Muğla'nın Bodrum ilçesinde, aile sağlığı merkezinde hasta yakınlarıyla çıkan arbedede kalp krizi geçiren Dr. Mustafa Hürkal Tezvar hastanedeki tedavisinin ardından 14 gün sonra taburcu edildi.
Yaşadığı şiddeti anlatan Dr. Tezvar, 40 yıllık meslek hayatı boyunca hiçbir zaman böyle bir şey yaşamadığını belirterek, "Hekimliğe devam etmeyeceğim, emekli olacağım" dedi.
‘Odama girip bana, ‘Fahrettin Koca’yı sen mi ararsın ben mi?’ dedi’
Radyo Sputnik’te yayınlanan Gün Ortası programında Okan Aslan’ın konuğu olan Dr. Tezvar, yaşadığı saldırıyı şöyle anlattı:
“Bir doktora ‘müşteri’ memnuniyeti için değil, onun bilgisi, becerisi için gidersiniz. Müşteri memnuniyeti, hasta memnuniyeti ne demek? O hekimin bilgi, becerisini kim değerlendirir? Siz hizmet alan kişi durumunda, o hizmeti sunan kişiye gidersiniz. Dolayısıyla bunu doğru bir şekilde tanımlamak lazım. Çünkü Türkiye’de son zamanlarda hasta memnuniyeti denen bu kavram son derece rahatsız edici. Fransa’dan bir örnek verelim. Geçen kış hastanede duvardaki şöyle bir yazı dikkatimi çekti: Sözel şiddet cezaevinde sonuçlanır. Bunu Türkiye’de gördüğümüz zaman bir şeylerin değişeceğine inanıyorum. Benim için açılan dava yaralamaya sebebiyet verecek bir darp. Dolayısıyla önce bunu doğru bir şekilde tanımlamak gerekiyor. Hasta memnuniyeti değil, hastanın doğru hizmeti alacağı bir yönetim şekli sağlamak gerekiyor. Bunu sağlayan Sağlık Bakanlığı’dır. Bundan sonra benim bir beklentim yok. Mağdur olan aynı zamanda hizmet verdiğim halk oldu. Çünkü biz kamu hizmeti veriyoruz. Kendini bilmez bir vandal, bir hizmeti engelledi. Üstelik bunu odama girerken ‘Fahrettin Koca’yı sen mi ararsın ben mi arayayım?’ gibi cüretkar bir lakırdıyla yaptı. Fahrettin Koca benden daha genç bir hekim meslektaşım olabilir ancak. Cesaret alınıyor ki bunu yapabiliyor. Cesaret aldığı kesimden ben bir açıklama beklerdim, kınama beklerdim, elbette Yürütme makamından.”
‘Bizler kum torbası olmak niyetinde değiliz’
“Bunların engellenmesini sağlamak için, iktidar, muhalefet fark etmeksizin, ciddi bir yasa gelmesi gerekiyor” diyen Tezvar, şöyle devam etti:
“Söylediklerim duymak isteyen kulaklar içindir. Dolayısıyla şiddeti nasıl engelleyeceğiz? Çok basit. Bunu defalarca dile getirdik. Yasa tasarısı getirirsiniz, önlersiniz. Cezai sınırı 15-20 yıla çıkarırsınız, ertesi gün bu olaylar kesilir. Ama affı altı ayla tutarsanız, devam eder. Bizler kum torbası olmak niyetinde değiliz. Dolayısıyla doğru bir kamu yönetimi sunumu için yönetmenin ciddi bir şekilde sorumluluğu vardır.”
Bu tür olayların meslekten soğumaya sebep olduğunu belirten Tezvar, “Genç meslektaşlarımız Almanya başta olmak üzere dışarıya göç ediyorlar” dedi.