'Bu büyük bir sorumluluktur ve vebaldir'
Bayramlar tatil günü değildir; bayramlar adı üzerinde bayramlaşma günleridir. Bayramlaşmaların ruhuna baktığımızda, Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam’ın zamanında toplumun her kesiminin bayram yerinde olduğunu görüyoruz; yaşlılar, gençler, çocuklar, kadınlar, hatta namaz kılmaya müsait olmayan kadınlar dahi bayram yerine davet edilmiştir. Peygamber Efendimiz bu kişilere 'Namaz kılmasınlar ama bu bayrama iştirak etsinler, bu coşkuyu yaşasınlar' demiştir. Bayramlar toplum olarak kenetlenmemiz gereken günlerdir. Ancak ne yazık ki bayram günleri bazen bize yetmiyor, üç-dört gün olmasına rağmen 'şunu da unuttuk, buraya da gidemedik' dediğimiz oluyor. Eğer bayram günlerini tatil günleri haline getirirsek burada bir vebal vardır. Bu durum geleceğimiz adına da endişe vericidir; çünkü geçmişte bayramlar daha çok aile ortamında, mahallenin içinde, kurban kesilerek geçirilirdi ama şimdi birçok gelenek kaybolmuş durumda. Çocuklar Kurban Bayramı'nın ne olduğunu bilmeden büyüyor, tatil anlayışı nedeniyle bayram ruhu unutuluyor. Bayramlar Peygamber Efendimizin ümmetine hediyesidir; onu seviyorsak, hatırasını da yaşatmamız gerekir. Eğer kapımızı, bacamızı kilitleyip tatile gider, bir büyüğümüze sadece telefonla 'Bayramın mübarek olsun, ellerinden öpüyorum' dersek ve o büyüğümüz gözyaşlarını içine akıtıyorsa, bu bir vebaldir. O hane mahzun kalıyorsa, bayramı yalnız geçiriyorsa, çocukları başkalarıyla bayramlaşıyorken kendi çocukları tatile gitmişse, ya da hiç bayramlaşmıyorsa, bu büyük bir sorumluluktur ve vebaldir.