‘Trump’ı bekleyen bir süreç var’
‘Şam’da bugün bir ülkeyle sorun yaşadığınızda öbür gün bu ülkeyi kardeş olarak görmeniz pek mümkün değil’
“Savunma bakanlığının söylediği ya da Türkiye’de genel olarak konuşulan şey, 2011 noktasına dönmek gibi bir şey. Davutoğlu Şam’a geldiğinde ‘Muhalefetin İslami kanadını yani Müslüman Kardeşleri de dahil edin bu işi bitirelim’ diye bir teklifle geldi dediler. O zaman ‘hayır’ diyen Şam niye bugün bu öneriye yanaştı? Türkiye’nin teorisi Şam’ın ekonomik olarak zor şartları, doğru. Ya da Şam’ın İsrail’in dedikleri, ki o da doğru. Ama şöyle bir durum var, Suriye’nin ekonomik durumu Türkiye ile normalleşmeyle çözülmeyecek çünkü Türkiye de ekonomik olarak zor durumda. Yani Türkiye’nin Suriye’ye ekonomi açısından yapacağı bir şey yok.
Bundan önceki süreçle kıyaslanarak bugün Avrupa Birliği’nin bazı ülkeleri masa altından da olsa ilişkilerine başladılar. Bazı ülkeler doğrudan konsolosluklarını açtılar. Avrupa Birliği’nden açılım adımları var her ne kadar yavaş olsa da onlar da Trump’ı bekliyor çünkü. Öbür taraftan Arap dünyasıyla ilişkiler çok iyiye doğru gitmekte. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’yle yalnızca iyi ilişkiler değil hatta onların garantörlüğüyle Trump’ın gelmesinden sonra bir Amerikan açılımından söz ediliyor. Körfez Ülkeleri de Trump’ın gelmesiyle çok rahatladılar çünkü biden sürecinde her ne kadar yansımasa da bir sorun vardı. Hatta Biden’ın telefonuna çıkmamışlardı. Ondan sonra Amerika mesela Ukrayna savaşından sonra petrol yönetiminin artmasını istemişti hayır demişlerdi. Çin’le daha büyük ittifaklar, Rusya’yla daha iyi ilişkiler oldu. Bunlar Biden sürecinin kriz yarattığı şeyler. Trump’ın gelmesiyle ‘Trump ile bunları çözmeye çalışacağız’ diye bir yol haritası var.
Bugünkü şartlara bakarak Türkiye’nin hiçbir şey vermeyeceği ama normalleşme olacağını düşünmüyorum. Tabi Suriye için de Türkiye ile ilişkilerini iyileştirmesi çok önemli. Hem jeopolitik olarak çünkü Türkiye bir NATO ülkesi, Suriye ile bölgeyi Avrupa’yı birbirine bağlayan bir kara kapısı. Bunların tümünün bir karşılığı olmadan bir normalleşmeye gitmez diye düşünüyorum Şam’ı. Şam’daki politika biraz Türkiye’den farklı. Şam’da bugün bir ülkeyle sorun yaşadığınızda öbür gün bu ülkeyi kardeş olarak görmeniz pek mümkün değil. Onun için Türkiye’den isteklerimiz var diyorlar bu istekler olmazsa yanaşmayacağız diyorlar. 2024’teki belediye seçimlerinden sonra Türkiye’de yeni bir siyasi tablo ortaya çıktı. CHP birinci parti çıktı bu seçimlerden, CHP’nin iktidara gelmesi daha da mümkün bir olasılık olarak görülüyor. Erdoğan’la olmazsa birkaç sene sonra belki de CHP ile bir anlaşmaya varırız diye bir atmosfer de var. Böyle bir olasılıktan da söz ediliyor. Bu da bence sizin dile getirdiğiniz Türkiye’de konuşulan teoriyi hafifletiyor. Suriye çok muhtaç ne olursa olsun normalleşmeye gidecek teorisini pek sağlam bulmuyorum.”
‘İsrail’in saldırıları Şam’ı sadece rahatsız etmiyor; aynı zamanda derinden de vuruyor’
“Suriye bu savaşa dahil olmayacak demiştim, tavrını devam ettiriyor. Bunun birçok nedeni var. Ama bunun İsrail’e savaş çerçevesinde bir senaryo konuşacaksak burada bazen Rusya faktörü unutuluyor. Rusya etkisiz bir faktörmüş gibi alınıyor ki bu da doğru değil. İran’da, Hizbullah konularında evet Rusya o kadar etkili değil. Bence bu da bir siyaset tarzı, Rusya bu konuya dahil olmak istemedi. Rusya diyor ki, eğer bir direniş ekseniyle İsrail’in arasında çatışma oluyorsa bizim Rusya olarak Suriye’de bulunmamızın tek nedeni teröre karşı savaşmak ve biz bu konuda omzumuzdaki sorumlulukları yerine getiriyoruz. Herhangi bir hareketlilik olsun hemen Rus uçakları devreye giriyor. Ama İsrail’e karşı Suriye’yi savunma diye bir anlaşma yok. Böyle bir anlaşma olduğunda şartlar da değişir. Çok mantıklı olmayacaktır ki mesela Suriye bir yandan İran’la bir anlaşmayla İsrail’e karşı bir adım atsın, sonra Rusya gelip de Suriye’yi İsrail’den korusun, bu da çok konuşuluyor. Ruslar oradaysa neden İsrail’e cevap vermiyor deniyor. Çünkü Rusların işi değil, belli bir misyonla gelmişler.
Ama İsrail’in Suriye’ye karşı bir saldırıya geçmesinde artık Rus faktörü tabii ki devreye girecek. Nasıl ki mesela Türkiye YPG’ye ya da özerk yönetime bir operasyon yapacaksa hem Rusya hem Amerika faktörü sadece devreye girmek değil orada bir yeşil ışık söz konusu yani onay almadan yapamıyor. İsrail de orada bu hassasiyeti göze alacaktır. Zaten Suriye’nin öyle bir niyeti olmadığını görüyorum. Gazze savaşında hemen hemen 1.5 yıl olacak. Bu 1.5 yılda birçok şey değişti. İsrail’in tehditleri daha da büyüdü. Zaten yalnızca Gazze savaşıydı şimdi Gazze ve Lübnan savaşı oldu. Ama Suriye’nin tavrı değişmedi. Bu tavrın da önemli sebeplerinden birisi Hamas’la Suriye’nin ilişkilerinin kötü olması hem de zaten Suriye Hizbullah’ın bu savaşa dahil olmasını istemiyordu, hem de Arap ülkeleriyle bir anlaşma içerisinde sürecin yürütülmesini istiyordu. ve tabii ki Rusya faktörü var. Rusya’dan teröre karşı savaşmak için destek isteyen bir ülke gidip de ben direniş ekseninin bir parçasıyım diyerek başka savaş yapamaz. Mantığa aykırı. Onun için İsrail’in saldırıları Şam’ı sadece rahatsız ediyor değil, Şam’ı derinden vuruyor. Ve büyük sorunlara neden oluyor.
Ama bu saldırıların da Trump’ın gelmesiyle çok devam edeceğini düşünmüyorum. Çünkü belli ki İsrail topal ördek dediğimiz sürecini maksimum olarak değerlendirmeye ve kazanç elde etmeye uğraşıyor ve başaramıyor da. Lübnan da başarıya ulaşmış olsaydı Suriye’yi daha büyük sorunlar bekleyebilirdi. Ama Lübnan’dan birkaç kilometre bile öne gitmeyen bir İsrail’in şimdi Suriye cephesini açması çok mantıklı değil.”