ABD Başkanı Biden, 5 Kasım'da düzenlenecek başkanlık seçimlerinde adaylıktan çekildiğini duyurdu.
Biden daha önce kendisine ‘Adaylıktan çekilecek misiniz?’ sorularını kesin bir dille yalanlamış ve adaylığının devam edeceğini belirtmişti.
Son dönemde sağlık sorunları konusunda tartışmalar yaşanan Biden’in kendi açıklamalarına rağmen adaylıktan çekilmesi dünya kamuoyunda da tartışmaya neden oldu.
‘ABD de anti-demokratik bir süreç işliyor’
Biden’in adaylıktan çekilme kararını Sputnik’e değerlendiren Uluslararası İlişkiler Uzmanı Doç. Dr. Levent Ersin Orallı şunları söyledi:
“ABD'de beklenen oldu ve malum ilan edildi! Biden'ın sağlık sorunlarından ve ileri yaşının getirmiş olduğu birtakım sorunlardan kaynaklı olarak başkanlık yarışını götüremeyeceği, en azından yarışın sonunda seçilme ihtimalinin her geçen gün zayıfladığı açık bir şekilde ortadaydı. Özellikle Amerikan kamuoyu Trump'la birlikte girmiş olduğu açık oturumun sonrasında Biden'ın Amerika'da 4 sene daha başkanlık yapmasının mümkün olmadığına dair bir kanaat geliştirmişti. An itibariyle demokratların da Ağustos ayında gerçekleşecek başkan adaylığının belirleneceği kongrede Biden'a yönelik sert çıkışlar yapması muhtemeldi. Özellikle lobilerden ve bağışçılardan gelen tepkiler Biden'ın çekilmesini bir noktada zorunlu hale getirmişti. Şüphesiz Covid-19'a yakalandığı bahanesiyle Biden'ın gururlu ve onurlu geri dönüş yani geri çekilme süreci planlanmış kurgusal bir senaryo ortaya koydu. Bu durum şüphesiz Amerikan Başkanlığı seçimleri bağlamında nedenle ağır bir anti-demokratik sürecin yürüdüğü gerçeğinde hepimize gösterdi. Çünkü ön seçim sürecinde 14 milyon delegenin oyunu almış olan Biden açık bir şekilde kendi iradesi haricinde çekilmek durumunda bırakıldı. Her seferinde ekranlarda seçime devam edeceğini, adaylıktan geri çekilmeyi düşünmediğini, sağlık durumunun oldukça elverişli olduğunu iddia eden Biden bir anda çekilmek durumunda bırakıldı. Demek ki iradeden bağımsız ve açık bir şekilde bir baskı altında çekilme kararı aldığını görüyoruz.”
‘Harris silik bir figür’
Biden yerinen Kamala Harris’in ismin öne çıkmasına dikkat çeken Doç. Dr. Orallı sözlerine şöyle devam etti:
“Bu baskı süreci Kamala Harris'in adaylığında büyük oranda beraberine getirecektir. İlk kadın başkan yardımcısı, ilk siyahi başkan yardımcısı ve ilk Asya kökenli başkan yardımcısı olarak Harris Yardımcılık makamına oturuncaya kadar oldukça dikkat çekici bir profildi. Ve birçok kişi Biden'ın başkanlık dönemindeki 4 yılı tamamlayamaması durumunda Kamala Harris'in başkanlık sürecini sürdürebileceğine inanıyordu. Fakat gelinen nokta itibariyle 4 yıllık serüvende Kamala Harris oldukça silik bir profil çizdi. Ve bu profili Özellikle göç ve göçmen politikaları bağlamında Kamala Harris'in arzu edilecek kadar güçlü bir figür olmadığını başkanlık koltuğuna yakışıp yakışmayacağına dair çeşitli sorgulamaları beraberinde getirdi. Özellikle bir kadın figür olarak öne çıkıyor olmasına rağmen Filistin'de Gazze'de yaşanan büyük trajedi on binlerce kadının ve çocuğun hayatını kaybetmesine dair hiçbir açıklayıcı ve hiçbir makul cümle etmemiş olması kendisinin aslında bir nevi Biden'ın devamı olacağı hatta dördüncü bir Obama dönemine ışık tutacağı anlamına gelmektedir. Harris'in