“Özelleştirme politikaları 80’li yıllarda liberal politikalarla Türkiye gündemine geldi. Denetimsizleştirmeye kadar gitti maalesef. Buradaki amaç kamu kaynaklarının kamu yararına değil de sermayeye aktarımına döndü. Ne yazık ki kamu kaynakları ederinin çok altında sermayeye aktarıldı. Amaç kar elde etmek olunca sorunlar başladı. Özelleştirmeler Türkiye’de alan ve satan haricinde kamuya, halka hiçbir katkı sağlamıyor. Cumhuriyet’in yokluk yıllarında halkın vergileriyle yapılmış tesislerin birilerine peşkeş çekilmesi içimizi acıtıyor. Türkiye’de büyük kömür havzaları var. Buralar belli alanlara bölünerek taşeron olarak üretim yapılıyor. Bütün havza birlikte planlanmadığı için madencilik açısından rezerv kaybına sebep oluyor. İş sağlığı ve güvenliği yönünden de sorunlar oluşuyor. Türkiye’de ne yazık ki bir ulusal madencilik politikası yok. Var olan metinler çok soyut ve hala yürürlüğe girmedi. Madenler milyonlarca yılda oluşan, çok kısa sürede tüketilen ve bir daha yenilenemeyen kaynaklar. Bu nedenle çok efektif kullanılması gerekiyor.”