‘Cihatçı bir grubun Suriye’de hakim olması edirginliği daha da artırıyor’
“Öncelikle bir gerçeklik var ama durum oldukça kaotik. Suriye içinde bundan sonra ne olabileceğine dair tahmin yürütebilmek çok da kolay değil. Bir yeni yönetim var fakat hala bu yönetimin bütün halkın onayladığı ve herkesin sevinçle karşıladığı bir yönetim olmadığını ortaya koymak lazım. Eğer şu anda insanlar bir yerlerde seslerini çıkartamıyorsa, bu yaşadıkları korkudan dolayı. Haklı olarak şu soru soruluyor: Bugüne kadar Suriye’de hiç mi Esad yanlısı yoktu? Zaten bariz şekilde Hristiyanlar, Aleviler, Dürziler, İsmaililer gibi azınlıklar var. Bu durum, bütün Ortadoğu ülkeleri içerisinde tedirginlik yaratmış durumda. Bunlardan farklı olarak, tekfirci ve cihatçı bir grubun Suriye’de hakim olması bu tedirginliği daha da artırıyor. Herhangi bir siyasi parti veya ılımlı olarak değerlendirilebilecek bir güç yönetimi ele geçirseydi, meseleye bu kadar endişeyle bakılmayabilirdi. Fakat şu anda Suriye’de cihatçı bir anlayışın zemin bulmaya başlaması, diğer ülkelerde tedirginlik yaratıyor. Örneğin Mısır, iltica gibi konularla ilgili birçok önlem almaya başladı. Mısır tarihinde bir İhvan tedirginliği olduğunu biliyoruz. Suudi Arabistan ise çok net bir açıklama ortaya koymuş değil. Fakat Suudi Arabistan tarihine bakarsak, İhvan ile çok sorun yaşadığını biliyoruz. Suudi Arabistan her ne kadar şeriat devleti olarak görülse de kendine ait bir şeriatı ve kraliyet düzeni olduğunu göz önüne almamız lazım. Cihatçılar dolayısıyla Suudi Arabistan için de tehdit. Mesela daha önce El-Kaide’nin Suudi Arabistan’a sızma girişimleri olmuştu.
Ürdün ise en çok etkilenecek ülkelerin başında geliyor. Ürdün, Suriye’ye sınır komşusu ve Ürdün’de cihatçı anlayışa ilişkin birtakım problemler olmuştu. Şimdiye kadar eylemler olmadı fakat Ürdün bundan dolayı her daim tedirgindir. Irak’a bakarsak, İran bir tarafa çekildi. Hizbullah kendi içine çekildi. Suriye’nin kendi içerisindeki olaylar da kritik. Suriye bağlantısının kesilmesiyle birlikte Irak’taki yönetim kendine göre bir anlayış geliştirecek. Nasıl bir anlayış olacağına dair tedirginlik yaşanıyor. Birleşik Arap Emirlikler ise Arap ülkeleri arasında ilk olarak Suriye’deki duruma karşı çıktığını açıklayan ülke oldu. BAE, Arap ülkeleri arasında modernleşme için en çok adım atan ülke. Dünya ile entegre olmak istiyorlar. BAE, daha önce Suudi Arabistan ve Mısır ile birlikte İhvan karşıtı bir ittifaka girmişti. Coğrafyada ciddi bir tedirginlik olduğunu söyleyebiliriz. Lübnan’da da tedirginlik var. Suriye’nin Humus tarafı, Lübnan ile bitişik. Lübnan buradan çok çabuk etkilenebiliyor. Trablusşam tarafına bakarsak görebiliriz. Daha önce Cebel Muhsin denilen yerlerde, Suriye yanlısı olduğu ifade edilen Aleviler ile buna karşı olduğu iddia edilen Sünniler arasında çatışmalar çıktı. Bunlar ılımlı Sünni değil. Suudi Arabistanla bağlantıları var. Tekfirci düşünceye yakınlar. Beşar Esad devrildikten sonra Tabbani bölgesinde sevinç gösterileri yapılmıştı. Bu da Lübnan içinde tedirginliği artırıyor. Coğrafyada siyasi belirsizlik olduğu ve doğrudan cihatçı bir anlayış Suriye’de zemin bulmaya başladığı için bir tedirginlik var.”