Aile hekimlerinden 5 günlük iş bırakma kararı: 'Reçetemiz hiçbir şekilde yönlendirilmeye çalışılamaz'
Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği’nin çok eleştiri alan “performansa dayalı düzenleme” sistemi ile birlikte yürürlüğe girmesi aile hekimlerinin 5 gün boyunca iş bırakmasıyla sonuçlandı. Peki aile hekimleri neden iş bırakma kararı aldı? Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği’nin detayları neler? Hekimler ne istiyor?
Sitede okuAile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği’nin çok eleştiri alan “performansa dayalı düzenleme” sistemi ile birlikte yürürlüğe girmesi aile hekimlerinin 5 gün boyunca iş bırakmasıyla sonuçlandı. Peki aile hekimleri neden iş bırakma kararı aldı? Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği’nin detayları neler? Hekimler ne istiyor? Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik ve Dayanışma Sendikası Genel Başkanı Derya Mengücük Sputnik’e özel anlattı.
‘Çalışırken hangi hedefleri tutturmamız gerektiğini bilmeden bir sözleşme imzalamamız bekleniyor’
Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik ve Dayanışma Sendikası Genel Başkanı Derya Mengücük, yönetmelikte yer alan sözleşme yenileme şartlarının hekimlerin iş güvencesini yok edeceğinin altını çiziyor ve “Yönetmelik diyor ki; her sözleşme döneminde, her sözleşme yenileneceği zaman bakanlıkça belirlenen kriter, hedefler ve aile hekimlerinin, ebe ve hemşirenin bu hedeflere ulaşıp ulaşmama durumuna göre sözleşme yenilenecek diyor. Bu bölgesel olarak da değişebilecek diyor. Burada biz bu hedef ve kriterleri başından bilmiyoruz, sözleşme dönemi geldiğinde öğreneceğiz. Dolayısıyla çalışırken hangi hedefleri tutturmamız gerektiğini hangi başarıyı sağlamamız gerektiğini bilmeden bir sözleşme imzalamamız bekleniyor. Bu kabul edilebilir değil.” diyerek sözlerini tamamlıyor.
“Hekim başına düşen nüfus sayısının daha az olması gerektiğini savunuyoruz ama çalışanların mağdur edilmemesi gerekiyor”
Mengücük, yeni düzenlemeyle birlikte nüfus sayısının 3500’ten fazla olan hekimlerin nüfus sayısının 3500’e indirildiğini ancak başka bir doktora aktarılana kadar hastalara ücreti alınmadan bakmaya devam edeceklerini aktardı:
“3500’ün üzerinde nüfusu olan kişilerin nüfusları 3500’e indirildi deniyor ama burada şöyle bir şey var 3500 kişinin üzerinde nüfusu olan arkadaşlardan bu nüfus hemen alınmıyor. Bunlar başka bir aile hekimine aktarılmadığı halde, halen bu kişiler bu hastalara bakmaya devam edecekleri halde sadece 3500 kişi üzerinden ödeme yapıyor. Yani hizmet verilmeye devam edilecek ama karşılığında ücreti alınamayacak. Biz nüfusların düşürülmesi gerektiğini düşünüyoruz şu haliyle gerçek işleyen bir aile hekimliği olması için nüfusların daha az olması, hekimlerin başına düşen nüfus sayısının daha az olması gerektiğini savunuyoruz ama burada bu yapılırken çalışanların mağdur edilmemesini, nüfuslar düşürülse bile kişi başı katsayılarının artırılması gerektiğini hep söyledik. Bakanlık bu katsayıyı da arttırmadan sadece ödemem kısmını 3500 üzerinden planlayarak bunu yapmaya çalışıyor.”
