Kasım ayıyla birlikte her yerde başlayan 'indirim' çılgınlığı' herkesi esir alıyor. İhtiyacınız olmasa da alışveriş yapıyorsanız, 'yarınlar yokmuşcasına' alışveriş yaparken kendinizi iyi hissediyorsanız 'Doom Spending' Sendromuna yakalanmış olabilirsiniz. 'Kıyamet harcamaları' olarak tanımlanan bu harcamaların psikolojik bir tepki olduğunu dile getiren uzmanlar, 'daha iyi hissetmek için yaptığınız harcamaların ödemesini yaparken 'daha kötü hissedebilirsiniz' diyor. Peki Doom Spending Sendromu yani 'Kıyamet Harcamaları' nedir?
doom spending
Yarınlar yokmuşcasına alışveriş yapmak psikolojik bir tepki
Belirsizliklerin insanları farklı psikolojik tepkiler geliştirmeye ittiğini ve bunlardan birinin de Doom Spending yani kıyamet harcaması olduğuna dikkat çeken uzman Klinik Psikolog Sedef Koç Bal, uyarılarını sıraladı.
Doom Spending Sendromu, insanların gelecekte yaşanabilecek ekonomik ya da sosyal çöküntülerden korkarak anı kurtarmaya yönelik aşırı harcama yapma davranışı. Ekonomik belirsizlikler dönemlerinde insanların tasarruf yapmanın anlamsız olacağını düşünerek elde ettikleri parayı daha hızlı harcama eğilimi gösterebileceğine dikkat çeken Bal, " Yarın ne olacağını bilememek, bireyleri bugün kendilerini iyi hissettirecek şeyler almaya teşvik eder.” dedi.
Finansal istikrarsızlık, enflasyon ve işsizlik gibi ekonomik faktörlerin, Doom Spending sendromunu daha da güçlendiren etmenler olduğuna dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç Bal, sonuç olarak kişilerin bir kısır döngüde sıkışıp kalabileceği uyarısını yaptı.
doom spending
Tek gerçek an 'içinde bulunduğun an'
Bu sendromun neden kendini gösterdiğini ise Bal şöyle anlatıyor:
“Sağlık, ekonomik kriz, pandemi, savaş, iklim krizi, çocukların güvenliği, şiddet, hayvanları koruyabilmek, terör gibi birçok stres faktörünün içinde geleceğe dair umutsuzluğun üst seviyelerde olduğu bir dönemdeyiz. Kısacası hayatta kalmaya dair belirsizliklerin arttığı bu dünyada bireyin elinde tutabildiği tek gerçek ‘içinde bulunduğu an’. Dolayısıyla ‘an’a yönelik deneyimlerin arttığını gözlemliyoruz.”
Umudu azalanlar alışverişe yöneliyor
Elindeki kaynaklarla yarınları inşa edeceğine dair umudu azalan bireylerin, bir nevi savunma mekanizması olarak gelişen bu davranış biçiminde yarınlar yokmuşçasına harcamalar yaptıklarına vurgu yapan Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç Bal, bu sendromun altında yatan psikolojik faktörlerin oldukça karmaşık olduğunu söyledi.
Belirsizlik ve kontrol kaybı duygusunun, bireylerde anı kurtarma çabasına yol açabileceğini ifade eden Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç Bal, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yarın ne olacağını bilememek, bireyleri bugün kendilerini iyi hissettirecek şeyler almaya teşvik eder. Bununla birlikte stres ve kaygı, dopamin seviyelerini yükseltmek yani anlık keyif almak, haz yaşamak amacıyla alışveriş yapma veya bir hizmet satın alma dürtüsünü tetikleyebilir. Yapılan harcamalar anlık olarak rahatlama sağlar fakat bu sadece geçici bir çözümdür. Doom Spending aynı zamanda bir kaçış mekanizması olarak da ortaya çıkabilir. İnsanlar, hayal kırıklığı ya da çaresizlik gibi duygularla başa çıkmanın bir yolu olarak sorunlardan hızlı biçimde uzaklaşmak üzere alışverişe yönelebilir. Bu davranış, kısa vadeli bir rahatlama sunsa da uzun vadede finansal sıkıntıları daha da derinleştirir. Bireyin değişen davranışlarının arkasındaki duygusal faktörleri değerlendirmek, ruhsal sıkıntıların önlenebilmesi için önemlidir.”
