TÜRKİYE

Adalet Bakanı Tunç, 'Hukukun Üstünlüğü Endeksi' listesini değerlendirdi: 'Objektif kriterlere dayanmıyor'

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Adalet Bakanı Tunç, Dünya Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde Türkiye'nin yer aldığı sıraya ilişkin yaptığı açıklamada hukuk devleti olmayan, demokrasi olmayan ülkelerin Türkiye'nin üstünde göstermenin haksızlık olduğunu vurguladı.
Sitede oku
Yargı bağımsızlığı, güvenilir adaletin tesisi, vatandaşların yargı hizmetlerinden memnuniyetini en üst noktaya çıkarma adına son 22 yılda yoğun bir gayret gösterildiğini kaydeden Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, temel kanunların yenilendiğini, yeni ihtiyaçlar doğrultusunda da kanunlarda düzenlemelere devam edileceğini ifade etti.
Yargı teşkilatında 25 bin hakim ve savcının görev aldığını dile getiren Tunç, "11 milyon 845 şu an derdest dosya bulunuyor önlerinde. Bu yıl içerisinde de 12 milyon 113 bin dosyada karar vermiş durumdalar. Derdest dosya sayısından daha fazla karar verdiklerini görüyoruz" diye konuştu.
Yargıyı oluşturan 3 sac ayağının iddia, savunma ve hüküm olduğunu belirten Tunç, her üç alana da önem verdiklerini kaydetti.
"Adaletin tecellisi için öncelikle ihtiyaca cevap veren bir mevzuatın olması gerekir" ifadelerini kullanan Tunç, bu konuda önemli düzenlemelerin yapıldığını belirterek Yargı Reformu Strateji Belgesi çalışmalarının da sona geldiğini belirtti.

'Hukukun Üstünlüğü Endeksi objektif kriterlere dayanmıyor'

Adalet Bakanı Tunç, Dünya Hukukun Üstünlüğü Endeksi'ne ilişkin, "Hukukun Üstünlüğü Endeksi Dünya Adalet Projesi olarak bilinen kar amacı gütmeyen bir kuruluş ve bunun kurucusu da ABD eski barolar birliği başkanı. Ülkelerde değişik araştırmalar yaparak bir endeks hazırlıyor" bilgisini paylaştı.
Hazırlanan endeksin objektif olmadığını vurgulayan Tunç, şöyle devam etti:
Endekse baktığımız zaman Türkiye'nin gerçekleştirmiş olduğu reformların, uygulamaların maalesef oraya yansıtılmadığını görüyoruz. Ben burada 'masa başında yapılan endeksler' demek istemiyorum ama objektif kriterlere dayanmıyor. Listeye baktığımız zaman Türkiye'nin üstünde gösterilen birçok ülkede demokrasi bile olmadığını göreceksiniz. Hukuk devleti olmayan, demokrasi olmayan ülkeleri Türkiye'nin üstünde göstermek haksızlık. Kar amacı gütmeyen bu kuruluşun bu çalışmaları yapması için bağışa ihtiyacı var. Adalet Bakanlığı bütçesinde geçen yıl bunla ilgili bir ödenek konulmamıştı. Hala 117. sırada göstermeye bizi devam ediyorlar. 2025 bütçesinde de böyle bir ödenek yok. Bağış yapan ülkelerin daha önde çıktığını görüyoruz. Birinci bağışçı ABD Dışişleri Bakanlığı.

'Kadına şiddet insanlığa ihanettir'

Kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunun kendileri için çok önemli olduğunu vurgulayan Tunç, "Biz, 'kadına şiddet insanlığa ihanettir' diyoruz. Kadına yönelik şiddetin, çocuk istismarının önlenmesi hepimizin sorumluluğu. Özellikle çocukların korunmasıyla ilgili önemli yasal düzenlemeler yaptık. Bunların uygulanması konusunu da hassasiyetle takip etmemiz gerekiyor" diye konuştu.
Tunç, kadına yönelik işlenen suçları, cezada ağırlaştırıcı neden olarak kabul ettiklerini anımsattı.
Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerini geliştirmenin gayreti içerisinde olduklarını anlatan Tunç, "Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri, hem toplumsal barışa hizmet eden hem de yargının iş yükünü azaltan önemli bir uygulama. Şu ana kadar 6 milyon civarında dosya arabulucu önüne geldi. Bunun 4 milyonu aşkın rakamı uzlaşmayla sonuçlandı. Bu konudaki arabuluculuğu daha da etkin hale getirmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz" bilgilerini verdi.

'Caydırıcılığı sağlayacak taslak çalışmamız var'

Toplumdaki 'cezasızlık algısını' kırmak adına bazı kanunlarda yeniden değerlendirme yapılması gerektiğini vurgulayan Tunç, şöyle konuştu:

Bu konuda bizim bir çalışmamız söz konusu. Özellikle cezaların alt sınırı bakımından bir cezasızlık algısına yol açtığını görüyoruz. Buradaki caydırıcılığı sağlayacak taslak çalışmamız var. Bunu milletvekillerimizin takdirlerine arz edeceğiz. Ceza Muhakemesi Kanunumuzda tutuklama sebepleri var. Katalog suçlar var, tutuklama sebebi varsayılan suçlar belli. Katalog suçlar aynı kalmak kaydıyla, 2 yılın altındaki suçlarda tutuklama yasağı var. Vücut bütünlüğüne aykırı davranışlarda tutuklama yasağı yok ama diğer suçlarda 2 yılın altındaysa tutuklama yasağı var.

Burada özellikle 2 yılı da koruyarak, AİHM kriterlerini de karşılayan, suçun işleniş şekli, kişinin suç işleme eğilimi ve kamu düzeni bozma tehlikesi gibi kriterler getirilebilir. Burada takdir milletvekillerimizin. Yine 2 yılın altındaki suçlar bakımından da denetimli serbestliğin maktu 1 yıl uygulanması nedeniyle cezasızlığa yol açtığını hepimiz biliyoruz. Denetimli serbestlik tedbirinin 1 yıllık maktu süreden yararlanabilmesi için Meclisimizin takdir edeceği bir süre cezaevinde kalma durumu halinde cezasızlık algısıyla ilgili birtakım sorunları da ortadan kaldırabiliriz.

TÜRKİYE
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: Sapkın oluşumlara karşı etkin çalışmalar yürütülmelidir
Yorum yaz