İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, helikopter kazasında yaşamını yitirdi. Reisi'nin bulunduğu helikopter, zorlu hava koşulları nedeniyle Doğu Azerbaycan eyaletinde dağlık arazide kaza yaptı. İranlı yetkililer helikopterde bulunan Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan'ın kazada hayatını kaybettiğini açıkladı. Uzun süre helikopter enkazına ulaşılamadı ve Türk Akıncı TİHA'sı İran arama ekiplerine enkazı bulmaları için destek verdi.
Reisi’nin ölümüne sebep olan kaza-kırım alanına giden gazeteci Adem Metan, Radyo Sputnik’te yayımlanan Yazı-Yorum programında Fethi Yılmaz’ın konuğu oldu. Metan, alandaki gözlemlerini aktardı.
Bölgeye giderken yaşadıklarını anlatan Metan, şöyle konuştu:
“Bir önceki gece saat 3 sularında Tebriz’e hareket ettim. Sabah 6.30 gibi Tebriz’e indikten hemen sonra valizlerimizi ayarladığımız araca koyduk ve oradan hızlıca bölgeye hareket ettik. Çünkü Azerbaycan ile İran sınırı arasında helikopterin bir seyir hali söz konusuydu ve o bölgede helikopterin düştüğü biliniyordu. Dolayısıyla aslında tam bizim indiğimiz saatlere denk geldi uçağın koordinatlarının verilmesi. Bölgeye uzanırken çok ciddi şekilde İran polisi tarafından kontrol noktaları yapılmıştı. Özellikle ilgili olmayan insanların bölgeye alınmaması ile ilgili kontrol noktaları oluşturulmuştu. Biz hem Türkiye’den geldiğimizi belirttik hem de buradaki bilgileri sağlıklı bir şekilde dünya kamuoyuna aktarmak istediğimizi belirttik. Biraz da gazetecilikte şu söz konusu: Siz bir yere girmek istersiniz, karşı taraf doğal olarak ‘Hayır’ der. Önemli olan onu ikna edip karşı tarafa devam edebilmektir. Biraz o konularda başarılı olabildik. Biz en son aracı bırakıp yürüme noktasına kadar geldik.”
Yetkililerin kendilerini çeşitli konularda uyardığını belirten Metan, şunları söyledi:
“Arazi inanılmaz sert bir arazi. Muazzam bir sis ve yağış söz konusu. Engebeli bir araziden bahsediyoruz. Dolayısıyla mesafe belki 5-6 kilometre ama orayı geçebilmek çok kolay değil. O sebeple ortalama 1-1.5 saat yol yürümeniz gerekiyor. Dün helikopterden çıkarılan cesetleri de yine aynı bu güzergahı geçerek götürdüler. Yetkililer orada bize başka uyarılarda da bulundular. ‘Siz bu bölgeye gidiyorsunuz fakat dönüşte kurtlar sizi sıkıştırabilirler, burada yaban domuzu çok fazladır, kendi ekiplerimizi de uyarıyoruz, dikkat edin’ dediler. Dolayısıyla bizim hızlı bir şekilde gidip görüntüleri alıp geri dönmemiz lazımdı, karanlığa kalmamamız lazımdı.”
Alana dair gözlemlerini paylaşan Metan, şöyle devam etti:
“Helikopter, dünya kamuoyuna şu şekilde lanse edilmişti: Sert iniş şeklinde bir ifade duymuştuk biz. Sert iniş denildiğinde bilinçaltımda oluşan hadise şu oldu: 10-15 metrelik yükseklik var ve buradan yere inerken bir kontrol kaybetmesi sonucunda yere sert bir temas aldı, bütünlüğü bozulmadı. Fakat gördüğüm manzara şuydu: Helikopter üç parçaya ayrılmıştı. Ön, kabin ve kuyruk bölümü. Ön bölümde muhtemelen çarpmanın etkisiyle bir yangın çıkmış, zaten Akıncı TİHA’nın da ilk verdiği görüntülerde de ısıyı görüyorduk. Dolayısıyla bir yangın söz konusu olmuş ve yanarak hayatlarını kaybetmişler. Cumhurbaşkanı Reisi’nin bulunduğu bölüm de çarpmanın etkisiyle dağılmış. Zaten yüzü bedeninden ayrı bir noktada bulunmuş.”
