Roman yazmaya ne zaman karar verdiğini anlatan Mesci, şunları söyledi:
“Üniversiteyi bitirdikten sonra on beş sene kadar sulama konusunda işletme başmühendisi, kontrol mühendisi ve idareci olarak çalıştım. Anadolu’yu ve Anadolu insanını tanıdım. Gerek yurt içinde gerekse yurt dışında yabancı uzmanlarla yaptığımız çalışmalarımızda yazılı kaynağın ve toplumsal bilincin önemini kavradım. Öğrendikçe 'Yazmalıyım' dedim ve roman yazmaya karar verdim.”
Romanlarında Türk kadınlarını anlattığını kaydeden Yelgin Arkoç Mesci, şu ifadeleri kullandı:
“Kendi tarihimizi başkalarından okumamamız gerektiğini, çok iyi araştırma yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Buna da romanlarımla elimden geldiğince katkı sağlamaya çalışıyorum. ‘Tarih, tarihi yazanındır’ söylemine inanıyorum. Romanları da ‘sosyal tarih’ olarak görüyorum. Tarihi romanları okumayı çok seviyorum. Çok değerli kadınlarımız, bölgelerimiz olduğunu gözlemledim. Okuduğum eserlerde o bilge Anadolu kadınını anlatanı pek göremedim. Yaşadıklarım, gördüklerim, büyüklerimizden bize aktarılanlar, okuduklarım önüme bambaşka bir Anadolu kadını figürü sundu. Ben de ilk romanımda bir Türk kadınını anlattım.”
Kal Bizimle Daphne romanına değinen Yelgin Arkoç Mesci, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kal Bizimle Daphne’ gidenlerin romanı… Bitti denildiğinde bitmeyen, bizi biz yapan unsurlara katkı sağlayan dönüşümlere ışık tutuyor. Çabanın, sevginin, umudun, şifanın, şifacının, genç olmanın öyküsünü anlatıyor…”