Amerika'da müesses nizam tarafından desteklenebilecek zayıf bir figür olduğu vurgu yapmakta fayda görüyorum. Evet, zayıf bir figürdür. Çünkü şu ana kadar kendine dair doğruları ortaya koyamamış, daha ziyade bir taklit unsuru üzerinden bir siyasetçi figürü ortaya çıkarmıştır. Bu durum, Harris'i uzun vadede Amerika'daki seçim süreci noktasında da Trump'ın önüne çıkarmak için yetmeyebilir diye tahmin ediyorum. Özellikle Rusya ve Ukrayna arasında devam etmekte olan savaş ve Gazze meselesi noktasında Harris'in. Doğrudan bir aktör olarak kendini has doğrular geliştirememiş olması ve sadece figüran rolüne alışmış olması kendisinin bir konfor alanından çıkma riskini alabileceğine dair bir ışık sunmamaktadır. Bundan kaynaklı olarak seçim sürecinde Biden'dan daha fazla bir oy toplama ihtimalinin yüksek olduğu kanaatindeyim. Bununla beraber şu anda yepyeni bir rüzgar esmediği müddetçe ya da sürpriz bir başkan yardımcısı figürü ortaya çıkmadığı müddetçe Trump'ın yine bir adım önde olduğu kanaatindeyim.”
‘Harris, Biden’den farklı değil’
Kamala Harris’in aday gösterilmesi ve Amerika'da başkan olarak seçilme noktasında Rus ve Ukrayna arasındaki savaşın devamı noktasında bir miktar daha derinleşeceğini belirten Levent Ersin Orallı sözlerini şöyle devam etti:
“NATO'nun genişlemesi çerçevesinde elde edilen kazanımların kaybedilmemesi adına, bu savaşın sürdürülebilir bir hale gelmesi muhtemeldir. Ukrayna'yı terk eden 10 milyondan fazla insan, hayatını kaybeden 10 binlerce insan, NATO'nun bir miktar daha güçlenmesi adına ABD'deki karar alıcılar tarafından kurgulanmış bir senaryodur. Ve bu senaryonun temel figürlerinden biri de Kamala Harris'tir. Ancak olası bir Trump zaferi şüphesiz işleri değiştirecektir ve Ukrayna'nın gidişat itibariyle savaşı geri çevirme ihtimalinin mümkün olmadığı Kırım'ın Donetsk ve Luhansk bölgelerinin çok daha özel bir statüyle yeni bir anayasal dönemde ya da belirli toprakların ilhakının kabul edileceği yeni bir anayasaya Zelensky imza atmak zorunda bırakılabilir. Trump'ın ben geldiğim an bu savaşı bitireceğim cümlesinden anlaşılması gereken temel durum savaşın bir kazananı ve bir kaybedeni olduğunun beyan edilecek olmasıdır. Bu beyanda şüphesiz mevcut fiili durumun hukuki duruma döndürülmesi anlamında olacaktır.”
‘Biden çekilmeye zorlandı’
ABD’nin seçim sistemine dikkat çekene Uluslararası İlişkiler Uzmanı Doç. Dr. Levent Ersin Orallı şöyle dedi:
“ABD seçimlerinin Ezcümle, ABD'de başkanlık seçimi antidemokratik uygulamaları açık. Bir şekilde gün yüzüne çıkarmıştır. Ve özellikle Trump'a yönelik suikast girişiminden sonra bu seçimi Biden'ın kazanma ihtimalinin olmadığının açık bir şekilde ortaya çıkmasıyla beraber bir üst akıl düğmeye basmış, ve önce Covid-19 ile ilgili bir süreç geliştirilmiş. Kamala Harris şişirilmiş ve Biden'ın tamamen iradesi dışında başkan adaylığı sürecinden çekilmesi talep edilmiş, hatta Biden buna zorlanmıştır diyebiliriz. Bu antidemokratik uygulamalar üzerine bina edilmiş bir Amerikan siyaseti ve Amerikan seçim sisteminin bu saatten sonra Amerika'nın dünyadaki küresel hegemonyasının da sorgulanacağı, insan hakları ve demokrasi noktasında örnek model ülke olmaktan da her geçen gün geriye düşeceği gerçeğini gözler önüne sermektedir.”