TÜRKİYE

Türkiye Cumhuriyeti 101 yaşında: Bir Cumhuriyet böyle kuruldu

Türkiye Cumhuriyeti 101 yaşında. 1918'de Mondros Ateşkes Anlaşması'nın imzalanmasıyla başlayan o zorlu mücadele 29 Ekim 1923'te Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhuriyeti ilan etmesiyle sona erdi. Cumhuriyet'e giden yol tarih tarih Sputnik'in derlemesinde.
Sitede oku
29 Ekim 1923'te Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden ilan edilen ve 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Ulusal işlerin fiili idarenin yönetim şekli halka dayanmaktadır. Türkiye Devleti bir cumhuriyettir' ' kuralını devlet yönetimine yerleştiren Cumhuriyet 101 yaşında. Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet'e nasıl gelindi? Neler yaşandı? Türkiye Cumhuriyeti hangi mücadelelerin sonunda kuruldu? Kronolojik sırayla işte yaşananlar...

1. Dünya Savaşı bitti

Tarih: 30 Ekim 1918
1. Dünya Savaşı Osmanlı devleti için sona erdi. Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandı ve antlaşma gereği Mustafa Kemal Paşa’nın komuta ettiği Yıldırım Orduları Grubu da dağıtıldı.
Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma 1. Dünya Savaşı sonunda, Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında imzalanmış olan ve Osmanlılar için 1. Dünya Savaşı'nı sona erdiren bir antlaşmaydı. Antlaşma gereği Mustafa Kemal Paşa’nın komuta ettiği Yıldırım Orduları Grubu da dağıtıldı.
7 ve 24. Maddeler en ağır maddelerdi. 7. Madde ile tüm Anadolu coğrafyası işgale açık bir hale gelmişti. 24. madde ile ileride kurulması planlanan Ermeni devletinin zemini oluşturulmuştu.

Geldikleri gibi giderler

Tarih: 13 Kasım 1918
İtilaf Devleri donanması Mondros Ateşkes Antlaşması'na dayanarak Haydarpaşa önlerine demirleyip İstanbul'a girdi. Aynı gün Adana'dan İstanbul'a gelen Mustafa Kemal Paşa, ‘Kartal' istimbotuyla Galata'ya doğru giderken Yaveri Cevat Abbas'a işgal donanması için
“Geldikleri gibi giderler” dedi.
Atatürk'ün tarihe geçen bu sözü Kurtuluş Savaşı'nın ilk işaret fişeğini ateşledi. İstanbul'un işgalinden 6 ay sonra 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkan Ulu Önder, Milli Mücadele'yi başlattı.
Tarih: 21 Aralık 1918
Mondros Mütarekesi’nden sonra İttihat ve Terakki döneminde seçilmiş olan ve çoğunluğu İttihatçı mebuslardan oluşan Meclis-i Mebusan padişah iradesiyle feshedildi. Yeni meclisin toplanma işi, Ekim 1919 tarihine kadar sürüncemede kaldı.

İzmir Yunanlılara verildi

Tarih: 30 Mart 1919
Paris Barış Konferansı’nda İzmir’in Yunanlılara verilmesi kararı alındı.
Tarih: 30 Nisan 1919
İstanbul hükümeti, Anadolu'da işgale karşı direnenleri engellemek ve asayişi sağlamak üzere Mustafa Kemal Paşa'yı 9. Ordu Müfettişi olarak görevlendirdi.
Bu, yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalan bir milletin istiklal mücadelesinde hareket noktasını oluşturdu.
Tarih: 14 Mayıs 1919
İzmir'in işgali üzerine Redd-i İlhak Cemiyeti’nin kuruldu. Cemiyet, Kuvâ-yi Milliye hareketinin başlamasını sağladı ve İzmir'in Yunanlarca işgaline karşı koydu.
Tarih: 15 Mayıs 1919
İzmir, Yunan kuvvetlerince işgal edildi. Hasan Tahsin’in Yunanlılara ilk kurşunu sıktı ve şehit düştü.

