‘Kuzey Deniz Yolu, Yeni bir Süveyş Kanalı olacak. Esasında, Süveyş Kanalı’nın ana rakibi bu yol’
“Bugün 6 Haziran, ikinci gün. Sabah art arda üç oturuma katıldım. Size fikir vermesi için anlatıyorum. İlk oturum muhteşemdi çünkü Rusya’nın dışında, Avrasya’nın belli kesimleri hariç kimsenin tartışmadığı ve bilmediği bir konu hakkındaydı. Kuzey Deniz Yolu, Yeni bir Süveyş Kanalı olacak. Esasında, Süveyş Kanalı’nın ana rakibi bu yol. Gelecek 5-6 yıl içinde gerçekleşmesi öngörülüyor. Rusya’nın en önde gelen sanayicileri, taşımacılık sektörü ve iş dünyası Kuzey Deniz Yolu’na doğrudan dahil oldu. Murmansk Valisi ve Rus Ticaret Bakan Yardımcısı da projeyle ilgili konuştu. Çok önemli bir paneldi. Ardından Başkan Putin’in bir danışmanıyla görüştük. Bu, projenin ve söz konusu oturumun ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Projenin zorluklarından da bahsettiler tabii ki. Daha fazla buzkıran gemi gerektiğini söylediler. ‘Başlık şu: Daha fazla buzkıran lazım’ dediler. Aslında bu gemilerden daha fazlasını inşa ediyorlar ve üç ile beş yıl içinde hazır olacaklar.
Genel fikir, 2030’dan önce ticaretin Avrasya’ya kayması, Avrasya’nın diğer bölgelerine de yayılması ve Süveyş Kanalı’nın terk edilmesi gerektiği yönündeydi. Masraflara da değindiler. Çok daha ucuz olacak. Süveyş Kanalı’na göre bu rota, en az iki hafta kısa sürecek. Yabancı müdahaleye karşı bağışıklığı var. Önemli. Tabii bu rota için altyapı inşası ve gerekli yatırımlar devasa olacak. Ama gerisi kendiliğinden gelecek. Bu, ancak bu tarz forumlarda görebileceğiniz bir tartışma.”
‘Birkaç yıl içinde Avrasya Ekonomik Birliği ve ASEAN arasında tüm ülkeleri kapsayacak bir serbest ticaret anlaşması imzalanabilir’
“Bunun ardından BRICS konulu bir panele katıldım fakat çok retorikti. BRICS’in beş üyesinin temsilcisi vardı. On üyenin değil. Dinleyiciler arasında İranlılar veya Suudiler yoktu. Bu, beş BRICS üyesi arasında bir oturumdu. Çok retorikti. Zorluklardan bahsedildi ama her konuya değinilmedi. Üçüncü panel, ilki kadar güzeldi. Avrasya Ekonomik Birliği ve ASEAN yani Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği ASEAN ile alakalıydı. Endonezya’dan, Malezya’dan, Filipinler’den ve Myanmar’dan temsilciler vardı. ASEAN’ın neredeyse yarısı oradaydı. Dinleyiciler arasında Vietnamlı temsilciler de vardı. ASEAN ve Avrasya Ekonomi Birliği arasındaki ticareti artırma yolları konuşuldu. ASEAN, 700 milyon nüfusuyla de-facto olarak dünyadaki en büyük dördüncü ekonomik blok. ASEAN bölgesinde 30 yıla yakın yaşadım. Evim sayılır. Singapur ve Tayland’da yaşadım. ASEAN ile hep etkileşimim oldu.
Brüt büyüme oranlarına bakarsanız dikkat çekici olduğunu görürsünüz. ASEAN ülkeleri orta-gelirli ülkeler haline geliyor. Hatta bir kısmı yüksek gelirli ülkelere dönüşüyor. Tabii sosyal farklılıklar ve kalkınmada eşitsizlikler mevcut. Ama bütün olarak bakarsanız, ASEAN’ın büyümesi inanılmaz. Vietnam’a giderseniz, Tayland’ın 30 yıl önceki haline benziyor. Yani Vietnam, ekonomik büyüme olarak 30 yıl öncesinin Tayland’ı. Endonezya da yirmi birinci yüzyılın en büyük ekonomik güçlerinden biri olma yolunda. Bu sebeple ASEAN’ın Avrasya Ekonomik Birliği ile etkileşim halinde olması çok önemli. Avrasya Ekonomik Birliği ile alakalı makro ekonomi ve altyapı konusu konuşuldu. Halihazırda Vietnam’la serbest ticaret anlaşmaları var. Endonezya ile de bir serbest ticaret anlaşması imzalamaya yaklaşıyorlar. Çok önemli. Bu yıl gerçekleşmesi bekleniyor.
Hatta birkaç yıl içinde Avrasya Ekonomik Birliği ve ASEAN arasında tüm ülkeleri kapsayacak bir serbest ticaret anlaşması imzalanabilir. Birlikte mega bir bloka dönüşürler. Avrasya ve Güneydoğu Asya birleşmiş olur. Bu, yine ancak böyle bir forumda tartışılabilecek bir konuydu ve forum bu yüzden çok önemli.”
