Suyun ayrıca kokuları gizlediğini de vurgulayan Kar, Narin'in cansız bedeninin saklanmasının organize bir şekilde gerçekleştiğinin altını çizdi. Kar şu ifadeleri kullandı:
"Önce derenin altındaki balçık kazılmış. Kazılan balçığın içine çuvalın içerisinde cesetle beraber beraber bütün eşyaları konmuş. Üstüne her biri 15-20 km ağırlığında büyük taşlar konmuş. Bir insanın balçığı tek başına kazdığını varsaysak bile, cenazeyi balçığın içine yerleştirip taşları bulup getirene kadar, o yüksek debili suda cenaze hareket edecektir. Dolayısıyla ben bunun birden fazla kişi tarafından yapılmış bir şey olduğunu düşünüyorum"
Cenazenin kirli bir tatlı suya yerleştirildiğini de söyleyen Kar, bu suyun delilleri büyük ölçüde yok edeceğini belirtti. Öte yandan Narin'in tırnağının altından örnekler alındığını, tırnak altının korunaklı bir bölge olduğunu sözlerini ekleyen Kar, bu örneklerde yapılacak araştırmalarından umutlu olduğunu söyledi.
'Feodal aile yapısı olan yerlerde bu tür olaylarda yüzde 85 gibi bir oranda aile sorumlu çıkıyor'
Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Halis Tokgöz ise, özellikle feodal ilişkilerin ve aşiretlerin yaygın olduğu yerlerde, kayıp vakalarında, soruşturmanın aileden başlayarak genişletilmesi gerektiğini belirtti. Tokgöz şu ifadeleri kullandı:
"Özellikle kapalı aile yapılarının, toplumsal ve kültürel kodların söz konusu olduğu durumlarda, aileden başlayarak soruşturmayı genişletmek gerekir. Bu tür kayıp olaylarında, yüzde 85 gibi yüksek bir oranda aile sorumlu çıkıyor. Çünkü çocuk tanıdığı, bildiği, güvendiği insanlarla iletişim kuruyor ve işbirliği içerisine giriyor. Bu kişiler de çocuğun ya ailesi oluyor, ya da mahallesindeki veya okuldaki sosyal çevresi oluyor"
Kimi ülkelerde bu tür kayıp vakalarından ailenin sorumlu olma oranının yüzde 90'a kadar çıktığını belirten Tokgöz, Narin'in yaşadığı köyde kapalı bir toplum yapısının bulunduğunu da vurguladı.