‘Bakanlar HTŞ’ye bağlı. Eş-Şera, kuvvetler ayrılığını bitirdi’
“Öncelikle hükümetten bahsedelim. Suriye hükümeti mart ayında açıklanmalıydı ama sapma oldu ve nisan ayında açıklandı. 23 bakanlık var. Genel olarak çoğu ya doğrudan HTŞ unsurları ya da HTŞ ile senelerce yol yürüyen kişiler. Hükümeti bir teknokrat hükümet olarak açıkladılar ama pek de teknokrata benzemiyor. Çünkü yaklaşık 13 bakan doğrudan HTŞ’li. Bu bakanlar, en önemli bakanlıklarda. Savunma, içişleri, adalet, dışişleri, enerji gibi bakanlıklar HTŞ’de. Elektrik ve petrol bakanlığını birleştirip enerji bakanlığını kurdular. Bunlar, tümüyle HTŞ unsurları. Hatta bir kısmı El-Nusra cephesinden başlayıp HTŞ’de devam eden bakanlar. Diğerleri de bundan önce ister İdlib’te, ister HTŞ kontrol alanlarında HTŞ ile işbirliği yapmış kişiler. Mesela bir kısmı önceki bakanlardan veya İdlib’teki sorumlu kişilerden oluşuyor kabine. Teknokrat denildiğinde en normal kural, her bakanın kendi alanında akademik uzmanlık ve tecrübe birikimi sahibi olması gerekiyor. Ama adalet bakanı şeriat mezunu. Bir de İdlib Üniversitesi’nden mezun. Hem şeriatçı, hem de İdlib Üniversitesi’ni sadece HTŞ ve Türkiye tanıyor. O diplomanın kabul edildiği başka bir yer yok. Birçok bakan bu şekilde.
Ama en önemlisi kalan birkaç bakanın uzmanlık sahibi olması sebebiyle ‘teknokrat bakanlık kuruldu’ propagandası yapılıyor. 23 bakandan sadece biri kadın, o da Hristiyan bir kadın. Bir Hristiyan, bir Dürzi, bir Kürt bir de Alevi var. Yani 23 bakandan dört tanesi azınlıktan. ‘Azınlıklar da temsil edildi’ diyorlar. Bu da tutmuyor. Neden tutmuyor? Kürt bakanın, Kürtleri temsil etmesi için genel olarak Kürt ağırlıklı tarafların o bakanın temsiliyetini kabul etmesi gerekiyor. Özerk yönetim olsun, Türkiye’nin de koruduğu Ulusal Kürt Meclisi olsun; bunların hepsi ‘Bu bakanı tanımıyoruz bile’ dedi. Dürziler de aynı şeyi dedi. Aleviler’den çok büyük tepki var çünkü ulaştırma bakanı Alevi fakat Aleviler, kendi köyleri arasında seyahat edemediklerini söylüyor. Bu yüzden tepki var. Hristiyanlar da o kadını ‘HTŞ’li Hristiyan’ olarak görüyor. Hristiyanlar da kabineye destek vermedi. Göstermelik yani Batı’ya propaganda malzemesi vermek için kurulan bir hükümet olduğunu düşünüyorum. İçeride hiçbir tutarlılığı olmayacak. Hiçbir bakanlığın geleceği temsil edeceğine, umutları yeşerteceğine inanan kimse yok. Bazı bakanları ben kendim tanıyorum. Mesela ekonomi bakanı, 2010-2011’e kadar Esad’ın eski bakanı. Ulaştırma bakanı da aynı. Bu ikisi Esad döneminden. İşlerinde uzman kişiler. Ama şöyle düşünün: Bir hükümet kuruluyor. Önemli bakanlıklar HTŞ’nin elinde. Zaten kabineyi kuran da Ahmet eş-Şera. Parlamento onayı da istenmiyor yeni anayasaya göre.
Eş-Şera sorumluluk da taşımıyor parlamento önünde. Zaten parlamentonun da üçte biri doğrudan eş-Şera tarafından tayin edildi. Kalan üçte ikisi de eş-Şera’nın komisyonu tarafından atanıyor. Yani tamamen eş-Şera’nın belirlediği bir parlamento. Cumhurbaşkanlığı konusunda Suriye’ye, Türkiye’ye çok benzeyen bir sistem geldi. Körfez’e benzetilebilir ama Körfez ülkeleri arasında da fark var. Kuveyt’te mesela parlamento var. Kral hükümeti tayin ediyor ama parlamentodan onay alması gerekiyor. Suriye’de eş-Şera hem kendisi Cumhurbaşkanı, hem silahlı kuvvetlerin en üst komutanı. Aynı zamanda Yargı Üst Meclisi başkanı ve yargı atamalarını yapıyor. Parlamentonun üçte birini doğrudan atıyor, kalan üçte ikisini dolaylı atıyor. Aynı zamanda kabine başkanı. Yani hem yürütme, hem yasama hem de yargının en başında eş-Şera var. Bu da zaten güçler ayrımının tamamen kaldırıldığı anlamına geliyor. Her şey eş-Şera’da bitiyor.”