Sındırgı’da meydana gelen 6.1 büyüklüğündeki depremin Gediz’den başlayıp Sındırgı ve Gelenbe’ye kadar uzanan aktif bir fay üzerinde gerçekleşti. Geçmişte bu fayın Gediz’de 7.2, Simav’da ise 5.9 büyüklüğünde depremler üretti. Meydana gelen deprem yer bilimleri açısından sürpriz değildi. Yıkılan binalarda dereden alınmış, elenmemiş çakılların kullanılmış. Beton dayanımı düşük ve kolon-kiriş birleşimlerinde demirlerin seyrek yerleştirilmiş. Bu durumun binaları depreme dayanıksız hale getirdi. Türkiye, deprem gerçeğiyle yaşamak zorunda. Meclis’in hazırladığı raporlardaki önerilerin hayata geçirilmesi gerekiyor. Afet kültürünün eğitim ve tatbikatlarla toplumda yerleşmesi lazım.
Balıkesir’deki depremin Marmara’daki büyük deprem beklentisiyle doğrudan bir ilişkisi yok ancak Marmara’da büyük bir depremin mutlaka yaşanacak. Osmanlı ve Bizans kayıtları birleştirildiğinde, milattan bu yana geçen 2000 yılda İstanbul’u etkileyen 300’ün üzerinde deprem yaşandı. Geçmişte olan bu olayların gelecekte olmayacağına kimsenin garanti veremez. Büyük depremlerin bugün, yarın ya da 50-100 yıl içinde olabilir. Önemli olanın bu gerçekle yaşamayı öğrenmek, en az hasar için gerekli tüm önlemleri bugünden almak ve yarın olacakmış gibi hazırlıklı olmak. Deprem dirençli bireyler, toplum ve ülke oluşturmanın zorunlu. Türkiye’de 500’ün üzerinde aktif fay bulunuyor. Depremi durdurmanın ya da önceden bilmenin mümkün değil. Esas amacın hasarı en aza indirmek olması gerekiyor.