Prof. Dr. Aziz Çelik, hükümetin toplu sözleşme sürecini bilerek ve isteyerek uzattığını belirtti ve şunları söyledi:
İşçileri yordu, bıktırdı ve daha düşük zam oranlarına razı etme hakkı izledi. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Süreç, mart ayında tamamlanabilirdi. Ciddi teklif Temmuz ayına kadar sarktı. Bu, kamu yönetiminde görülmüş bir uygulama değildir.
'Hükümet, işçileri daha düşük oranlara razı etmeye çalışıyor'
Geçmiş dönemin enflasyon oranı bile verilmek istenmiyor. Bu devlet ciddiyetine yakışmaz. Çalışma Bakanı’nın daha önce gerçekleşen enflasyon oranını kabul etti ama daha sonra bu sözünden döndü. Hükümet, işçileri daha düşük oranlara razı etmeye çalışıyor.
Eylül-Ekim aylarında yapılacak metal sözleşmeleri de bu yaklaşımdan etkilenecek. Hedef, ücret politikasını hedef enflasyona sabitlemek.
Cumhurbaşkanı’nın iznine bağlı hale gelen grev hakkı, artık uygulanamaz durumda. Grev ertelenince, 60 gün sonra devam etmek mümkün değil. Ben sizi greve de çıkartmam, istediğinizi de vermem.
Masada blok bir yapı yok. Türk-İş ve Hak-İş ortak teklif verdiler ama ortak eylem yapmadılar. Hak-İş’in bu konuda ısrarcı olmayacağı, hükümetle çatışma istemediği konuşuluyor. 600 bin işçinin sözleşme beklerken Hak-İş Başkanı’nın Güney Afrika’da bir toplantıya katılıyor. Memleket yanıyor ama konfederasyon başkanı sahada değil.
'Talep yoksa işveren neden yatırım yapsın?'
Faiz düşüşüyle yatırımların artacağı varsayılıyor ama ücretlerin baskılanması nedeniyle talep oluşmuyor. Talep yoksa işveren neden yatırım yapsın? Kamu sözleşmeleriyle talep bastırılıyor ve bu durumun istihdama yansıyacak. 13 milyonu aşkın geniş tanımlı işsizin olduğu bir ülkede talebi bastırmak, yatırımları da istihdamı da artırmaz