Mustafa Kemal Paşa, Samsun'a çıktı

Tarih: 19 Mayıs 1919
Mustafa Kemal Paşa Samsun'a çıktı, Yunan askerlerinin denize döküldüğü 9 Eylül 1922'ye kadar sürecek büyük mücadelenin ilk adımı oldu.
Tarih: 8 Haziran 1919
8 Haziran 1919 tarihinde, 9. Ordu Müfettişliğine “Maiyeti âlilerindeki istimbotlardan biri ile buraya teşrifiniz rica olunur” diyerek telgraf çekmiştir. Mustafa Kemal Paşa, zaman kazanmak adına kömür ve benzinlerinin olmadığını, bunların tedarik edilmesini rica ettiğini ve niçin geri çağrıldığının sebebini öğrenmek istemiştir.
Tarih: 13 Haziran 1919
Mustafa Kemal Paşa Amasya’ya geçti.
Tarih: 22 Haziran 1919
9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa, asker-sivil birkaç arkadaşıyla birlikte Amasya Genelgesi'ni yayınladı. Bütün dünyaya, vatanın bütünlüğünün ve milletin istiklalinin amaçlandığı yüksek sesle duyuruldu. "Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır." cümlesi, alınan bütün kararların özeti ve bağımsızlığa giden yolun başlangıcını oluşturdu.
Tarih: 24 Haziran 1919
Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’a geri dön çağrısına uymaması ve Amasya Genelgesini yayınlaması üzerine, Dâhiliye Nezareti 23 Haziran 1919 günü Diyarbakır, Ankara, Erzurum, Sivas, Trabzon, Van, Kastamonu, Bitlis, Elazığ vilayetleriyle Erzincan ve Canik valiliklerine şu telgrafı çekmiştir. “Mustafa Kemal Paşa, büyük bir asker olmakla beraber, zamanın siyasetini kavrayamadığı için bütün gayret ve çabalarına rağmen memuriyetinde başarılı olamamıştır. Karesi ve Aydın havalisinde Müslüman halkı kurdurduğu cemiyetler yüzünden zor durumda bırakmaktadır. Çektiği telgraflarla da hatalarını artırmıştır.” Böylelikle Mustafa Kemal Paşa’ya görevinden azledildiği bildirildi.

'Milli sınırlar içinde vatan bölünmez bir bütündür, parçalanamaz'

Tarih: 23 Temmuz 1919
Erzurum Kongresi toplandı. “Milli sınırlar içinde vatan bölünmez bir bütündür, parçalanamaz.”
Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atıldığı Erzurum Kongresi, ulusal egemenliğin koşulsuz olarak gerçekleştirilmesine karar verilen ilk kongre olma özelliği taşıyor. Ulu Önder Atatürk ve arkadaşları, 23 Temmuz 1919'da emperyalist güçlerin Osmanlı topraklarını paylaşmaya çalıştığı dönemde, Erzurum Kongresi ile Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atılmasını temin etti. Düşman işgalindeki vatan toprağını kurtarmak için bağımsızlığa giden zorlu yolu Erzurum'dan sürdüren Atatürk ve silah arkadaşları, bu kongre sayesinde ülkenin bağımsızlığa giden yolunu açtı.
“Manda ve himaye kabul edilemez.”
“Milli Meclisin derhal toplanmasını ve hükümet işlerinin Meclis tarafından kontrol edilmesini sağlamak için çalışılacaktır.”
Tarih: 4 Eylül 1919
Sivas Kongresi toplandı. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün "Burada bir milletin kurtuluşunu hazırlayan kararlar verildi" sözüyle önemini vurguladığı Sivas Kongresi kurtuluş mücadelesinin mihenk taşı olarak biliniyor.
Tarih: 27 Aralık 1919
Milli Kurtuluş Savaşı'nın en iyi Ankara'dan yönetileceğini düşünen Atatürk, Ankara'nın coğrafi konumu ve cephelere olan eşit uzaklığı nedeniyle Ankara'da toplanmayı uygun buldu.
Mustafa Kemal Paşa, Ankara'ya hareketlerini 16 Aralık 1919'da ilgililere bildirdi ve bu yolculuğu gizli tuttu.
Mustafa Kemal Paşa, Heyet-i Temsiliye üyeleriyle 9 günlük yolculuk sonrasında Ankara’ya ulaştı.
Ankara halkı, Atatürk'ü ve temsil heyeti üyelerini büyük coşkuyla karşıladı. Bu coşku karşısında duygulanan Atatürk, Ankara halkına teşekkür etti. Atatürk, 27 Aralık'ta Dikmen sırtlarında karşılanmalarını yıllar sonra "Ankaralılar beni misli görülmemiş bir heyecanla karşıladılar." ifadeleriyle anlattı.
Tarih: 12 Ocak 1920
Son Osmanlı Mebusan Meclisi toplandı.
Tarih: 28 Ocak 1920
Son Osmanlı Mebusan Meclisi’nde Misak-ı Millî kabul edildi. Meclis-i Mebusan'ın kabul ettiği Misak-ı Millî ile vatanın bütünlüğü ve milletin istiklâli konusundaki azim ve kararı bütün dünyaya ilân edildi.