‘Hastaların sağlık kurumlarına başvuru sayısı bize ücretlerde mağduriyet olarak dönüyor’
Birlik ve Dayanışma Sendikası Genel Başkanı Derya Mengücük, “Hastaların sağlık kurumlarına başvuru sayısı bize ücretlerde mağduriyet olarak dönüyor” diyerek başvuru sayısının kısıtlandırılmasının çelişkili olacağını kaydetti:
“Hastaların sağlık kurumlarına başvuru sayısının yedinin üzerinde olması durumunda da bu bize ücretlerde mağduriyet olarak geri dönüyor. Şimdi Sağlık Bakanlığının kendi istatistiklerinde bizim ülkemizde bir kişinin bir yılda toplam sağlık kurullarına başvuru oranı 11-12 iken bu sayıyı 7 ile sınırlandırmak çok çelişkili. Bölgesel olarak da bu durum çok değişebiliyor; birinci basamaktaki olanaklar hekimlerin yetkinliği de bu durumu karşılamıyor. Mesele biz eğer bazı ilaçları yazamıyorsak bazı raporları çıkaramıyorsak ya da branşımız uygun değilse hastanın durumuyla ilgili mecburen diğer sağlık kuruluşlarına sevk etmek zorunda da kalıyoruz. Yani birinci basamakta aile hekimliğinde çözümlenemiyor ki sevk sayısı azalmış olsun ya da hastaların başvuruları azalmış olsun. Burada böyle çelişkili bir durum da var.”
‘İlaç ve rapor yazımı konusunda da kısıtlamalar var’
Mengücük, yeni yönetmelikle birlikte ilaç ve rapor yazımı konusunda da kısıtlamalar olduğunu belirterek konuya ilişkin şunları söyledi:
“İlaç kullanımı, ilaç yazımı konusunda kısıtlamalar var; antibiyotik, mide ilaçları, bazı ağrı kesiciler ki bu özellikle yaşlı nüfuslarda kullandığımız ya da bazı hastalıklarda mutlaka kullanılması gereken ağrı kesicilerde de kısıtlama getiriyor. Şöyle ki bu ilaçların yazılma oranının fazla olması yine hekimlerde mağduriyet yaratıyor.”
“Bir diğer konu ise aile hekimlerinde verilebilecek sağlık raporlarının ücretli hale getirilmesi. Bakanlık burada şöyle bir algı yaratıyor; bunlardan ekstradan ücret kazanma durumu söz konusu olduğunda hekimler bu işlemleri yerine getireceklerdir. Hayır öyle değil. Biz zaten yıllardır özellikle sürücü, işe giriş ve sporcu sağlık raporlarının aile hekimliğinden verilmemesi gerektiğini söylüyorduk. Çünkü mevzuata olanların bu mevzuattaki kriterlerin ve şartların zaten aile hekimliğinde yapılamaması nedeniyle verilemeyeceğini savunuyorduk. Kaldı ki birçok sağlık raporunun da kendi mevzuatı yok. Yani neye göre bu kişiye bu olur verilir yada verilmez bu belirlenmiş değil. Bu bizi hep rahatsız eden bir konuydu. Şimdi bunun ücretli hale gelmesiyle sanki ücretini verip raporlar alınabilecek gibi bir algı oluşturulması son derece yanlış. Biz bu tür raporların tamamen ayrı birimlerde bu raporların mevzuatının gerektirdiği tetkiklerin ve değerlendirmelerin yapılabileceği ayrı merkezlerde ki birçok yurt dışı örneğinde böyledir verilmesi gerektiğini savunuyoruz.”
‘Memnuniyet çok subjektif bir değerlendirme’
Dr. Derya Mengücük, hekim ve çalışanlara getirilen hasta memnuniyet puanlarının ücrete yansıtılmasının kabul edilmeyeceğini belirterek “Biz bunu mesleki olarak kesinlikle kabul etmiyoruz. Memnuniyet çok subjektif bir değerlendirme. Bunun doğrudan çalışanın ücretlerine yansıması kabul edilebilir gibi değil. Kaldı ki sağlık gibi bir profesyonel meslek alanında tamamen kişisel nedenlerden dolayı etkilenebilecek bir memnuniyet durumunun bunu etkilemesini kabul etmiyoruz.” dedi.
