TÜRKİYE

Temiz enerji yolunda: Türkiye yenilenebilir enerjide ne noktada?

Türkiye Ulusal Enerji Planı çalışmasının sonuçlarına göre 2024 yılı Temmuz ayı sonunda Türkiye'nin kurulu gücünün kaynaklara göre dağılımı açıklandı. Bu veriler akıllara Türkiye'nin yenilenebilir enerjideki durumunu getirdi. Türkiye'nin yenilebilir enerji stratejisinin temel hedefleri neler? Teşvikler yeterli mi? Sputnik'in özel derlemesinde.
Sitede oku
Türkiye Ulusal Enerji Planı çalışmasının sonuçlarına göre 2024 yılı Temmuz ayı sonu itibarıyla Türkiye'nin kurulu gücünün kaynaklara göre dağılımı; yüzde 28.5’i hidrolik enerji, yüzde 21.9’u doğal gaz, yüzde 19.3’ü kömür, yüzde 10.9’u rüzgâr, yüzde 15.6’sı güneş, yüzde 1.5’i jeotermal ve yüzde 2.4’ü ise diğer kaynaklar şeklinde açıklandı. Peki Türkiye'nin yenilebilir enerji stratejisinin temel hedefleri neler? Türkiye'nin enerji üretimindeki payı ne kadar? Bu konudaki teşvikler yeterli mi? Enerji Uzmanı Ali Arif Aktürk, Enerji Yatırımcıları Derneği (GÜYAD) Yönetim Kurulu Başkanı Cem Özkök ve Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ENSİA)Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı Sputnik'e özel anlattı.

Türkiye'nin yenilenebilir enerji stratejisinin temel hedefleri ve öncelikleri nelerdir?

'Türkiye'nin enerji stratejisinde yenilenebilir enerji kaynaklarının ulusal enerji bileşimindeki payını artırmak ve düşük karbonlu bir ekonomiye geçiş yer alır'

Enerji Yatırımcıları Derneği (GÜYAD) Yönetim Kurulu Başkanı Cem Özkök Sputnik'e verdiği özel röportajda Türkiye'nin yenilebilir enerji stratejisinin temel hedeflerinin arasında enerji bağımsızlığını sağlamak, arz güvenliğini artırmak ve iklim değişikliği ile mücadele doğrultusunda sürdürülebilirliği sağlamanın olduğunu belirtip şunları aktardı:
"Türkiye'nin enerji stratejisinde yenilenebilir enerji kaynaklarının ulusal enerji bileşimindeki payını artırmak ve düşük karbonlu bir ekonomiye geçiş yer alır. Özellikle 2053 yılı için belirlenen net sıfır emisyon hedefi, Türkiye’nin bu alandaki kararlılığını ortaya koymaktadır. Bu hedeflere ulaşmak için belirlenen politikalar arasında, Türkiye’nin Paris Anlaşması’na taraf olması ve Avrupa Birliği’ne uyum süreci çerçevesinde hazırlanan Yeşil Mutabakat Eylem Planı öne çıkmaktadır. Bu plan ile enerji verimliliğini artırma, sera gazı emisyonlarını azaltma ve yenilenebilir enerji projelerine yönelik teşvik mekanizmalarını güçlendirme gibi adımlar atılmaktadır. Ayrıca, enerji yatırımlarını desteklemek için küresel finansman kaynaklarından yararlanma ve ulusal teşvik sistemlerini geliştirme çabaları sürdürülmektedir."

