Alman Bild am Sonntag gazetesine demeç veren Baerbock, “Umut ilkesi bizi 'Putin'in Rusyası'ndan korumayacak” ifadesini kullanırken, Almanya'yı koruyabilecek olanın, Berlin'in AB ve NATO içinde olduğu kadar ulusal düzeyde de ‘kendi güvenliğine ve gücüne yatırım yapması’ olduğunu vurguladı.
Baerbock, bu önlemler arasında ABD'nin uzun menzilli silahlarını Almanya'ya yerleştirme kararının da yer aldığını sözlerine ekledi.
Ülkesinin Rusya'ya karşı ‘inandırıcı bir caydırıcılık’ oluşturması gerektiğini savunan Baerbock, bu tür adımların aynı zamanda Almanya'nın müttefiki olan Polonya, Baltık ülkeleri ve Finlandiya'yı da koruması gerektiğinin altını çizdi.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, bu silahların Almanya'da konuşlandırılmasının ‘savaşı önlemeye hizmet ettiğini’ söylemiş, Moskova'nın ABD'nin uzun menzilli füzelerinin konuşlandırılmasını durdurmak için ne yapması gerektiği sorusuna ise "Ukrayna'daki savaşı durdurması gerek” yanıtını vermişti.
Ancak ABD silahlarının konuşlandırılması kararı Federal Meclis'in pek çok üyesi için sürpriz olurken, bazı siyasetçiler füzelerin Alman topraklarına konuşlandırılması konusunun parlamentoda tartışılması çağrısında bulundu.
Bu çağrılar iktidardaki koalisyonun bir parçası olan Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD) üyeleri tarafından da yapıldı.
Savunma Bakanı Boris Pistorius ise Rusya'nın bir süredir benzer ve farklı menzillerde silahlara sahip olduğunu, Orta ve Kısa Menzilli Füzelerin Ortadan Kaldırılması Anlaşmasını (INF Anlaşması) ihlal ettiğini ve daha sonra anlaşmadan çekildiğini iddia etmişti.
Rusya'ya karşı ‘gerçek caydırıcılık’ ihtiyacını vurgulayan Pistorius, “Bu bizim açımızdan açığı kapatmakla ilgili, kimseyi tehdit etmek için değil. NATO topraklarına olası, muhtemel bir saldırının Rusya için riskleri hesaplanamayacak kadar yüksek bir bedeli olacağını açıkça belirtmek için..” demişti.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise, ABD'nin Almanya'ya füze konuşlandırması halinde Rusya'nın da kendi silahlarını da konuşlandırma konusunda herhangi bir kısıtlamadan muaf olacağını söyledi.
Rusya’nın, ABD'nin bu tür planları hayata geçirmesi durumunda, Rus donanmasının kıyı kuvvetlerinin yeteneklerinin artırılması da dahil olmak üzere, orta ve kısa menzilli füzelerin konuşlandırılmasına ilişkin daha önceki tek taraflı kısıtlamalarından muaf olacağının altını çizen Putin, “Önem arz eden kamu ve askeri tesisleri, idari ve sanayi merkezleri ve savunma altyapısı bu füzelerin menzili içinde olacak, bu füzelerin uçuş süresi yaklaşık on dakika olacaktır. Dahası, ABD, Typhon füze sistemlerini tatbikatları sırasında kendi topraklarından Danimarka ve Filipinler'e tedarik etmiş ve konuşlandırmıştır. Bu durum, bizlere Soğuk Savaş dönemini anımsatmaktadır” ifadelerini kullandı.
INF anlaşmasından çekilen taraf ABD olmuştu
ABD, 1987 yılında Sovyetler Birliği'yle imzaladığı ve bu ülkenin dağılması sonrası Rusya'nın taraf olduğu Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması'ndan (INF) 2019’da resmen çekilmişti.
Washington’un kararını destekleyen NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ABD'nin kararından Rusya'yı sorumlu tutarken, yeni bir silahlanma yarışı istemediklerini söylemişti.
INF Anlaşması, nükleer başlık takılan füzelerin 30 yılı aşkın süredir Avrupa kıtasından uzak tutulmasını sağlamıştı.
Anlaşma, Soğuk Savaş'ın son dönemlerinde iki süper gücün nükleer savaş tehdidini azaltmak amacıyla başlattığı üç ayaklı silahsızlanma sürecinin parçası olarak benimsenmişti.
Bu sürecin diğer ayağını 1991'de imzalanan Stratejik Nükleer Silahların Azaltılması Anlaşması (START), diğerini de uzay silahları konusundaki müzakereler oluşturmuştu.