Türk hekimlerinin başarısını vurgulayan Prof. Dr. Ediz Altınlı, Türkiye’ye hizmet etmekten gurur duyduğunu belirtti:
“İsviçre’ye bir toplantıya gittik. Orada bir makineyi tanıtıyorlar. Tanıtan İsviçreli öğretim üyesi, makineyi kullanamadı. Ben kullanmayı biliyorum. Bana ‘Hocam sen göstersene’ dedi. ‘Ayıp olur’ dedim. Fakat ısrar edince rica edip denedim. Bağırsak anastomozlarını yapan yeni bir makineydi. Nereden bildiğimi sordular. Bizde makine olmadığını fakat kullanmayı bildiğimizi söyledim. Pilot var uçak yok gibi oldu. Türkiye’de çok iyi eğitim almış, Türkiye’de yetişmiş şahane hekimlerimiz var. Hepsiyle gurur duyuyorum. İtalya’da, Belçika’da da çalıştım fakat ülkeme geri döndüm ve ülkeme hizmet etmeye devam ediyorum. Kolorektal cerrahisi proktoloji bölümlerinde uzmanlığım var.”
Türkiye’de proktoloji konusunda insanların “ayıp” değerlendirmeleri sonucunda teşhislerin erken safhada koyulamadığına dikkat çeken Prof. Dr. Altınlı, şu ifadeleri kullandı:
“Maalesef ülkemizde proktoloji yani makat bölgesini ilgilendiren hastalıklar çok ayıp olarak değerlendiriliyor. Bilhassa Anadolu’da çok fazla doğum yapmış hanımefendilerimizin büyük abdest kaçırma sorunları bize çok geç geliyor. Zor ameliyatlar oluyor. Ayıp olarak değerlendiriliyor. Aslında ayıp değil. Proktoloji ve kolorektal cerrahisi birbiriyle bağlantılı.”
Kolon kanserinde erken teşhisin tedavi için önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Ediz Altınlı, her pozitif testin kanser anlamına gelmeyebileceğini dile getirdi:
“Mart ayı, kolorektal kanseri farkındalık ayıydı. Her yıl dünyada iki milyon yeni kolorektal kanseri vakası tespit ediliyor. Öte yandan her yıl 900-950 bin kişi, kolorektal kanserinden hayatını kaybediyor. Bu esasında önlenebilir bir hastalık. Hem de çok basit bir şekilde. Ancak insanlarımızın ve toplumumuzun bilgilendirilmesi gerekiyor. Sağlık Bakanlığı’mızın, Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’nün çok güzel çalışmaları var. Gaitada gizli kan denilen, kanser erken teşhis merkezleri var KETEM denilen. Aile sağlığı merkezleri var. 600-700 civarında var toplamları. Bu hizmetler ücretsiz olarak veriliyor. Çok basit bir testle kolon ve rektum kanserlerinin erken teşhisi mümkün. Erken yakalanırsa kolonoskopiye gider. Hiçbir zaman kanser bir günde oluşmaz. Kanser frekansı vardır. Hastalıktan kurtulmak da erken teşhisle mümkün. Fakat ileri düzey kanserde ameliyatlar başarılı olsa da maliyetler yüksek. Tarama testleri maliyeti de düşürür. Tekrar hatırlatmak istedim. Her pozitif test kanser anlamına gelmiyor. İnsanlarımız panik yapmasın bu yüzden. Hemoroidal hastalıklar, sindirim sistemi ülserleri, enflomatar bağırsak hastalıkları yahut ağız-burun içindeki kanamalar da testleri pozitif yapar. C vitamininin fazla alınması, testten önce kırmızı et tüketimi, brokoli-şalgam tüketilmesi, aspirin gibi ilaçların kullanılması da testleri pozitif çıkarabilir. Her pozitif test sebebiyle kanser endişesi duymamak gerekiyor. Vurgulamak lazım.”
Bluetooth teknolojisiyle çalışan bir cihaz ile hemoroid tedavisinin çok kolay bir şekilde gerçekleştirilebildiğini anlatan Prof. Dr. Ediz Altınlı, bu son teknolojinin artık Türkiye’de de bulunduğunu söyledi:
“Her kolorektum cerrahı, proktoloji uzmanı değildir. Proktoloji biraz daha zordur. Şöyle zordur: kolorektum cerrahisi de zordur fakat orada nihai sonuç alınabilir. Proktoloji çok kirli ve fonksiyonel olan bir bölgede ameliyat yapıp randıman beklemektir. Hastanın beklentisi çoktur. Bu yüzden biraz sıkıntıdır. Hemoroidal hastalıklar, dünya üzerindeki en sık görülen hastalıklardandır. Hepimizin hemoroidi var. Üç tane iç hemoroidimiz var. Hemoroidal hastalıklarda bunlar dışarı sarkıyor. Dört evresi var. Dördüncü evrede hepsi dışarıda oluyor diye kabaca özetleyebiliriz. Eskiden, ben Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde asistan iken, hemoroidleri alıyorduk. Hocalarımızdan öyle öğrenmiştik. Zaman içinde anladık ki hemoroidler fonksiyonel olarak gerekli. Airbag gibi şişip sönerler yani gaz ve büyük abdesti tutmamızı sağlayan yardımcılardır. Yaşlılıkta kaslar zayıfladığı için büyük abdest ve gaz kaçırma yaşanabilir. Hemoroidiniz yoksa daha çok kaçırırsınız. Dolayısıyla hemoroidleri yerinde tutma arayışları olmuştur. Son dönemde Doppler-Hemoroidal denilen bir cins ultrasonografik bir cihazla bu işlemler yapılır. Hasta uyur. İşlem yaklaşık 20 dakika sürer. Uyuyan hasta da cihaza bağlıdır. Bu cihaz bluetooth teknolojisiyle çalışır ve hemoroide giden taban damarın yerini sesle gösterir. Bunun dikiş materyali vardır. Bu taban damar bulunup bağlanır ve hemoroid söner. Dikiş yöntemi kullanılıyor. Eskiden hemeroid alınıyordu, şimdi alınmıyor. Bu son teknolojidir ve Türkiye’de artık yapılmaktadır. Biz de kendi çapımızda fazlasıyla yapmaktayız.”
Türkiye’ye yeni gelen bir başka önemli cerrahi teknolojiye değinen Prof. Dr. Ediz Altınlı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir de elektrik akımıyla yapılan, Türkiye’ye yeni gelen bir teknoloji var. İngiltere’de poliklinik şartlarında, anestezi gerektirmeden yapılan bir teknik var. Teknikte bir elektrik akımıyla poliklinik şartlarında, elektrik verilerek hastanın hemoroidi söndürülüyor. İşlem 3-4 yıldır İngiltere’de uygulanıyor. Türkiye’ye yeni geldi. Aletin bir sınavı var, kullandırmıyorlar. Ben o sınava girip kazandım, aleti kullanabiliyorum. Hasta işlemden sonra kalkıp yürüyor bu yöntemle. Bu niye önemli? Çünkü insanlar günlük aktivitelerine hızlıca dönmek istiyor. Bu anlamda çok yardımcı teknolojilerden birisi bu. Yeni bir teknoloji. Belki Türkiye’de çoğu insan şu anda bu vasıtayla bu teknolojiyi duymuş olabilir.”