'Türkiye temiz enerji kurulu gücünü dikkat çekici oranda artırmış bir ülke'

Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ENSİA)Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı Sputnik'e verdiği özel röportajda 2024 yılı Ağustos sonu itibarıyla temiz enerji kaynaklarımızın oranı % 58,6’ya karşılık geldiğini belirterek Türkiye'nin yenilebilir enerji konusundaki durumunu şöyle aktardı:
" Türkiye, yenilenebilir enerjinin önemini geç fark eden ancak son 15 yılda kaydettiği ivme ile başta rüzgâr ve güneş enerjisi olmak üzere temiz enerji kurulu gücünü dikkat çekici oranda artırmış bir ülke. 2024 yılı Ağustos sonu itibarıyla 113 bin 750 Megavat (MW) seviyesine ulaşan elektrik enerjisi kurulu gücümüz içerisinde Hidroelektrik, Rüzgâr, Güneş, Jeotermal ve Biyokütleden oluşan temiz enerji kaynaklarımızın oranı % 58,6’ya karşılık geliyor. Bu veriler elbette hepimizi çok mutlu ediyor. Rüzgâr enerjisinde 12 bin Megavat (MW) kurulu güç seviyesini aştık ve bu seviye ile dünyada 12’inci, Avrupa'da 5’inci sırada yer alıyoruz."

'Kaynak çeşitlendirmesini sağlamak Türkiye’nin enerji stratejisinin ana hedeflerinden biri'

Enerji Uzmanı Ali Arif Aktürk, Türkiye'nin yenilenebilir enerji stratejisinin temel hedeflerinde kaynak çeşitlendirmesi sağlamak yattığını belirtip şunları kaydetti:
"Türkiye’nin Ulusal Enerji Plan Çalışmasında enerji arz güvenliğini güçlendirmek için güzergâh ve kaynak çeşitlendirmesini sağlamak Türkiye’nin enerji stratejisinin ana hedeflerinden biridir. Aynı zamanda enerjide bölgesel ticaret merkezi olmayı hedeflemektedir. Yerli ve yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payını artırmayı hedeflemektedir. Bu bağlamda son dönemde yenilenebilirin toplam kurulu güç içindeki payı önemli oranda artmıştır. Bu artışın son on yıldaki temel nedenlerinden birisi devletin vermiş olduğu alım garantileridir. Bu liberal bir elektrik piyasasına tezat oluştursa da özellikle kredi ratingi düşük bir ülke olarak ve de finansman imkanlarının azalmasından dolayı kaçınılmaz bir durumdur."

Enerji hedeflerine ulaşmak için mevcut politikalar ve stratejiler ne kadar etkili?

'Türkiye, 2053 yılı için net sıfır karbon emisyon hedefi belirledi'

GÜYAD Başkanı Cem Özkök, Türkiye'nin 2053 yılı için net sıfır karbon emisyon hedefi belirlediğini söyleyerek Türkiye'nin enerji üretimindeki payının TEİAŞ verilerine göre Ağustos 2024 itibarıyla 113 bin 750 MW’a ulaştığını kaydetti. Konuya ilişkin şunları söyledi:

"Türkiye, 2053 yılı için net sıfır karbon emisyon hedefi belirlemiştir. Bu kapsamda, enerji dönüşümünü hızlandırmak amacıyla Yeşil Mutabakat Eylem Planı hazırlanmıştır. Plan, enerji verimliliğini artırma, düşük karbonlu teknolojileri destekleme ve yenilenebilir enerji projelerine teşvik sağlama gibi unsurları içermektedir. Özellikle Ulusal Emisyon Ticaret Sistemi (ETS), Avrupa Birliği Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) ile uyumlu olarak geliştirilmekte olup, Türkiye'nin yeşil dönüşüm sürecine katkı sağlaması hedeflenmektedir."

'Enerji projelerine yönelik yatırımların artırılması planlanarak, yerli ürün kullanımını teşvik eden düzenlemeler yapılmakta'