“Ücretlerin çoğunluğu bunun gibi belirsiz kriterlere bağlanmış durumda oluyor. Yani bu haliyle hiçbir aile ekimi, ebe, hemşire her ay ne alacağını bilemeyecek. Bir diğer tarafı da bu kriterlerin çoğu kendi inisiyatifinde ve kendi iradesinde gerçekleşmeyen durumlar. Dolayısıyla bu oranları yakaladı mı, yakalamadı mı, gerçek mi, değil mi bunu kontrol etme şansı da yok. Bu ücretlerde bir manipülasyonu kolaylaştıran bir durum. Ne kadar çok hedef ve kriterleri tuttururlarsa tuttursunlar, kanundaki tavan kat sayısı nedeniyle zaten ücretlerinde artış olamadığı bir durumda bu son derece haksız bir uygulamadır.”
‘Alternatif tıp yöntemlerinden ekstra ücret alınması kanun teklifinde geçirildi’
Mengücük, alternatif tıp yöntemlerinden ekstra ücret alınmasının kanun teklifinde geçirilmesine yönelik şunları söyledi:
“Kanun teklifinde getirilen bir başka konu mesai sonrası aile hekimlerinin sülük, hacamat, fitoterapi gibi tamamlayıcı tıp yöntemleri, getat yöntemleri dediğimiz yöntemleri yapabilir ve bunlardan ekstra ücret alabilir gibi bir maddenin geçirilmesi. Şimdi bu yöntemler öncelikle bilimsel olarak yüksek kanıt düzeyi olan yöntemler ve ispatlanmış etkinliği ve güvenliği ispatlanmış yöntemler değil. Ayrıca adı üstünde tamamlayıcı tıp tedavi yöntemleri. Koruyucu sağlık hizmetini artmasını sağlıyoruz derken henüz modern tıbbın gerekleri bu basamakta tam anlamıyla sağlanamazken böyle alternatif yöntemlerin getirilmesini kabul etmiyoruz. Bunlar güvenli ve etkinliği ispatlanmış yöntemler değil. Yapılması durumunda da pek çok sorunu ve halkın sağlığı açısından da sorunlar getirilebilecek yöntemler. Bunların birinci basamakta hiç işi yok. Bunu kabul etmiyoruz. Ayrıca aslında bu kanun teklifiyle yani yapılabilecek ekstra işlemlerle hekimlerin ekstradan ücret kazanabilme ihtimallerini yaratıldığı söyleniyor. Burada da aslında bir taraftan şu kabul edilmiş oluyor. Biz normal yapması gereken işleriyle işlerinden kazanabilecekleri ücretlerde kesinti yaptık. O yüzden ekstradan ücret alabilmek için bunları bunları yapabilirler gibi bir durumun da kabulü olmuş oluyor aslında.”
‘Reçetemiz hiçbir şekilde yönlendirilmeye çalışılamaz’
Dr. Derya Mengücük, alınan ücretlerin emekliliğe yansıyan kısmının çok küçük olduğunu “Bu emeğin karşılığında bir ücret veriliyor ama bunun sadece küçük bir kısmı emekliliğe yansıyor ve dolayısıyla emeklilikle de insanca geçinebilecek bütün bu emeğin karşılığında rahatça geçinebilecek bir ücret alma olanağınız olmuyor. Bizim isteğimiz bu tür kriterlerle performansa bağlı şekilde değişen parça parça edilmiş ödemeler yerine insanca çalışabileceğimiz Emekliliğe yansıyan ve emeğimizin gerçek karşılığı olan tek kalem ödeme şeklinde ücretleri almak. Bu herkesin hakkı. Reçetemiz hiçbir şekilde, hiçbir kriterle yönlendirilmeye ve şekillendirilmeye çalışılamaz.” sözleriyle tamamladı.
“Biz hastanın ihtiyacı neyse, hastalığının durumu neyi gerektiriyorsa onu gerektiği gibi yazmak, o şekilde tedavi düzenlemek ve hastalıklara, başka kurumlara, başka branşlara danışma ihtiyacı gerektiriyorsa bunu da özgürce yapabilmek istiyoruz. Bunları yaparken sayı düşünmek istemiyoruz.”