“42 Türkiye, yenilikçi bir yüksek öğretim okulu aslında. Biz, 42 Okulları’nda iyi yazılımcılar yetiştirmeyi hedefliyoruz. Uluslararası bir modeli Türkiye’ye kazandırdık. Okullarımızda sıfırdan, yani daha önce hiç yazılım eğitimi olmayan kişilerin çok iyi yazılımcılar olmasını hedefliyoruz. Hedefimiz bunu iki yıldan daha kısa sürede gerçekleştirmek. Bu, üniversiteye alternatif bir eğitim sistemi. Kurs da değil. Üniversiteye alternatif, kariyer fırsatı sunan bir eğitim sistemi. Yaşadığımız dünyada diplomaların önemi azalırken yetkinliğin ehemmiyeti artıyor. 42 Türkiye elbette mezuniyet belgesi veriyor. Verdiğimiz eğitim Avrupa’da lisans ve yüksek lisans denkliğine sahip. Fakat asıl mesele bizim kazandırdığımız yetkinlik. Öğrenciler önce öğrenmeyi ve yazılımı öğreniyor. Sonrasında sunum hazırlamadan insan ilişkilerine, mülakatlara hazırlanmaktan iş görüşmelerine kadar hayatta işlerine yarayacak birçok yetkinliği öğreniyorlar.
Burada uyumlaştırılmış bir müfredat var. Bu, dünyada ortak bir müfredat. 42 Okulları’nın 30’dan fazla ülkede 50’den fazla kampüsü bulunmakta. Türkiye’de iki kampüs var. Birisi İstanbul’da, diğeri Kocaeli’nde. Berlin’deki, Seol’deki öğrenci de aynı müfredatı almakta. Öğrencilerin aldıkları sertifikanın Türkiye’deki denkliği konusunda görüşmelerimiz sürüyor. Bu sertifika, AB üyesi ülkelerde geçerli durumda. Biz belge veriyoruz ama öğrencilerin asıl kazandığı yetkinlik. ”
Yapay zeka işsizliğe sebep oluyor mu?
“Yapay zekanın istihdam piyasasını yerle bir edeceğine dair bir korku vardı. Piyasaları araştırdık. Yapay zeka bugün itibarıyla istihdamı düşürmüyor. Şu şaşırtıcı bilgiyle başlamak isterim: Teknoloji adaptasyonumuzun yüksek olduğunu biliyordum fakat araştırmaya katılan üç şirketten ikisinin yapay zekayı iş süreçlerine adapte edeceğini tahmin etmiyordum. Bu şaşırtıcıydı. Yapay zeka istihdamı etkiledi mi? Hayır, tam tersi. İnsanların daha verimli çalışmasını sağlayan yapay zeka, istihdamda herhangi bir düşüşe sebebiyet vermemiş gibi duruyor. Yapay zeka kavramı, Turing’in makalesi ile hayatımıza 1950’lerde giriyor. O yıldan 2008’e kadar günlük hayatımıza etki edecek sonuçlarını görmedik. Hatta ChatGPT hayatımıza girene kadar çoğumuz görmedik. Yılların verdiği deneyim bir anda günlük hayatımıza girince biraz tedirgin olduk insan doğası gereği. Fakat bu tedirginliği çabuk atmış gibi görünüyoruz. Türkiye nüfusu yaşlansa da şu anda genç bir toplum. Üç şirketten ikisi yapay zekayı entegre etmiş ve sonraki gelişmeleri bekliyor.”