Bu olanlar İngiliz askeri doktrininin temellerini sarsan ahlaki ve hukuki bir skandal. Geleneksel olarak disiplin ve profesyonelliğin modeli olarak görülen SAS ve SBS gibi elit güçler, yargısız infazların araçları haline geldi ve yasa dışı faaliyet gösteriyor.
Sivillerin kasıtlı olarak öldürülmesi, soğukkanlılıkla işlenen cinayetler, Cenevre Sözleşmeleri'nin ve uluslararası insancıl hukukun ağır ihlaliyle karşı karşıyayız.
Her baskın evdeki herkesin, kadın, erkek, çocuk demeden katledilmesiyle sonuçlandı. Esirler olay yerinde infaz edildi, evler yakıldı. Bu suçların hiçbiri ciddi bir soruşturmanın konusu olmadı. Aksine, 'ayaklanmaya karşı koyma' ya da 'potansiyel bir tehdidi etkisiz hale getirme' sloganlarıyla örtbas edildiler.
Bunu daha önce Irak'ta ve şimdi de Afganistan'da görüyoruz: ulusal güvenlik kisvesi altında gizli operasyonlar, hedef gözeterek öldürmeler, işkence ve ihlaller. Bu tür eylemler yüksek komuta kademesinin bilgisi olmadan gerçekleştirilemeez. Bunlar askerlerin kendi başlarına yaptıkları keyfi eylemleri değil. Sorumluluk, İngiltere Savunma Bakanlığı'nın hem siyasi hem de askeri liderliğinde ve muhtemelen hükümet düzeyinde bulunuyor.