‘Ulusal egemenliğe saygı duyan yeni bir uluslararası ilişkiler sistemi gelişiyor’
“Gelecek hafta Nizhny Novgorod şehrinde BRICS dışişleri bakanları buluşması olacak. Bu, BRICS’in Kazan’da yapılacak toplantısın gündeminin hazırlanması konusunda çok önemli. Bazı dışişleri bakanları gözlemci olarak davet edildi. Türkiye de buna dahil. Bu çok mühim. Bu forumda BRICS ile ilgili çok fazla oturum oldu. Bugün ilerleyen saatlerde bir tanesi, diğerlerine göre daha uygulamaya dönük olacak. Öncekiler retorikti. BRICS tarım sektörü, BRICS iş dünyası, BRICS iş danışmanlığı gibi her konuda toplantılar var. Çok önemli. Listede 40’tan fazla ülke var. Şunu söyleyebiliriz ki en üst seviyede adaylar var. Çok güçlüler. Mesela Cezayir, Endonezya, Kazakistan, Vietnam listede.
Her hafta yeni bir ülke BRICS üyesi olmak istiyor. Son olarak Yemen de talepte bulundu. Olağanüstü. Ocak ayında delege gönderdiler. Dışişleri Bakanlığı ile görüştüler. Yemen Başbakanı’nın bir danışmanı ile iletişim halindeyim. BRICS’e katılma kistediklerini, Rusya ve Çin’in bunu memnuniyetle karşıladıklarını söyledi. Bu muhteşem. Uygulama gücüne sahip, paralel bir Birleşmiş Milletler’in kurulması gibi. Herkes aynı masaya oturacak. Ayrım gözetilmeyecek. Kimseye yaptırım uygulanmayacak. Kimse şeytanlaştırılmayacak. Veto olmayacak. Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, bu yıl şubat ayında benim de aralarında bulunduğum ufak bir grup gazeteciyle konuştu. Kuralları, genel sekreteri olmayan, kapısı açık bir kulüp kurmak istediklerini söyledi. Herkesin aynı masaya oturacağını, fikirlerini belirteceğini, devletler arası sorunların masada konuşulup arabuluculukla çözüme kavuşturulacağını belirtti. Bu harika çünkü ulusal egemenliğe saygı duyan yeni bir uluslararası ilişkiler sistemi gelişiyor.
BRICS için en önemli değer, her üyenin ulusal egemenliği ve diyalog kurabilmek. Böyle buluşmalarda bu tür konular gelişiyor. Çok önemli. Tabii ki Rus hükümetinin temsilcisi burada ve diğer ülkelerin temsilcileriyle görüşüyor. Gelecekte BRICS üyesi olabilirler. Bu forumun pozitif bir yönü de, diyalogun ve etkileşimin böyle gelişmesi. Bu forum dediğin gibi sadece ekonomik değil: özünde inanılmaz derecede jeopolitik bir forum. Avrasya’nın tamamını, İran Körfezi’ni, Batı Asya’yı, Güney Asya’yı ve Güneydoğu Asya’nın tamamını görebiliyorsunuz. Gözünüzün önünde yeni bir dünya şekilleniyor. Olağanüstü.”
‘Eğer Türkiye üye olursa, en üst seviyelerde olacak’
“Bu soruyu benim sana sormam gerekirdi Ceyda zira benim de kafam en az seninki kadar karıştı. Eminim Türkiye’deki birçok insan da aynı durumdadır. Bu harika çünkü bir noktaya yaklaşıyoruz. Ankara, Novorusya’daki savaş alanında olanlara bakıyor. Batı Asya’daki süren soykırımı görüyor. Türkiye bunun nereye gittiğini ve Atlantikçilerin planının ne olduğunu sorguluyor. Daha sonra bunu, St. Petersburg Forumu’yla, gelecek hafta 10 BRICS üyesinin buluşacağı toplantıda belirlenecek gündemle kıyaslayacak. Türkiye, üye olmak isteyen kırk civarında ülkeyi ve rüzgarın ne yönde estiğini görüyor, değil mi? Sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan değil, onun danışmanları da görüyor. Aptal değiller. Olup bitenden bir sonuç çıkarıyorlar. Tabii ki bu yeni ilgilerini, yani er ya da geç BRICS’e katılmayı, Batı ile yeni bir pazarlıkta koz olarak kullanabilirler. Fakat Avrupa Birliği’nin Türkiye için sunabileceği ne var? Samimi olarak soruyorum. Kanaatimce hiçbir şey yok çünkü.
NATO’nun Türkiye’ye sunabileceği ne var? Savaş çığırtkanlığı hariç bir şey göremiyorum. Peki, Avrasya entegrasyonu, küresel çoğunluk ve Türkiye’nin küresel çoğunlukta önde gelen liderlerden biri olması? Tamamen farklı. Bu, Türkiye’nin konumunu tüm dünyada değiştirir. Türkiye’nin kazanabileceği çok şey var. Türkiye bu ekim ayında BRICS üyesi olacak demiyoruz. Olay o değil. Esas konu şu: Türkiye, halihazırda Şanghay İşbirliği Örgütü’nde gözlemci üye statüsünde. Tam üye olmayacaklar. BRICS’te de gözlemci üye olurlarsa, er ya da geç tam üye olurlar. Hepimiz biliyoruz ki bu tür uluslararası organizasyonların gidişatı neticesinde, BRICS ve ASEAN’ın bir birleşimi ortaya çıkacak. Eğer Türkiye üye olursa, en üst seviyelerde olacak. Ankara’da Cumhurbaşkanı’nın çevresindekilerin bu yönde hareket ettiğini düşünmek istiyorum. Tabii siz benden iyi bilirsiniz.”