Konuya değinen gazeteci Güçlü Özgan, gelen yanıtların, yürütmenin yenidoğan çetesi soruşturması sürecine bakışını ortaya koyduğunu belirtti.
“Bu konunun sadece 10 bebekle sınırlı kalmadığı ortada” diyen Özgan, şöyle devam etti:
“Yenidoğan çetesi meselesi TBMM’nin de gündeminde. Bakanlıklara yönelik olarak bu meselenin denetlenmesi konusunda eleştiriler var. Meclis’te sorulara karşı bakanlıkların verdiği yanıtlar dikkat çekici. Adeta sorumluluk almak istemiyor gibi bir yaklaşımları olduğunu görüyoruz. DEM Partili Beritan Güneş Altın’ın İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın yanıtlaması için gündeme getirdiği önergede, savcının tehdit edilmesi meselesi hatırlatıldı. DEM Partili Milletvekili, ‘Savcının makamında tehdit edilmesi karşısında soruşturmanın güvenliğini sağlayıcı hangi tedbirler alınmıştır, çetenin işlediği suçların kapsamı bakımından genel bir araştırma süreci başlatılmış mıdır?’ diye sordu. Böyle bir çete varsa ortada, mutlaka başka suçlar da işlenmiştir. Çünkü suç işlemek için kurulmuş bir örgütten bahsediyoruz. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, önergeye verdiği yanıtta, ‘Önergelerin bakanlığımız görev ve sorumluluk alanında yer almadığı değerlendirilmiştir’ diye yanıt veriyor. Bir cumhuriyet savcısı tehdit ediliyor, tehdit görüntüleri sosyal medyaya yansıyor ve İçişleri Bakanı bu meselenin görev ve sorumluluk alanında olmadığını söylüyor. Burada tam anlamıyla kopyala yapıştır yaklaşımını görüyoruz. Bizim adımıza kamu kurumlarını denetlemesi gereken kişilerin de hesap vermesi gerekmiyor mu? Bir yargı kararı olmasa da en azından bir istifa sisteminin hayata geçirilmesi gerekmiyor mu? Maalesef hiçbirinin aklına bu gelmiyor. Bu konunun sadece 10 bebekle sınırlı kalmadığı ortada. Bakanlıklardan gelen yanıtlar yürütmenin sürece nasıl baktığının bir göstergesi gibi görünüyor.”