‘Türkiye’nin yatırıma ve sıcak paraya ihtiyacı var. Bu ziyaretin en önemli gündem maddelerinden bir tanesi buydu’
“Hakan Fidan’ın Çin ziyaretinin zamanlaması çok önemli. Neden? Birincisi ve en önemlisi, içinde bulunduğumuz maddi durum sebebiyle Türkiye’nin Çin’den olan ticari beklentileri. Malum, Türkiye ve Çin arasında 50 milyar dolara yakın bir ticaret hacmi var fakat burada ithalat ve ihracat arasındaki makas inanılmaz derecede Çin lehine. Türkiye’nin yatırıma ve sıcak paraya ihtiyacı var. Bu ziyaretin en önemli gündem maddelerinden bir tanesi de gelenekselleşmiş olduğu üzere ekonomik ilişkileri daha dengeli hale getirip ilerletmek meselesiydi. Aslında son zamanlarda Türkiye’nin yaptığı hamlelerin bir devamı olarak okunabilir. Onun öncesinde Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fatih Kacır da Çin’i ziyaret etmişti. Uzunca bir süredir yatırım için Çin ile çeşitli toplantılar düzenliyoruz. Bunları nihayete erdirmek amacıyla Bakan Fidan’ın bir ziyareti oldu. Fidan burada ‘Biz, aradaki ticari farkı kapatmak istiyoruz’ dedi.
Bu kısa vadede mümkün gözükmüyor ama atılabilecek kritik adımlar var. İlki, tarım ürünlerindeki kısıtlamaların kaldırılması konusuydu. Hemen o hafta Çin, Türkiye’den tarım ürünü alımını artıracağını söyledi. Turizmi artırabiliriz. Kısa vadede geçici çözüm olarak turizmden gelecek sıcak para durumu dengeleyebilir. Hakan Fidan Çin’de iken, Çin’in Kültür ve Turizm Bakanı da Türkiye’deydi. İyi niyet işareti olarak okunabilir. Taraflar, Türkiye ve Çin Kültür Turizm Bakanlıkları iyi niyet beyannamesi imzaladı. Daha iri yatırım maddelerine geçecek olursak örneğin nükleer enerjide bir işbirliği olabilir. Trakya’da kurulması planlanan nükleer santralde, Çin’in yüzde 90 ve hatta daha fazla oranda imzasını göreceğiz. Bu da nihayetlendirilmeye yakın bir gelişme olarak kayda geçti.”
‘Çin’de hava elektrikli araçlarda yatırım konusunda Türkiye’den yana esmiyor’
‘Türkiye de orta koridorun daha önemli hale geldiğini söyleyerek Çin’den yatırım beklediğini söylüyor’
‘Türkiye ve Çin’in buluşturan başlıklar Filistin ve Ukrayna’
‘Treni kaçırmamak bakımından önemli bir ziyaretti’
‘Bakan Fidan’ın BRICS açıklaması Washington’u rahatsız etici nitelikteydi’
“Bu BRICS meselesi aslında bizim gündemimizde iki aşamalı, yeni değil. 2017 yılında dönemin Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, BRICS’in kurduğu Yeni Kalkınma Bankası’na üye olmak istediğini belirtti. O dönem Şimşek bunu söyleyince kamuoyunda tartışmalar başladı. Tıpkı bugünkü gibi bilgi eksikliği nedeniyle yanlış anlaşıldı. 2017’deki ilgimiz, BRICS’in kurduğu Yeni Kalkınma Bankası’na üyelikti. Bu bankaya üye olmak için BRICS üyesi olmanıza gerek yok. Nitekim Bangladeş, Yeni Kalkınma Bankası üyesidir ama BRICS üyesi değildir. 2024’ün başında BAE ve Mısır, BRICS üyesi oldu fakat Yeni Kalkınma Bankası’na 2021’de katıldı. Zaten bunu bildiği için Mehmet Şimşek ‘BRICS’ demedi, Yeni Kalkınma Bankası dedi. Yeni Kalkınma Bankası için tabii BRICS kurucu üyeleriyle aranızın siyaseten bozuk olmaması gerekir. O dönem Mehmet Şimşek doğrudan BRICS’i kast etmedi.
2018’e gelince Cumhurbaşkanı Erdoğan, BRICS liderler zirvesine davet edildi. Fakat altını çizelim bu davetin sebebi, Erdoğan’ın o dönem İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanı olmasıydı. Erdoğan da orada yaptığı konuşmada BRICS’i önemsediğini belirtti. Ama yine aynı bağlamda ‘Bizim Türkiye’deki kurumlarımız ile Yeni Kalkınma Bankası arasındaki işbirliği olanaklarını umarım yakında neticelendiririz’ dedi. Yine ticari perspektifinden baktı. Ama şunu da ekledi: ‘BRICS gibi statüko dışı oluşumlar’ dedi.”
‘Bugün BRICS statüko dışı olmaktan çıkıp oyun kurucu hale geldi’
“Bugün geldiğimiz noktada ise BRICS, statüko dışı olmaktan çıkıp oyun kurucu hale geldi. Bugün dünyadaki üretimin yüzde 31’ini temsil ediyor. Diyeceksiniz ki G7 ülkeleri, yüzde 45’i temsil ediyor. Onun karşısında az bir oran gibi dursa da esasında son 20 yılda G7, yüzde 65’ten 45’e geriledi. BRICS sürekli arttı. Dünyadaki en büyük 10 petrol üreticisinden altısı BRICS’te. Dünya nüfusunun yüzde 46’sı da BRICS’te. Muazzam bir iş gücü. Dolayısıyla BRICS artık oyun kurucu hale gelmiş durumda.
