Sam Cansfield, kahvesini yudumlarken aniden göğsünde ezici bir baskı hissetti. İlk başta bu durumu önemsemeyen Sam, sonraki iki hafta boyunca aynı şikayetleri tekrar tekrar yaşadı. Boğazında bir karıncalanma ve burun akıntısı da eklenince endişelenmeye başladı. Pratisyen hekimi, kalp ritmi sorunundan şüphelenerek elektrokardiyograma yönlendirdi ancak sonuçlar normal çıktı.
Kötüleşen semptomlar ve yanlış teşhisler
Gün geçtikçe göğüs ağrısı, burun akıntısı ve boğazdaki yumru hissi artarak devam etti. Sam, Kasım 2020'de özel bir pratisyen hekimden randevu aldı ve reflü teşhisi kondu. Midesindeki fıtık ve aşırı mide asidi üretimi nedeniyle bu durumun ortaya çıktığı belirlendi. Ancak ilaçlar ve diyet değişiklikleri semptomları hafifletmedi.
Ameliyatla gelen rahatlama
İlaçların yetersiz kaldığını fark eden Sam, 2021 yazında ameliyat olmaya karar verdi. Ameliyattan sonra bir yıl süren iyileşme sürecinin ardından, semptomları tamamen ortadan kalktı. Sam, "Artık kahve içebiliyorum ve istediğim her şeyi yiyebiliyorum. Bu benim hayatımı değiştirdi" dedi.
Uzman görüşü: sessiz reflü
Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Vedat Göral, Sam'in vakasının hekimler ve hastalar için ders niteliğinde olduğunu belirtti. Sessiz reflünün klasik reflü belirtileri olmadan da ciddi sorunlara yol açabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Göral, erken teşhisin önemine dikkat çekti.
Reflülerin klasik reflü ve sessiz reflü olarak ikiye ayrıldığını söyleyen Prof. Dr. Göral, "Klasik reflüde boğazda yanma, midede yanma, ağza asit gelmesi, öksürük gibi klasik reflü semptomları olur. Tespiti çok kolaydır. Ancak bazen bu reflü şikayetleri olmadan da reflü şikayetleri oluyor. Biz buna sessiz reflü veya atipik reflü diyoruz" ifadelerini kullandı.
Göral, bu gibi durumlarda hastaların çoğunlukla midede yanma hissi yaşamadığını ve göğüs ağrısı olduğu için göğüs hastalıkları ve kardiyoloji bölümlerine gittiğini ancak herhangi bir sorun olmadığı anlaşıldıktan sonra gastroenteroloji muayenesinde reflü olduğunun tespit edilebildiğini söyledi. "Bazen göğüs ağrıları şikayetleriyle hastalar çeşitli doktorlara gidiyor veya izah edilemeyen öksürükler sebebiyle göğüs hastalıklarına gidiyor. Burada akciğer röntgeni çekiliyor, tomografi çekiliyor, yine de bir şey bulunmuyor. Altında gizli, sessiz reflü olabiliyor. Dolayısıyla hem hasta şanslı olacak hem hekim uyanık olacak. Bir hastanın şikayeti geçmiyorsa ilacı değiştirmemek lazım, mutlaka başka bir hekime görünmesini tavsiye etmek gerekir. Bu hasta gastroentrolojiye gitseydi yemek borusu reflüsü ve kanser teşhisi konulurdu" diyen Prof. Dr. Vedat Göral, vakadaki kadının güzel bir kopya verdiğini şu sözlerle ifade etti:
"Kahve içince şikayetlerinin arttığını söylemesi aslında güzel bir kopya. Kahve gerçekten reflüyü tetikleyebiliyor. Bu hastaya boğaz reflüsü olduktan sonra da mideye girilip endoskopi yapılmamış. Yapılsaydı yemek borusundaki reflü, kanser veya yemek borusu kapağının açık olup olmadığı çok rahat anlaşılırdı. Bu hastamızda Barrett denilen bir hastalık meydana gelmiş. Uzun süreli reflüden sebep mide asidinin bağırsaklara gideceğine yemek borusuna gelmesinden kaynaklanıyor. Mide sıvısı asidik olduğu için ve yemek borusu da alkali olduğu için asit yemek borusuna doğru yukarı kaçınca orada yaralar meydana getiriyor ve semptomlar oluşturuyor. Barrett bizde çok az görülüyor. Muhtemelen yurt dışında daha fazla fast food ve alkol tüketiliyor. Bunlar reflüyü tetikler. Erken tanı konsaydı reflü tedavisine başlansaydı kanser olmazdı."
Reflüden korunma yolları
Prof. Dr. Göral, reflüyü tetikleyen gıdalardan kaçınılması gerektiğini söyledi. Kahve, alkol, çikolata gibi yiyeceklerin yanı sıra bazı meyve ve sebzelerin de reflüyü tetikleyebileceğini belirtti. Ayrıca mide koruyucu ilaçların uzun süreli kullanımının B12 eksikliği ve kemik erimesi gibi yan etkilere neden olabileceğini vurguladı.
Sam Cansfield'ın yaşadığı zorlu süreç, doğru teşhisin ve tedavinin önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Reflü hastaları, tetikleyici gıdalardan kaçınarak ve gerektiğinde profesyonel yardım alarak yaşam kalitelerini artırabilirler.