Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, geçen hafta depremzede ve refakatsiz çocukların tarikat yurtlarına yerleştirildiği iddialarını yalanlamıştı.
Yanık, “Devlet ve kamu olarak refakatsiz çocuğu derneğe, vakfa, herhangi bir yere teslim etmemiz, denetimi kişi ya da kuruluşa vermemiz söz konusu değil” demişti.
Alican Uludağ’ın haberine göre, Kahramanmaraş merkezli depremde babalarını yitiren ve Gaziantep’ten Sakarya’ya getirilen dokuz yetim çocuğun Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı olan ancak işletmesi İsmailağa cemaatine yakın Sakarya Erenler İlme Hizmet Vakfı’nca yürütülen Mekke Mescidi-Hanife Akın Kuran Kursu’na yatılı olarak verildiği ortaya çıktı.
Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği konuyla ilgili hukuki süreç başlatarak Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Başkanı Avukat Müjde Tozbey, konuya ilişkin Radyo Sputnik’te yayınlanan Yazı-Yorum programında Fethi Yılmaz’a açıklamalarda bulundu.
Tozbey, süreci şöyle özetledi:
“Depremin ikinci haftasında çeşitli duyumlar almaya başladık, yıkılan, enkaz altındaki binalardan sağlam çıkarılan çocukların anne-babalarına verilip ya da ambulansa bindirilip ya da polis arabasına bindirilip hastaneye ve karakola götürülmek yerine insanlara teslim edildiğine dair duyumlar aldık. Ama depremin o ani etkisindeyken inanmadık. Bir tarikat yurdunda depremzede çocuklar gelecek diye yoğun hazırlık yapıldığına dair bir kayıt aldık. Buna dair bir video geçti elimize. Alican Uludağ’ın yaptığı haberden önce biz dernek olarak Kadıköy’den suç duyurusunda bulunduk ve basına, kamuoyuna çağrıda bulunduk. Kadıköy’deki tanıklarımız da bize ulaştıklarında şunu söylemişlerdi: Otobüs durağına lüks bir minibüs geldi, bir apartman binasından çocuklar çıkarıldı, çocukların yanındaki ablalara sorduk, ‘Bu çocuklar depremden kurtarılan çocuklar’ dediler ve minibüse bindirip götürdüler. Bunun üzerine o evin tarikat yurdu olduğunu öğrendik diye bize ihbarda bulunmuşlardı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından bizim suç duyurularımız yalanlandı.”
“Suç duyurusunun ardından Savcılıktan bazı şeyler istedik” diyen Tozbey şöyle devam etti:
“Tarikat yurduna baskın yapılsın ve yetkililer yargılansın istedik. Fakat talebimiz üzerine ne baskın yapıldı ne de soruşturma yürütüldü. Tüm soruşturmalar hakkında takipsizlik kararı verildi. Ama tüm Türkiye devlet eliyle çocukların kaçırıldığını duymuş oldu.”
Beykoz-Çavuşbaşı’nda da bir villada depremzede çocuklar için bir ortam hazırlandığını belirten Tozbey, “Biliyorsunuz, Türk Ceza Kanunu ve Çocuk Koruma Kanunu gereği devletin teslim aldığı bakıma ihtiyacı olan çocuklar Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı sorumluluğundadır. Bu kanun gereği devlete ait çocuk sevgi evleri açılmıştır. Biz buralara eskiden yetimhane diyorduk. Buralarda bakımlarının yapılması gerekiyor. Devlete ait bir çocuğu götüremezsiniz. Çocuk sevgi evinde tüm ihtiyaçlarını karşılamak zorundasınız. Bunu yaparken de gizli bir şekilde yapmalısınız. Kesinlikle çocuğun yüzü, adresi belli olmayacak. Çocuklara ifşa ederek bakamazsınız” dedi.
'Bu çocukların nerelere gönderildiğine dair açıklama yapılmadı'
“10 büyükşehirde çok büyük yıkımlar oldu ama hiçbir çocuk sevgi evinde yıkım olmadı buna rağmen 10 büyükşehirdeki sevgi evleri boşaltıldı ve bu çocukların nerelere gönderildiğine dair hiçbir açıklama yapılmadı” diyen Tozbey, şöyle devam etti:
“Biz Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’na bu durumun araştırılması için dilekçeler verdik. Milletvekilleri aracılığıyla soru önergesi verdik, hiçbirine cevap alamadık. Kesinlikle her çocuk için ayrı soruşturma yürütülmeli ve ilgili yetkili memurların yargılanması gerekir çocuk kaçırma suçundan dolayı. İtirazlarımızı yaptık, maalesef reddedildi. Anayasa Mahkemesi’ne gerekli soruşturmanın yapılmadığına dair itirazlar yaptık ve hala sonuç bekliyoruz.”