Finansal istikrarsızlık, enflasyon ve işsizlik gibi ekonomik faktörlerin, Doom Spending sendromunu daha da güçlendiren etmenler olduğunun altını çizen Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç Bal, “Türkiye'de de artan enflasyon, işsizlik ve genel ekonomik istikrarsızlık bu sendromun yaygınlaşmasına zemin hazırlamakta. Ekonomik belirsizlik dönemlerinde bireyler, tasarruf yapmanın anlamsız olacağını düşünerek elde ettikleri parayı daha hızlı harcama eğilimi gösterebilirler.” dedi.
Daha az kötü hissetmek isterken daha kötü hissedebilirsiniz
Özellikle enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde, paranın değer kaybetmesinin bireyleri daha fazla harcamaya itebileceğini aktaran Bal, bu durumun bir kısır döngüye neden olabileceğini hatırlattı ve sözlerini şöyle tamamladı:
“Aşırı harcama, bireyin finansal durumunu daha da kötüleştirir, bu da stres ve kaygıyı artırır. Kontrolden çıkan birçok insan davranışı gibi bu durum da ruhsal çöküntüyü kaçınılmaz olarak tetikleyecektir. İyi hissetmek veya ‘daha az kötü hissetmek’ üzere yapılan bu harcamalar gelecekte daha büyük finansal sorunlara yol açabilir. Bireysel sıkıntılarla veya gelecek kaygısıyla baş etmekte zorlanan bireylerin ruh sağlığı profesyonellerinden destek alması en uygun adım olacaktır. Ayrıca konuyla ilişkili bir hatırlatma olarak yaklaşan Kasım indirimlerine karşı bilinçli hareket etmekte fayda var.”
Ekonomistler de uyarıyor
Para piyasaları uzmanı İslam Memiş de 'doom spending' ile ilgili geçtiğimiz günlerde uyarmıştı. Memiş şunları paylaşmıştı:
"Anlamı "Kıyamet Harcaması" Ekonomide yeni bir tabir ve bugünlerde çok konuşuluyor. Son yıllarda aşırı artan enflasyon, dünyada insanların alımı gücünün azalmasına, fakirliği iliklerine kadar hissetmesine ve geleceğe dair umutsuz olmasına neden oldu. Yeni dünya düzeni olarak görebilirsiniz. Varlık sahibi olamayacağını düşünen dünyada belli bir grup insan, para biriktirmeyi anlamsız buluyor. Umutsuzluk harcaması işte tam da burada devreye giriyor. "Kriz var ama AVM'ler tıklım tıklım, bu ne biçim kriz?" diyenler var ya, işte onların anlayamadığı bir harcama. Burada en büyük görev anne ve babalara düşüyor. Bireyler, çocuklarına vakit ayırmadıkça, iletişimlerini sağlam kurmadıkça, telkinlerini artırmadıkça maalesef durumlar daha da kötüleşecek. Kimse kural koyuculardan medet beklememeli. Herkesin görevi farklı."
Gençlerde daha çok görülüyor
Araştırmalar bu sendromun gençlerde daha çok görüldüğünü ortaya koyuyor. Genç kuşakların her zamankinden daha fazla tasarruflarını 'lüks mallara' harcadığı belirtilirken, kıyamet harcaması olarak bilinen bu eylem, milenyum kuşağının yüzde 43'ü ve Z kuşağının yüzde 35'i tarafından uygulanıyor.