FETHİ YILMAZ’LA YAZI-YORUM

Doç. Dr. Tolga Aksoy: Ebeveyn izni denince hem anneye hem babaya eşit rol biçilmiş oluyor

Fethi Yılmaz'la Yazı-Yorum'un konuğu olan Doç. Dr. Tolga Aksoy, Türkiye'de doğurganlık oranı üzerine yaptıkları çalışmayı değerlendirdi. 'Ebeveyn izni' kavramına dikkat çeken Aksoy, "Ebeveyn izin politikası denildiği anda zaten doğrudan çocuk bakımında hem anneye hem babaya eşit bir rol biçilmiş oluyor.” dedi.
Sitede oku
Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Doç. Dr. Tolga Aksoy, Türkiye’de doğurganlık oranı üzerine yaptıkları çalışmayı, Radyo Sputnik dinleyicileri için paylaştı.
Yazı-Yorum programında Fethi Yılmaz’ın konuğu olan Aksoy, başlattıkları anket çalışmasının içeriğine dair bilgilendirme bulundu:
“Hem doğum oranlarının artırılması hem de cinsiyet eşitliğinin sağlanabilmesi için yapıldı bu çalışma. Aynı zamanda babalara yönelik de birtakım izin politikalarının uygulanması gerekiyor. Bizim ülkemiz diğer ülkelerle karşılaştırıldığında oldukça geride. Artık biraz da politika alanının babalara doğru genişletilmesi gerekiyor. Biraz da aslında erkeklerin bu konuya yönelik algılarını ölçmeyi amaçlıyoruz. Böyle bir izin politikasını desteklerler mi, buna ihtiyaç olduğunu düşünüyorlar mı, bunu anlamak istiyoruz.”
Aksoy, çoğu ülkede annelik ve babalık izninin yanı sıra ebeveyn izni kavramının da olduğunu belirtti:
“Cinsiyet eşitliği konusu önemli. Avrupa Birliği ülkelerinde izin politikaları tasarlanırken, cinsiyet eşitliğine vurgu yapılıyor. İş gücüne katılım oranlarının kadınlarda doğum nedeniyle düşmemesi amaçlanıyor. Aynı zamanda doğum oranlarının yüksek kalması da önemli. Aslında bu politikaları konuşurken dile de dikkat etmek gerekiyor. Pek çok ülkede annelik ve babalık iznine ek olarak, hatta bazen annelik ve babalık da demeden ebeveyn izin politikası adı altında bu politikalar tasarlanıyor. Ebeveyn izin politikası denildiği anda zaten doğrudan çocuk bakımında hem anneye hem babaya eşit bir rol biçilmiş oluyor.”
"Avrupa Birliği üyesi ülkelerde kendi içlerinde bile çok farklı uygulamalar var. AB dışındaki ülkelerde de öyle" diyen Aksoy, şöyle devam etti:
"Örneğin Sırbistan’da doğum sonrası annelere verilen 3 aylık ücretli bir doğum izni var. Daha sonra 9 aylık ebeveyn izni veriliyor. Burada da anne ya da babanın ikisinden biri izin kullanabiliyor. Dolayısıyla 3 aylık çocuk bakımından sonra anne iş gücü piyasasına dönebilir ya da tam tersi olabilir. Bizim örneklerimizde yok ama Portekiz güzel bir örnek. Portekiz’de tanımlama annelik ya da babalık izni olarak değil, ebeveyn izni olarak yapılıyor ve çocuk doğduktan sonra 120 güne kadar tamamıyla ücretli, 150 güne kadar da yüzde 80’i ödenecek şekilde bir uygulama söz konusu.”
“Dünyanın her yerinde annelik, kadınların iş gücüne katılımını olumsuz etkiliyor, en gelişmiş ülkelerde bile. Tekrar iş gücü piyasasına dönmekte zorlanıyorlar, ücretlerinde bir düşüş oluyor. Literatürde bir annelik ücreti cezası kavramı var, anne olan ve olmayan kadınların ücretleri arasındaki farkların, kişisel özellikler, eğitim gibi kavramlarla açıklanamayan bir kısmı var. Bu da annelik ücret cezası olarak literatüre giriyor” diyen Aksoy, Türkiye’deki durumu şöyle özetledi:
“2023 itibarıyla Türkiye’de erkeklerin iş gücüne katılım oranı yüzde 71, OECD ortalaması yüzde 80. Ortalamanın altında ama kabul edilebilir bir oran. Kadınlarda ise oran yüzde 36. OECD ortalaması ise yüzde 65. Türkiye kadınların iş gücüne katılımı açısından dünyanın çok gerisinde. Ne eğitimde ne istihdamda olan nüfusun oranı da çok önemli bir gelişmişlik göstergesi. Bu oran Türkiye’de erkekler için yüzde 22, OECD ortalaması ise 13. Erkekler açısından bir problem görünmüyor. Kadınlar için yüzde 45, OECD ortalaması yüzde 15. Yani Türkiye’de o kadar ciddi bir cinsiyet eşitsizliği var ki, şimdiye kadar izin politikalarının gündeme gelmiş olması gerekiyordu. Yüksek enflasyon da eklenince doğum oranlarındaki düşüş kaçınılmaz oldu.”
Yorum yaz