar ile Hizbullah arasında bir çatışmaya dönüşebilir bu. Hizbullah bunu geçen hafta da söyledi. Silahlarını bırakırken sadece İsrail konusunda garanti istemediklerini, Suriye tarafından gelebilecek bir tehdide karşı da garanti gerektiğini söylediler. Yani ağır silahlarını bıraksalar da kendilerini savunacak kadar silaha sahip olmaları gerektiğini açıkladılar. Lübnan’da her grup hareket ediyor. Lübnan’da devlet yok. Dolayısıyla elinizde silah yoksa, varlığınızın ortadan kalkması gibi bir durum söz konusu olabilir. Lübnan devleti böyle bir güce sahip olsa, Hizbullah’ın silahlarını alıp Şiileri koruyacağının garantisini verebilirdi. Lübnan ordusu içeride Hizbullah’ın silahlarını aldıktan sonra İsrail’e karşı ülkeyi savunabilecek mi? Buna ‘Evet’ diyecek kimse yoktur Lübnan içinde de dışında da.”