Bakan Fidan’ın açıklamalarından şunu anlıyorum: BRICS artık ekonomi artı uluslararası düzenin reforme edilmesinin bir aracı olarak görülüyor. Fidan konuşması bağlamında dünyada bir güç transferi yaşandığından bahsetti. ‘Eski sömürgeci güçler pazarlarını kaybederken bunu adil biçimde kabul etmek zorundalar’ dedi. Yani dünyada bir güç transferi yaşanıyor, bu Çin’e kayıyor ve bu savaşla neticelenmemeli uyarısında bulundu. Aslında Bakan Fidan’ın açıklaması tarihi önemde ve Washington’u rahatsız edici nitelikteydi. Hatta bir yerde Şi Cinping’in Biden ile girdiği münasebetlerde sıklıkla dile getirdiği ‘Dünyada herkese yetecek kadar refah var’ sözünü kullandı. Muhtemelen Pekin’deki Çinli yöneticilere bir iltifat yapmak istedi diyebiliriz. Ama önemliydi.
Söylem olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan da ‘Dünya beşten büyüktür, uluslararası sistem sorunlara çözüm bulamıyor, biz gücümüz ölçüsünde BM’de sesimizi çıkartamıyoruz’ diyor. Türkiye bunu diyen ülkeler arasında. Dolayısıyla artık gündemimizde sadece ekonomi odaklı değil, biraz daha küresel sistemin reforme edilmesine vesile olacak şekilde BRICS’i ele alıyoruz. Hakan Fidan Rusya’ya gittiğinde de küresel sistemin çeşitliliği açısından da BRICS’e vurgu yaptı. BRICS’e bakış açımızın zenginleştiğini düşünüyorum. Ama hep dediğim gibi bunlar Batı’ya karşı koz olarak kullanılmıyorsa önemlidir. Kendi ayakları üstünde duran fikirlerse önemliler. Ama ABD’den havuç ve sopa misali istediğimizi almak için bu tespitleri retorik olarak dile getiriyorsak, bu zenginlik için sorunlu olur diye düşünüyorum.”
‘Bugün dünyadaki hiçbir ülke, yumurtalarını tek başına ABD’nin sepetine atmak istemiyor’
“ABD Büyükelçisi Reuters’a da bir röportaj verdi. Orada ‘Türkiye’nin BRICS’e üye olmayacağını umuyorum ama yine Batı ile ilişkileri devam eder’ dedi. Kimi gazeteler, ABD Büyükelçisi’nin bu uyarısı sebebiyle diplomaside küçük bir değişim olabileceğinden bahsetti. Bu küçük değişimden kasıt ne ben bilmiyorum. Herhangi bir yerde Türkiye’nin BRICS üyesi olamayacağı yazmıyor. Kanaatimce Türkiye’nin BRICS üyesi olması, Ankara’nın Batı karşısındaki itibarını azaltmaz aksine artırır. Bugün dünyadaki hiçbir ülke, yumurtalarını tek başına ABD’nin sepetine atmak istemiyor. Bütün ülkeler yatırımlarını ve ilişkilerini çeşitlendirmekten yana. Büyükelçi’nin kalkıp da ‘Üye olmayacağını ummuyorum’ demesi bile ülkelerin neden BRICS üyesi olmak istediğinin bir göstergesi.
Bütün ülkeler, Washington’ın doları, yaptırımları vs. silah olarak kullanmasından bıktı. Bugün G7’de gördük. Rusya’nın dondurulan mal varlıklarına el konuluyor. Ülkeler artık kendilerine ABD karşısında bir oyun alanı arıyor. Dolayısıyla BRICS’e yöneliyorlar. Batı ile kurdukları ilişkilerde de itibarları azalmıyor, artıyor. Hindistan bugün BRICS kurucu üyelerinden birisi ama ABD’nin Asya Pasifik’te en çok iletişim kurduğu aktörlerden birisi. Veya BRICS denilince akla Çin geliyor çünkü BRICS’in ekonomik anlamda ana motoru. Peki Avrupa’nın en büyük ticari ortağı kim? Çin. ABD ile tartışsa da diplomatik kanalları açık tutmada da en başarılı ülke Çin. Suudi Arabistan var güncel bir örnek. Yeni katıldılar. ABD, güvenlik anlaşması yapmak için kapısında bekliyor.
Dolayısıyla Türkiye’nin BRICS’e üye olması, hiçbir birlikten atılacağı anlamına gelmiyor. Aksine ortaklıklarını şekillendirmiş, göz hizasında temas kurmasının yolu açılmış olur. Tabii tesadüf değil: Tüm bu Bakan Fidan’ın ziyaretleri ve açıklamaları sonrasında Reuters’a verilen demeç tesadüf değil. Zamanlama açısından ‘manidar’ geldi bana. ABD’nin en önemli dergilerinden Foreign Affairs’ta Aslı Aydıntaşbaş’ın bir yazısı vardı. ‘Washington, Türkiye’nin hırslarını kullanabilir. Bakmayın Türkiye’nin stratejik tutkularına. Washington bunları kullanabilir’ gibi cümleler var. Onlar da sanırım başka yönden hesaplar içerisinde.”