İstanbul işgal altında

Tarih: 16 Mart 1920
İstanbul İtilaf kuvvetlerince işgal edildi
Tarih: 18 Mart 1920
İşgal kuvvetlerinin İstanbul'a girmesinden dolayı mebuslar, Meclis görüşmelerini erteleme kararı aldı ve Mebusan Meclisi bir daha açılamadı. 11 Nisan 1920 tarihinde de feshedildi. Böylece, Osmanlı Devleti'nin parlamenter hayatı da fiilen sona erdi.
Tarih: 19 Mart 1920
Mustafa Kemal, yayımladığı genelgeyle ''Ankara'da olağanüstü yetkili bir Meclis''in toplanacağını duyurdu.
Genelgede, ''Ulusun bağımsızlığını ve devletin kurtarılmasını sağlayacak önlemleri düşünüp uygulamak üzere ulusça olağanüstü yetki verilecek bir Meclisin Ankara'da toplantıya çağrılması ve dağıtılmış olan mebuslardan Ankara'ya gelebileceklerin de bu Meclise katılmaları'' istendi.

TBMM açıldı

Tarih: 23 Nisan 1920
Düşman işgali altındaki Anadolu ve Rumeli topraklarında, Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde Kurtuluş Savaşı'nı başlatacak ve Cumhuriyete giden yolda önemli adımlar atılmasını sağlayacak Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı. TBMM’nin açılışı, kurtuluş mücadelesinin en önemli safhalarından birisi oldu.
Büyük Millet Meclisi'nin şahsında egemenliğin kayıtsız, şartsız millete ait olduğu, üzerine basılarak ifade edildi.
Tarih: 3 Mayıs 1920
Ankara'da ilk Bakanlar Kurulu olan İcra Vekilleri Heyeti kuruldu.
Tarih: 3 Aralık 1920
Türkiye (TBMM Hükûmeti) ile Ermenistan arasında Gümrü Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile Doğu Cephesinde çatışmalar sona erdi, Kars ve civarı Türkiye topraklarına katıldı.

1. İnönü Savaşı zaferle sonuçlandı

Tarih: 11 Ocak 1921
I. İnönü Savaşı'nda zafer kazanıldı. Bu zafer TBMM’nin iç durumunu kuvvetlendirmişti. Aynı zamanda dışarıdaki itibarını arttırmış ve böylece askere alım işlemleri hızlanmıştı. Savaşın sonunda hiç beklemedikleri bu yenilgi karşısında İtilaf devletleri Londra’da durumu görüşmek üzere bir toplantı yaptılar.
Tarih: 21 Şubat 1921
Birinci İnönü Muharebesi de kazanılınca İtilaf Devletleri, Sevr Antlaşmasında bazı değişiklikler yapmak üzere Yunanistan ve Türkiye'nin de katıldığı bir konferansın Londra'da yapılmasına karar verdiler.
Ancak TBMM'yi tanımadıkları için, konferansa yalnızca Osmanlı Hükûmetini davet ettiler. Mustafa Kemal'in de Londra Konferansı'na delege olarak katılabileceğini ya da bir temsilci yollayabileceğini Osmanlı Hükûmeti'ne bildirdiler. Osmanlı Hükûmeti de itilaf devletlerinin bu önerisini TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşa'ya iletti. Ancak TBMM bu teklifi kabul etmedi ve çağrılmadığı bir konferansa, katılamayacağını bildirdi. Bunun üzerine İtilaf Devletleri, İtalya'nın aracılığı ile TBMM'yi resmen Londra Konferansı'na çağırdı.
Tarih: 1 Nisan 1921
II. İnönü Savaşı zaferle sonuçlandı.
Savaş, 3 gün sürdü. Türk Ordusu büyük güçlükler içinde üstün kahramanlıklar gösterdi. 31 Mart'ta düşman cephesinde sarsıntılar başladı. İsmet Paşa bütün birliklerine taarruz emrini verdi, akşama doğru Yunan Ordusu ric'at etmeye başladı.
1 Nisan 1921 sabahı Genelkurmay Başkan Vekili Fevzi Paşa'ya çektiği telgrafı; "Düşman binlerce ölüleriyle doldurduğu muharebe meydanını muzaffer silâhlarımıza terketmiştir" cümlesiyle bitirmiş ve zaferi müjdeledi.
Mustafa Kemal Paşa'nın "Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makûs talihini de yendiniz" övgülü cümlesini taşıyan bir telgrafla tebrikini aldı.

'Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır'

Tarih: 26 Ağustos 1921
Mustafa Kemal Paşa, “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır” emrini verdi.
Önce Sakarya Nehri’nin doğusu, sonra da Afyonkarahisar – Eskişehir hattına kadar olan vatan toprakları Yunanlılardan temizlendi.
22 gün 22 gece süren kanlı çarpışmalar için Mustafa Kemal Paşa “Sakarya melhame-i kübrası” yani kan gölü, kan deryası demişti.
Sakarya Meydan Muharebesi sonucu, askerî harekât yön değiştirdi. Sakarya Muharebesi sonuna kadar stratejik savunma yapılırken Sakarya’dan sonra stratejik taarruza dönüldü.
Sakarya Zaferi’nden sonra vefa duygusu ile dolu olan Türk milleti, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’ya TBMM aracılığıyla 19 Eylül 1921 tarihinde Gazi unvanı ve Mareşal rütbesini vermişti.
Tarih: 20 Ekim 1921
Sakarya Meydan Muharebesi’nin kazanılmasından sonra, Türk-Fransız görüşmeleri 24 Eylül 1921 tarihinde Ankara’da yeniden başlamış ve 20 Ekim 1921 tarihinde imzalanan Ankara İtilafnamesi’yle sonuçlandırılmıştı. 13 maddelik itilafnameyi imzalayan Franklin Bouillon ile Yusuf Kemal’in birbirlerine gönderdikleri diplomatik mektuplardan oluşan Ankara İtilafnamesi sayesinde Mustafa Kemal’in deyimiyle millî emellerimiz ilk kez Batılı devletlerden biri tarafından onaylanmış ve dile getirilmiş oluyordu.
Tarih: 26 Ağustos 1922
Büyük Taarruz başladı. Başkomutan Mustafa Kemal, 26 Ağustos sabahı Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ile muharebeyi yönetmek üzere Afyonkarahisar sınırlarında kalan Kocatepe'de yerini aldı.
Topçu ateşleriyle şafak vakti başlayan harekatın devamında Türk askeri, sabahın ilk ışıklarıyla hücuma geçip Tınaztepe'yi ele geçirdi ve Belentepe ile Kalecik Sivrisi'nden düşmanı uzaklaştırdı.

'Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir ileri'

Tarih: 30 Ağustos 1922
Büyük Önder Atatürk komutasındaki Türk ordusunun 26 Temmuz 1922'de başlayan ve 30 Ağustos'ta büyük bir zaferle taçlandırdığı Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi, tarihe altın harflerle yazılan en büyük kahramanlık destanlarından oldu.
Büyük Taarruz'un zaferle sonuçlanmasının ardından Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, birliklere "Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!" emrini verdi.
Tarih: 11 Ekim 1922
Sabah saat 06.00'da Türkiye ile 3 İtilaf Devleti İngiltere, Fransa ve İtalya arasında Mudanya Mütarekesi imzalandı. Mütareke, imzalandıktan 3 gün sonra yürürlüğe girdi. Antlaşmayla Ankara Hükümeti istediğini elde ederek ve tek kurşun atmadan İstanbul, Boğazlar ve Doğu Trakya'yı işgalden kurtardı.