GÜYAD Başkanı Cem Özkök YEKA modeli ile yenilenebilir enerji projelerine yönelik yatırımların artırılması planlanarak, yerli ürün kullanımını teşvik eden düzenlemelerin yapıldığını belirtti. Konuya ilişkin fikirlerini şu sözlerle aktardı:
"Yerli yenilenebilir enerji sanayisinin gelişmesi desteklenirken arz güvenliğinin sağlanması da hedeflenmektedir. Bu projeler yapılabilirliği sağlanırsa ülkemiz, sanayicimiz ve yatırımcımız açılarından için kazan kazan projeleridir. Bu projelerde kritik kelime yapılabilirliğin sağlanmasıdır. Şimdiye kadar yapılan yarışma şartname ve düzenlemelerinin mevcut ekonomik konjonktürle paralel olmayan şartlar içermesi nedeniyle sürekli patinaj yapıldığı deneyimlenmiştir. Bu edinilen tecrübeler doğrultusunda projelerin yapılabilirliğini sağlamak için yarışmaların döviz bazlı yapılması, yarışmalara ekonomik yeterliliğe sahip olan isteklillerin katılması için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Ayrıca piyasadaki kapasite arz talep dengesini sağlamak için en az 10 senelik bir projeksiyon yapılmalı ve yatırımcı her sene hangi ay kaç MW kapasite açılacağını bilerek projeksiyonunu hazırlamalıdır. Bunun sağlanması yenilenebilir enerji sanayisinin gelişimi için de itici güç olacak ve daha yüksek oranda yerlileşmeyi sağlayacaktır." dedi.

Yenilenebilir enerji kaynaklarının Türkiye enerji üretimindeki payı ne kadar?

'Türkiye gelişmekte olan ülkeleri yakalamak istiyorsa önündeki zamanı diğer ülkelerden daha iyi kullanmak zorunda'

GÜYAD Başkanı Cem Özkök yenilebilir enerjilerin gelişiminde zamanın göz ardı edilemeyecek kadar önemli bir faktör olduğunun altını çizerken, üretim süreçlerinin kısaltılması gerektiğini vurguluyor.

"İzin ve ruhsat süreçlerinin projelerin hayata geçirilmesinde süreci uzatıcı rol oynadığı tartışmasız. Süreçlerin kısaltılması zaman maliyeti göz önüne alındığında en önemli konulardan biri. Türkiye gelişmekte olan ülkeleri yakalamak istiyorsa önündeki zamanı diğer ülkelerden daha iyi kullanmak zorunda."

'Türkiye’nin odaklanması gereken nokta yenilenebilir teknolojilerinde otomasyon ve yazılım kısmıdır'

Enerji Uzmanı Ali Arif Aktürk yerli üretim kapasitesinin artırılması konusunda şunları söylüyor:
"İhalelerde yerli payı ve ARGE’ye teşvikler olsa da sanayi üniversite ilişkisinde Türkiye’de ciddi sıkıntılar vardır. Üniversitelerin Teknokent’lerinin büyük bir kısmı ARGE merkezi olmaktan çıkmış vergisel olarak avantajlı yer olmaya evrilmiştir. Hidroelektrik santrallerin türbin parçalarının üretiminde belki demir çelik endüstrisinde ARGE çalışmalarında malzeme geliştirmelerinde bir şeyler yapılabilir. Ancak bence Türkiye’nin odaklanması gereken nokta yenilenebilir teknolojilerinde otomasyon ve yazılım kısmıdır. Kontrol ekipmanları ile birlikte buna üniversitelerle birlikte odaklanılırsa bir noktaya gelinebilir."

Yenilenebilir konusunda Türkiye’deki mevcut durum nedir?

Enerji Yatırımcıları Derneği (GÜYAD) Yönetim Kurulu Başkanı Cem Özkök Türkiye'nin yenilebilir enerji alanında son derece güçlü bir sanayisi olduğunu belirtirken konuya ilişkin şunları kaydetti:

Ülkemizde özellikle yenilenebilir enerji alanında son derece güçlü bir sanayimiz var. Dünya çapında ürün ve hizmet üreten Türk şirketleri halen küresel markaların güvenilir tedarikçileri konumunda bulunuyor ve sadece üretim yapmakla kalmayıp araştırma geliştirme faaliyetlerini de ciddiyetle ele alıyorlar. Buraya cirolarının yüzde önemli kısmını ayıran şirketler olduğunu takip ediyoruz, özellikle depolama alanında cirosunun yüzde 3’üne kadarını Ar-Ge’ye ayırmayı taahhüt eden şirketler olduğunu görüyoruz. Aynı zamanda Ar-Ge ve Tasarım Merkezleri ile Teknoloji Geliştirme Bölgelerinin sayısının artırılması, bölge altyapıları desteklenerek girişim ofisleri modeli ile kuluçka merkezlerinin yaygınlaştırılması ve daha fazla girişimcinin ekosisteme dâhil edilmesine ilişkin planlar da orta vadeli planların hedefleri arasında yer almaktadır. Bu alanda yakın ve orta vadede Türkiye’den başarısı ispatlanmış teknolojik modeller çıkmasını beklemek sürpriz olmaz.

'Temiz enerji kaynaklarında potansiyelimizin çok altında olduğumuzu da kaydetmemiz gerekiyor'

ENSİA Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı, Türkiye'nin enerji kaynaklarında potansiyelinin çok altına olduğunu belirterek yerli üretimin hayati önem taşıdığının altını çizdi. Konuya ilişkin şunları kaydetti:

"Tüm temiz enerji kaynaklarında potansiyelimizin çok altında olduğumuzu da kaydetmemiz gerekiyor. Önemli noktaya da dikkat çekmek istiyorum. Türkiye, halen birincil enerji kaynaklarında yüzde 70’in üzerinde ithalata bağımlı bir ülke. Temiz, yenilenebilir, yerli ve sürdürülebilir kaynaklarımızdan ürettiğimiz her bir kilovat enerji, karşılığı olan dövizin cebimizde kalması anlamına geliyor. Yerli enerji kaynağınızı yerli ekipman ile üretmemiz de hayati önemde. Bugün enerji ekipmanlarında ülkemiz yüzde 50’nin üzerinde ithalata bağımlı. Türkiye’nin enerji stratejinin üretim ve ekipman başlıklarında tümüyle yerlileştirme kurgusunun üzerinde inşa edilmesi lazım. 'Yerli' derken, sermaye kaynağını kastetmiyorum. Türkiye’de konuşlu olan, ülkemizde üretim yapan, istihdam sağlayan, ihracat gerçekleştiren her firma bana göre yerlidir."

'Hükümetimizin geçen yıl açıkladığı Ulusal Enerji Planı’nda tüm dünyaya ilan edilen hedefleri memnuniyet verici buluyoruz'

Alper Kalaycı hükümetin geçen yıl açıkladığı Ulusal Enerji Planı’nda tüm dünyaya ilan edilen hedefleri memnuniyet verici bulduğunu belirtti:
"Hükümetimizin geçen yıl açıkladığı Ulusal Enerji Planı’nda tüm dünyaya ilan edilen hedefleri memnuniyet verici buluyoruz. Bu hedefler Türkiye’nin 2053 yılı için belirlediği “Net Sıfır” vizyonuna ulaşma yolunda gelecek 30 yılda yapılacak yatırımların ne olması gerektiğini anlatıyor. Bu anlatıda 2035 yılında Güneş enerjisinde 52 bin 900 MW, Rüzgar enerjisinde 29 bin 600 MW kurulu güç hedefi var. Bu hedefler güneş enerjisinde yaklaşık 3 kat, rüzgar enerjisinde 2,5 kat kurulu güç artışı anlamına geliyor." dedi.

Yenilenebilir enerji yatırımlarının finansmanı konusunda Türkiye’de hangi modeller ve teşvikler kullanılmakta?

'Temiz enerji, şu anda global enerji yatırımlarının en dinamik, en gelişmeye açık ve hızla büyüyecek yönünü oluşturuyor'

GÜYAD Başkanı Cem Özkök yenilebilir enerji sektöründe iyileştirilmesi gereken noktalarda en önemli konunun maliyet enflasyonu olduğunu söyleyerek konuya ilişkin şunları kaydetti:
"Temiz enerji, şu anda global enerji yatırımlarının en dinamik, en gelişmeye açık ve hızla büyüyecek yönünü oluşturuyor. Bununla beraber bu alandaki projeleri gerçekleştirmenin önündeki en önemli sorunlar maliyet enflasyonu, tedarik zinciri kırılganlıkları ve daha yüksek borçlanma maliyetleri, proje fizibilitelerini tehlikeye atan uzun izin süreçleri olarak sıralanabilir. Tüm dünyaya paralel olarak bizde de bu konular hızla çözülmesi gereken başlıklar arasında yer alıyor."

