‘İbrahim Anlaşmaları ittifakının böyle bir konjonktürde pek de hayata geçirilmesi mümkün görünmüyor’
‘Çin faktörü önemli’
‘İran’ı yutamadıkları için böyle bir ittifaka ihtiyaçları var’
“Zayıf halkalar var elbette. Lübnan devletine bakarsak, yöneticilerinin 12 günlük süreci kazasız belasız atlatmak için her şeyi yaptıklarına dair açıklamaları olduğunu görüyoruz. Hizbullah zaten Lübnan devleti içinde çok da hoşlanılmayan bir oluşum. Uzun yıllardır Hizbullah’ın silahsızlandırılması yönüned bir çaba söz konusu. İsrail’in Hizbullah’a çok ağır darbeler vurması sonucunda geriledikleri açık. Zayıf zamanlarında bu tekrar dillendirildi. İbrahim İttifakı ile ilgili şu söylenebilir: İsrail ve ABD açısından bakarsak çok önemli iki halkadan bahsediyoruz. Tahran’dan başlayıp Beyrut’ta sona eren bir Direniş Ekseni halkası vardı. Bu oluşumun İsrail’e coğrafi olarak en yakın olan iki ülkesi Lübnan ve Suriye. Vurucu güç de Hizbullah’tı. Bunlar artık ortada yok. Yani İsrail, bunu devam ettirmek isteyecektir. İran’ın oraya erişmesini istemeyecektir. Dolayısıyla bu ülkeler, İbrahim İttifakı açısından çok büyük bir önem arz ediyor. Evet, küçük ülkeler. Suriye tarlaya dönmüş durumda. Fakat çok önemli. Bu ülkelerle yapılacak anlaşmalar da İbrahim İttifakı’nın hayata geçirilmesi için çok önemli. Geçen günlerde Hizbullah’ın lideri Naim Kasım’ın bir açıklaması vardı. ‘Kimse bizi silahsızlandırmayı düşünmesin. Böyle bir şey olamaz’ tarzında bir şey söyledi. Hizbullah buna direnecektir. Ama Lübnan içerisinde Hizbullah’tan rahatsız olan çok sayıda dinamik var. Dolayısıyla bunlar da Hizbullah’a karşı bir tutum içerisinde olacaklar mı?
Hizbullah, bu direncini sürdürebilecek mi? Bunu bilemiyoruz. Ben sürdüreceğini zannediyorum. Suriye’ye bakarsak Colani yani Ahmed eş-Şara yönetimi var. İsrail ile tamamen anlaşma yönünde adımlar atmış durumda. İsrailli Smotriç ‘İki kişi gönderdiler, anlaşma yapmak istiyorlar’ dedi. Bu iki ülkeyi doğrudan bu ittifakın bir parçası olarak görebiliriz. Daha doğrusu Lübnan’ın bir tarafını ve Suriye’yi İbrahim İttifakı’nın parçası olarak görebiliriz. Ortadoğu’daki dengelere bakarsak, sahaya bakarsak böyle şeyler hep vardı. Bu gelişmeler, Hizbullah’ın yükünü artıracaktır. Bir ülkenin daha Hizbullah’a yüklendiğini göreceğiz. Hizbullah’ın geri adım atması ancak yerel anlaşmalara bağlı olur. Bir şeyler kabul edeceklerse böyle kabul edeceklerdir. Ama geçmişteki tecrübeler de ortada. Bunu kabul etmeleri çok kolay değil. Özellikle Batı Şeria’da yeni yerleşimlerin açılması konusunda Ürdün dahil ülkeler, İbrahim Anlaşmaları’nda Netanyahu’nun bu noktalarda sabit kalacağını ve ilerlemeyeceğini ifade ettiğini aktarmıştı. Ama İsrail durmadı, Batı Şeria’da ilerledi. Hizbullah da böyle bir şüpheyle yaklaşabilir. Baskı olacaktır ama Hizbullah direnmeye devam edecektir. Elbette İran ile bağlantı koptu. Fakat İran da eski pozisyonuna hiçbir zaman dönemeyecek durumda da değil. İran, İsrail saldırılarında darbe aldı evet. Fakat İran’ın hala ABD nezdinde de dışlanamayacağı bir denge sürüyor. Askeri anlamda İran’ı vurmakla bu işin bitmeyeceğini biliyorlar. Bu nedenle geniş bir ittifak kurmaya çalışıyorlar. Bunun derhal bu konjonktürde olabilmesi pek mümkün değil. Çünkü İran’ı yutamadılar.”