Lozan Barış Anlaşması'na giden yol

Tarih: 20 Kasım 1922
Lozan Barış Konferansı başladı.
Tarih: 24 Temmuz 1923
İsviçre’nin Lozan kentinde Türkiye tarihinin belki de en önemli anlaşması olan, kimilerine göre Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedi olarak kabul edilen Lozan Barış Antlaşması imzalandı.
Tarih: 13 Ekim 1923
24 Temmuz 1923 yılında imzalanan Lozan Barış Antlaşması’ndan sonra yeni kurulan devletin hükümet merkezi sorunu ele alınmıştı. Meclis’te gerçekleşen görüşmelerden sonra İsmet Paşa ve beraberindeki 13 vekil, Ankara’nın başkent olmasını önermişlerdi. İsmet Paşa ve arkadaşları tarafından verilen bu önerge genel kurulda görüşülmüş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kararı ile onaylanmıştı. Bu tarihten itibaren Ankara, yeni kurulan Türk devletinin başkentidir.

'Yarın Cumhuriyet'i ilan edeceğiz'

Tarih: 28 Ekim 1923
Atatürk; düşmanın ülkeden atılıp sınırlarımızın belirlenmesinden sonra, çoktan beri tasarladığı cumhuriyetin ilanı üzerinde hazırlıklar yapmaya başladı. Yakın arkadaşlarını Çankaya'da yemeğe çağırdı ve onlara, "Yarın Cumhuriyet'i ilan edeceğiz" dedi.

Türkiye Cumhuriyeti kuruldu

Tarih: 29 Ekim 1923
Atatürk, milletvekilleri ile görüştükten sonra taslağı hazırlanan cumhuriyet önergesi Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne verildi. Meclis önergeyi kabul etti. Böylece Türkiye’de Cumhuriyet yönetimi kuruldu. Atatürk kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı oldu.

'Türkiye, dünya devletleri arasında tuttuğu yere layık olduğunu ispat edecektir'

Cumhuriyet'in ilanının ardından Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı seçilen Mustafa Kemal Atatürk TBMM kürsüsünden yaptığı konuşmada şunları söyledi:

"Efendiler; asırlardan beri Doğu'da haksızlığa ve zulme uğramış olan milletimiz, Türk milleti, gerçekte soydan sahip bulunduğu yüksek kabiliyetlerden yoksun zannediliyordu. Son yıllarda milletimizin fiili olarak gösterdiği kabiliyet, istidat ve kavrayış kendi hakkında kötü düşünenlerin ne kadar gafil ve ne kadar gerçeği görmekten uzak, görünüşe aldanan insanlar olduğunu pek güzel ispat etti.

Milletimiz kendisinde var olan vasıfları ve değeri, hükümetin yeni adıyla medeniyet dünyasına çok daha kolaylıkla gösterebilecektir. Türkiye Cumhuriyeti, dünya devletleri arasında tuttuğu yere layık olduğunu eserleriyle ispat edecektir. Arkadaşlar; bu yüksek rejimi yaratan Türk milletinin son dört yıl içinde kazandığı zafer, bundan sonra da birkaç misli olmak üzere kendini gösterecektir. Bendeniz, kazandığım bu güven ve itimada layık olmak için pek önemli gördüğüm bir noktadaki ihtiyacı arz etmek mecburiyetindeyim. O ihtiyaç, yüce heyetinizin şahsıma karşı gösterdiği sevgi, güven ve desteğin devamıdır. Ancak bu sayede ve Tanrı'nın yardımıyla, bana verdiğiniz ve vereceğiniz görevleri en iyi şekilde yapabileceğimi ümit ediyorum. Daima sayın arkadaşlarımın ellerine çok samimi ve sıkı bir şekilde yapışarak, kendimi onların şahıslarından bir an bile uzak görmeyerek çalışacağım.

Daima milletin sevgi ve güvenine dayanarak hep birlikte ileri gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır."

TÜRKİYE
Türkiye Cumhuriyeti 101 yaşında: 'CİMER'e duygu ve düşüncelerinizi yazabilirsiniz'
Yorum yaz