Kaza-kırım alanında güvenlik şeridi bulunmadığını belirten Metan, şunları söyledi:
“İranlı yetkililerin Cumhurbaşkanı Reisi’nin naaşını alana kadar çok sert bir politika uyguladığını söyleyebiliriz. Naaşı aldıktan sonra ekiplerin büyük bir bölümü çekildiler. İran Kızılayı Başkanı gitti, ekipler gitti, orada sadece Yüzbaşı niteliğinde diyebileceğimiz görevli memurlar kaldı. Fakat onlar da birkaç gündür bu yoğun aramanın etkisiyle kendilerini biraz rahat bıraktılar. Biz de var olanları ikna etmeye çalıştık. Ben orada Türkiye’deki gibi bir prosedür görmedim. Ama şunun da hakkını teslim etmek lazım, Reisi’nin naaşını aldıktan sonra biraz daha rahatladı orası. Orada beş tane asker vardı ve bu askerler helikopterin bütünlüğünü koruyorlardı.”
İran halkının tutumunu anlatan Metan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz daha çok mesaimizi helikopterin düştüğü alanda geçirdik. Orada yerel halkla sohbet etme şansımız oldu. İranlı vatandaşlar bunu daha çok bir kaza olarak nitelendiriyorlar. Eğer helikopterin izlediği güzergah rutin bir güzergah ise ben buna yüzde 70 kaza diyebilirim. Tebriz’de Reisi’nin ötesinde Dışişleri Bakanı’nın ölümüne üzüldüklerini söyleyebilirim. Tebriz’de büyük bir yas söz konusu değil, Tahran’da bunu daha çok hissediyorsunuz. Ama sonuç olarak ülke Cumhurbaşkanı’nı kaybetmiş. Şaşkınlık ve şok söz konusu."
İran medyasının vatandaşları yanılttığını belirten Metan, şöyle devam etti:
“Öncesinde diyalog kurduk diyorlar, yaralı olarak araçla sevk ediliyor, diyorlar. Buradaki iç akışta da problemlerin olduğunu görüyoruz. Şöyle bir iddia da var: Aslında üç helikopter kalkıyor, Tebriz Havalimanı’na ulaşıyorlar. Bu helikopterin Bell-412 olduğundan bahsediliyor. Helikopter ilk kaybolduktan sonra İranlı yetkililer komşu ülkelere telefon açıyorlar. ‘Bir helikopterimizden sinyal alamıyoruz, siz sinyal alırsanız bilgi verin’ diyorlar. Bir müddet sonra Reisi’nin helikopteri olduğu anlaşılınca daha somut şekilde ülkelerle diyalog kuruyorlar. Türkiye’yi arıyorlar, arama çalışması başlatacaklarını söylüyorlar, yardım istiyorlar. Çünkü Türkiye insansız hava araçları konusunda dünyada önemli bir noktada. Türkiye hemen Van’dan AFAD ekiplerini yola çıkarıyor. AKINCI da göreve başlıyor. AKINCI ile ilgili dünden beri bir termal kamera söylentisi var. Dünyada bunu yapabilecek başka hava araçları da var tabii ama o kategoride olabilecek hava aracı sayısı çok az. Hava şartları çok yoğun, yağmur, sis var, alçak uçuş yapmalısınız… Dolayısıyla burada Türk mühendislerine de haksızlık yapılmış olur. Yoğun havayla mücadele edecek aracı ortaya çıkarmak da başka bir mühendislik harikası."
İran’da yaşadıklarını genel olarak değerlendiren Metan, açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi:
“Ben eğer İran’da onların hattını kullanıyor olsaydım bunların çoğu yasak olacaktı. Ben kendi hattımla girdiğim için problem yaşamadım. Çok fazla sivil polis var. Bu normal zamanda da var mı bilmiyorum. Her adım attığınızda sizi birisi mutlaka durduruyor."