'Devlet yatırımcının cebine para koysun anlamına gelecek bir garabeti asla kabul edemeyiz'

ENSİA Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı, Türkiye'de kullanılan teşvikler ve iyileştirilmesi gereken noktaları şöyle anlattı:

"Ülkemizde finansman kaynaklarına ulaşmada karşılaşılan zorluklar çok fazla. Ana ve yan sanayide üretim yapan firmalarımız, bizim kategorimizdeki ülkelere göre en az baş kat daha yüksek olan enflasyonun yakıcı etkileri bir yana, döviz kuru – enflasyon bağının tamamen kopması, iç pazardaki daralma nedenleri ile önünü görmekte çok zorlanıyor. Enerji yatırımları uzun dönemli projeksiyonlara sahip, çok planlı olması gereken, iş takvimi belli olan yatırımlardır. Bu noktada kamu otoritesinden ilk beklentimiz, Türkiye’nin yüksek potansiyelini harekete geçirici süreçleri hızla işletmesidir. 'Devlet yatırımcının cebine para koysun' anlamına gelecek bir garabeti asla kabul edemeyiz. Tek beklentimiz, kamu otoritesinin şeffaf, öngörülebilir, regülasyonları küresel sistemle uyumlu ve hızlı hareket eden bir yapıda olması. Bunu başarırsak Türkiye’nin önünde hiçbir güç duramaz."

'Türkiye’nin bir an önce yapısal reformları yaparak öngörülebilirliği arttırması ile birlikte bunun enerji ve yenilenebilire de olumlu etkisi hızlı bir şekilde olacaktır'

Uzman Ali Arif Aktürk yenilenebilir enerji yatırımları konusunda kullanılan teşvikler hakkında "Kamunun alım garantileri tabi ki yenilenebilir projelerinde nakit akışın öngörülebilir olmasını sağlamaktadır." diyerek sözlerine şöyle devam etti:

"Kamunun alım garantileri tabi ki yenilenebilir projelerinde nakit akışın öngörülebilir olmasını sağlamaktadır. Ayrıca bölgelere göre projelerde yatırım teşvikleri de vardır. Şu anda verilen teşvikler yeterlidir. Yeterli olmayan husus eskisi gibi paranın kredinin kolay bulunamamasıdır. Bu da Türkiye’nin makro sorunudur. Risk primimiz yüksektir. Borçlanma maliyetlerimiz yüksek. Ülkenin ratiing düşük. Özellikle Cumhurbaşkanlığı sisteminden geçildikten sonra erkler ayrımınında ortadan kalması genel olarak sistemik riskleri arttırmaktadır. Bankalar gerek kendi yurdışı sendikasyonlarında gerekse de proje finansmanlarında gönülsüzdür. Kaynakları da azalmıştır. Türkiye’nin bir an önce yapısal reformları yaparak öngörülebilirliği arttırması ile birlikte bunun enerji ve yenilenebilire de olumlu etkisi hızlı bir şekilde olacaktır."

Yenilenebilir enerji projelerinin yerel ve bölgesel kalkınma üzerindeki etkileri nelerdir?

'Yatırımlar varlıklarıyla doğrudan bir bölgenin kalkınmasında önemli rol oynuyorlar'

GÜYAD Başkanı Cem Özkök, enerji yatırımlarının kurulduğu bölgenin kalkınmasında önemli rol oynadığı belirterek, istihdam oluşturduğunu da söyledi. Özellikle kırsal bölgelerde bu projelerin ekonomik ve sosyal etkilerini şöyle anlattı; "Biliyoruz ki yatırımlar varlıklarıyla doğrudan bir bölgenin kalkınmasında önemli rol oynayabiliyorlar. İstihdamdan tutun da yatırımı çevreleyen bir tedarik zinciri periferisi oluşmasına kadar çapraz çeşitli etkenler o bölgede ekonomik hayatın ortaya çıkmasına ya da canlanmasına yardımcı oluyor. Ayrıca başka sektörleri ya da imkanları da tetiklemek mümkün olabiliyor. Bunu en net jeotermal yatırımlarda görebiliyoruz. Jeotermal enerjiyi elektrik enerjisi olarak kullanmaktan tutun da evlerimizde, iş yerlerimizde ısınmaya ya da seracılık ve hayvancılık faaliyetlerinin gerçekleştirilmesine kadar birden çok alanda değerlendirebiliyoruz. Bu da bir jeotermal enerji tesisinin çevresinde seracılığa dayalı tarım yapmaya ya da hayvancılığa imkan sağlıyor. Bu tür etkileri kırsal kalkınmayı güçlendirmesi açısından önemsiyoruz."

'Türkiye’nin hızla artan büyük şehirlere göçü tersine çevirebilmenin yolu aslında yenilenebilir ve özellikle de GES’i kullanmaktan geçer.'

Uzman Ali Arif Aktürk yenilebilir enerji projelerinin kalkınma üzerindeki etkilerinden bahsederken projelerin daha fonksiyonel hale getirilmesine değinirken düşüncelerini şu cümlelerle aktarıyor; "Türkiye’nin hızla artan büyük şehirlere göçü tersine çevirebilmenin yolu aslında yenilenebilir ve özellikle de GES’i kullanmaktan geçer. Yapılmalıdır da. Şehirdeki uygar konforun artık köylerde de sağlanabiliyor olduğunu gören tüketici tekrar tarım toplumuna dönebilir. Mesela GES’lerin ısı pompaları ile entegre edilmesi. Bu sayede kış döneminde büyük şehirdeki kaloriferli yaşamı köyünde de yaşayabilir. Büyük GES projelerinde mutlaka tarım arazilerinin dışına çıkılması ve devletinde bu konuda çok hassas davranması gerekmektedir. Yine HES’lerde çevreye ve doğanın florasına çok duyarlı olunması gerekmektedir. Özellikle Karadeniz bölgesinde hayata geçmiş HES’lerde geçmişte buna çok dikkat edilmedi. Bu nehir yatakları değiştirildi. Şimdi özellikle Karadeniz’de sel felaketleri yaşanabilmektedir."

Yenilebilir enerji hakkında nasıl farkındalık yaratılır?

GÜYAD Başkanı Cem Özkök ülkelerin iklim emisyon hedeflerine erişmesinde şirketler kadar bireylerinde farkındalık ve bilince sahip olduğunu belirtirken konuya ilişkin çözüm önerilerini şöyle sıraladı:

"İlkokul seviyesindeki eğitimden başlayarak enerji alanında kalifiye istihdamı sağlayacak yüksek öğretime kadar eğitimin her kademesinde farkındalık çalışmaları yürütülmesinde ve bu gayretlerin artırılmasında fayda var. Ayrıca özel sektör ve akademi iş birliğinin de gerçekçi zeminlere oturtularak sürdürülebilir hale getirilmesini yararlı görüyoruz."

Enerji Uzmanı Ali Arif Aktürk bu soruya şöyle cevap veriyor; "ETKB zaman zaman kamuoyuna TV’lerde spot geçse de kamuoyunun farkındalığı çok yüksek değildir. Sanayide ihracata çalışanların farkındalığı rekabet avantajı hususunda karbon ayak izi ve maliyetlerden dolayı son dönemde artsa da en önemli husus tüketici için fiyattır. Çevre, karbon, küresel ısınma konuları Türk toplumunda öncelik sıralamasında geridedir."
TÜRKİYE
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Bayraktar: Doğal gaz üretimi iki katına çıkacak
Yorum yaz